Jungkook
Taehyung’un aile yemeğinin ertesi günü
Günlerdir görmemiştim onu. Uzaktayken özlemek daha kolaydı galiba. Şu an aynı şehirde olduğumuzu ve arabaya atlasam 10 dakikada yanında olacağımı bile bile onu beklemek çok daha zordu. 1 haftada ona o kadar alışmıştım ki... Eğer dediği gibi yarın Amerika’ya dönerse ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu.
Tanışmamız, yeniden karşılaşmamız belki de hataydı. Hayatım onun vereceği bir karara bağlı gibiydi. Ne düşündüğüne dair hiçbir fikrim yoktu. Benim yanımdayken hep beni özel hissettirmişti. Düşünüyorum da gerçekten herkese karşı bu kadar kibar mıydı? Hareketlerini ben mi yanlış anlamıştım? Zihnim hep belkilerle doluydu. Karşısına çıkıp hislerimi söyleyip ona yalvarmak istiyordum. Ne olur beni böyle kendi başıma bırakma diye. Ne zaman bu kadar bağlandım anlamıyorum.
Taehyung bu dünyada böylesine bağlılığı ve aşkı hak edecek tek insan gözümde. Neyine âşık olduğum hakkında verecek cevabım yok. O kadar çok şey var ki tek bir cevap verebileceğimden emin değilim. Söz konusu o olduğunda düşüncelerim de duruyor, aptallaşıyorum.
Bugün de aklımda düşüncelerle şirkete gelmiştim. Kendimi stres altında hissediyordum. Çalışırken biraz olsun kafam dolu olduğu için unuturum diye düşünüyordum. Ama yanılmışım. Her şeyi birbirine karıştırıp neredeyse önemli bir iş anlaşmasını batırıyordum. Neyse ki Namjoon hyung benim yerime toparlamıştı.
(Şirkete gelen Jungkook)
Toplantıdan çıkıp odaya Namjoon hyung ve Seokjin hyung ile geldiğimizde, bakışlarını üzerimde bulmuştum. Neden yine böyle olduğumu merak ettiklerini ve Taehyung yüzünden böyle olduğumu bildiklerini biliyordum.
Masama geçip dosyalara göz gezdirirken kafamı kaldırmadan anlatmaya başladım.
“Taehyung yarın Amerika’ya dönüyor. Ve biz birkaç gündür hiç konuşmadık. Ne olacak ne yapmayı düşünüyor bilmiyorum. Tek bildiğim eğer giderse benim de onunla birlikte biteceğim. Evet işte bugünkü saçmalıklarımın özeti bu.”dedim başımı kaldırıp onlara dönerek.
“Jungkook biliyorum zor ama sen bir şirket yönetiyorsun, özel hayatında olan en küçük şey seni bu kadar sarsmamalı.” Dediğinde Namjoon hyung bütün sinirin üzerimde toplandığını hissettim.
“Özel hayatımda olan en küçük şey demek! Hayatımda ilk kez kendim için bir şey istedim. Mutluluğumun peşinde koşmak istedim. Haklısın bu küçük bir ayrıntı. Ben sadece bu şirketi yönetmek için varım! Ama olmuyor işte, sadece onunla olma umudu bile beni böyle sarhoş ediyor. Düşündüğünüz kadar güçlü biri değilim. “ dedim.
“ Saçmalama Jungkook demek istediğimin bu olmadığını biliyorsun. Taehyung konusunda her zaman seni destekledim. Ama kendini bu kadar yıpratman beni üzüyor artık. Hem koltuğunda gözü olan bir çok kişi varken en küçük hatanda neler olabileceğini biliyorsun. Sadece bu kadar üzüldüğünü görmek istemiyorum artık. Sana tavsiyem korkak olma artık bu saatten sonra hislerini ona itiraf etme vakti geldi. Bu işin geri dönüşü yok. Daewoo grubun başına geçerken gösterdiğin cesareti aşkın içinde göster.”dedi Namjoon hyung. Aslında haklıydı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MI CASA | TAEKOOK ✅
FanfictionRessam Kim Taehyung & Ceo Jeon Jungkook Senin bulunduğun yer, belki de Mi Casadır. Seninle beraber olursam her yer evim olacak. | Düzyazı | Klişe |