0.19

261 16 4
                                    

multimedia'dakini mutlaka dinleyin. zaten bölümü de okuyunca ne kadar bağlantılı olduğunu anlayacaksınız falan filan.

keyifli okumalar.

***

Uyandığımda her şey aydınlık gibiydi. Karanlık olan bir ortamda bütün eşyaların iyiliğe bürünmüş olması büyük ironiydi açıkçası. Başucumda en az elli yıllık gibi görünen bir müzik kutusu, bir çanta ve birkaç paket te sakız vardı.

Etrafa biraz daha dikkatli bakınca evin en az yüz yıllık olduğu anlaşılıyordu ve içindeki eşyaların da yeni alındığını tahmin etmek zor değildi. Garip ama sevimli bir yerdi. İlk görüşünüzde size gelen enerji kötü olsa da hemen ısınabileceğiniz bir havası vardı. Bakım ve ilgi isteyen bir evdi.

İçeriden gelen sesler merakımı kabartırken en başta ne yapacağımı kestiremedim. Karşımda Kol'u görmenin şokunu atlamadan arkasından da Enzo'nun girmesi beni gerçekten şokta başka bir boyuta taşımıştı. Ağzımın aralık olmasını umursamadan burnumdan derin bir nefes aldım. Kol bana hiçbir şeyi açıklayacak gibi durmuyordu; aksine alayla suratımı inceliyordu. Enzo ise kafası karışmış gibi gözükmüyordu, sadece oturuyor ve burayı ilk defa görmüş gibi inceliyordu.

"Buraya nasıl geldiğimi açıklamak ister misiniz?"

"Aaa, sevgilim yaramaz kız olmak mı istiyorsun?"

Nefesimi sinire dışarı verdim ve sakinleşmeye çalıştım. İşe yaramadığını anladığımda bu metoda sadece on saniye daha vereceğimi kafamdan geçirdim. On, dokuz, sekiz, yedi... Hiçbir şey değişmiyordu ...dört, üç, iki, bir ve sıfır. Nefesimi dışarı verdim ve ani bir hareketle yataktan kalktım. Enzo hemen savunmaya geçerken onu şaşırtıp Kol'un yanına ilerledim.

"Bakın, benim aklımı kaçırmama neden olmak istemiyorsanız siz iki manyak beni hemen buradan çıkarın. Dün bana ne yaptın bilmiyorum ve açıkçası bilmek istemiyorum; Kol sen ise çok başka bir davasın. Şimdi beni buradan çıkar."

Enzo konuşmak için ağzını açtığında onun konuşmasına izin vermedim ve hızlı hareketlerle sinirimi belli ettim.

"Eğer şu sevgilim fetişi şeyine başlayacaksan kendini durdur yoksa ben müdahale etmek zorunda kalırım."

"Neler yapabileceğini bilmek istesem de denemeye kalkarsam Klaus'tan önce Kol'un beni öldüreceğini biliyorum."

"Akıllıca bir seçim."

Diye mırıldanan Kol'a aldırmadan kapıya yöneldim ve bileğimde herhangi bir el hissetmeyince içimde yaşadığım iki saniyelik sevincimi göz ardı etmeye karar verdim. Kapıdan dışarı çıktım ve karşımda üç tane başka kapı görünce nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim.

Filmlerdeki gibi bir tanesini seçmek sorunda değildim ki. Neden öyle yaptıklarını hâlâ anlayamıyordum ya gerçi. Birinci kapıyı açtım ve dışarıya gittiğini gördüm. Aslında kısa yoldan gitmek istesem de merakım bunu engelliyordu. Kapıyı kapatıp ikinciye geçtim, yine aynı manzarayı görünce üçüncüyü açmaya bir neden bulamadım ve kapıdan dışarı çıkıp arkamdan kapadım.

Ceplerimi kontrol ettim ama telefon veya hiçbir şey bulamayınca yüzümü buruşturdum ve sesli bir nefes aldım. Yürümeye devam ettim ve bir yol bulana kadar böyle devam edeceğimi kendime inandırmaya çalıştım. Maalesef kabul edemiyordum ve beynim bana durmamı emrediyordu, durmayacağımdan emin olduğum kadar kararsızdım da. Ayağımı toprağa sürterek yürümeye devam ettim ve daha da uzaklara bakmaya çalıştım.

Herhangi değişik bir şey görünmüyordu; kurak ama bir o kadar da soğuk bu yol çok uzun bir süreliğine devam ediyordu anlaşılan. İlerlemeyi gereksiz bulan beynim bana oturmamı emretti ve ben de onu zorlamadan bana emredileni gerçekleştirdim.

mazoşist (klaroline) [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin