Bölüm 6: Kim Yeontan

6.2K 535 82
                                    

"Hey bu halde nereye gidiyorsun? Gömleğin bile kirli hala Taehyung. Ne oldu, nereye gideceksin? " dedi Jungkook. O da ayağa kalkmıştı merakla Taehyung'a bakıyordu.

"Arkadaşlarım bugün Amerika'dan geliyordu. Onları havaalanından alacağıma dair söz vermiştim ama büyükannemleyken aklımdan tamamen çıkmış. 1 saate uçakları inecek."

"Birlikte gidelim, seni bu halde tek gönderemem, hem arabayla da gelmedin. Benim gömleklerimden birini getirsinler senin için. Bol olanlardan birini giyersen bir şey olmayacağını söyledi doktor. "

"Ah peki doğru diyorsun. Ama acele et kızları bekletemem vaktinde orada olalım lütfen." Kızlar lafıyla yüzü düşmüştü Jungkook'un neden böyle hissetmişti o bile bilmiyordu ama kıskanmıştı sanki.

Çalışanlar hemen giyeceği gömleği getirdiler odaya. Taehyung gömleği elinde tutuyordu. Diğer gömleğinin önü açıktı ama çıkarmamıştı hala omuzlarından duruyordu. Bir an için çıplaklığını fark edip kızardı. Jungkook hafifçe masaya yaslanmış, onu izlerken bakışlarını başka yana çevirdi. Taehyung ise zaten göreceğini gördü çıkarayım gitsin deyip çıkardı gömleği. Ve diğerini geçirdi omzuna. Tabi karşısında kalp krizi geçiren bir Jungkook'u fark etmedi. Jungkook için her şey yavaş çekim olmuştu. Gömleği omzundan sıyırıp o pürüzsüz esmer tenin tamamen ortaya çıkması ve diğer gömleği üzerine geçirmesi sanki ona asırlar gibi gelmişti. Utanmasa bayılacaktı Jungkook. Hatta utanmasa daha fena şeyler de olabilirdi tabi.

Neyse ki buna fırsat vermeden Taehyung üstünü giymişti. Esmer olan son düğmeyi de ilikleyip Jungkook'a döndüğünde genç olanın ilgiyle kendisine baktığını gördü. Jungkook ise utançla başını çevirdi yakalanmıştı. Taehyung izlenilmiş olduğunu fark edince keyfi yerine gelmişti, arsızca güldü Jungkook başka tarafa bakarken. Jungkook boğazını temizleyip "Çıkalım mı?" diye sordu Taehyung onu başıyla onayladı.

Asansörden yan yana indiklerinde bütün şirketin gözü onların üzerindeydi. Taehyung bakışlardan rahatsız oldu. Yan yana yürümek zaten garipken bir de bakışların üzerinde olması sinir bozucuydu. Kore'yi bu yüzden sevmiyorum diye düşündü.

Yolculuk sessiz geçmişti. Jungkook bir kaç kez yanan kısımların acıyıp acımadığını sordu. Bu ilgi Taehyung'un hoşuna gitmişti. Havaalanına vaktinde vardılar. Uçağın inmesine 10 dakika kalmıştı. İkisi ayakta bekleme kısmında bekliyorlardı, arkalarında da Jungkook'un iki koruması. Kalabalıkta yan yana, onların geleceğe kapıya bakıyorlardı.

"Gelecek arkadaşlarım, benim bu dünyadaki en yakın dostlarım. Amerika'da üniversitede tanıştık ve hâlâ birlikteyiz. Beni asla yalnız bırakamazlar, sırf benim için geliyorlar. Birde bir köpeğim var onu getiriyorlar. Üçünü de çok özledim, geleli 3 gün olsa da..." dedi Taehyung heyecanla gülümseyerek.

Jungkook o an, bir gün bu heyecanın nedeni olabilmeyi diledi. Ayrıca arkadaşlarıyla tanışacak olması onu şey gibi hissettirmişti; "sevgili" gibi. Bu düşüncesine kıkırdadı Jungkook. Kıkırdamasıyla birlikte Taehyung ona hayran hayran baktı. "Daha çok gülmelisin Jungkook gülünce çok tatlı oluyorsun. "

Taehyung'un cümlesiyle gülümseme yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarken arkadan "Kelebeğiiiim! " nidası yükselmişti. Jungkook sesle irkildi. Şuşu gelip arkadan kollarını Taehyung'un omzuna atmıştı. Başını da onun yanağına yasladı. Taehyung anında kahkaha attı. "Geldiniz mi başımın belaları!" dedi. Şuşu bıraktı Taehyung arkasına döndü ve ileri yürüyüp Ceyn'i kucakladı.

Taehyung o kadar sıkı sarılmıştı ki "Beni bu kadar çok mu özledin kelebeğim fazla sevgiden öldüreceksin. " dedi Ceyn. Taehyung ise "Hayır sadece sizsiz yalnız hissettim."dedi dudaklarını büzerek.

MI CASA | TAEKOOK ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin