0.18

225 13 7
                                    

İlgi çekmemeye çalıştığım sıralarda ağzımdaki sıvının midemi bulandırması kesinlikle iyi değildi.  Her normal insan gibi hayatımda kanın tadına bakmamıştım. Bakmak ta istemezdim açıkçası. En azından şu anda değil. En başta dekor olduğunu düşündüğüm bu zindana benzeyen yerde kapalı kalmıştım ve gerçekten artık dekor olmadığını anlamıştım.

Zindanda tıkalı kalmam yetmezmiş gibi izlendiğimi de hissediyordum. Sağa baktığımda kimseyi göremeyince yüzüm asıldı ve sola baktığımda bir çocuğun bana baktığını görmemle asık surattan ölüyor suratına geçiş yaptım.

Çocuk yapılıydı ve çekiciydi. Bu bara ait olan herkes bu çocuğu isterdi. Gözleri yeşilin en karanlık tonunu barındırıyordu ama en dışında ise griden daha yeşilimsi ama çok açık bir renk vardı. Gözleri çok büyüktü ve gözleriyle sizi yerin altına sokabilirdi. Birkaç saniye ona bakmanız yeterliydi.

Yanına gelen kızı belinden tuttu ve bana doğru gelmeye başladı. Gözleri sinirden parlıyordu kızın. Gözlerinin sinirli olduğunu fark etmem dışında fark ettiğim başka bir şey de gözleri o çocukla tamamen aynı olduğuydu. Açıkçası kızı anlatmak biraz zordu. Kesinlikle güzel, tatlı veya pozitif bir kelime kullanılamazdı. Daha çok tehlikeli gibi duruyordu.

“Yeni misin?”

Yüzünün söylediğinin aksi sesinde saklıydı. Sesi tamamen yumuşak ve sakinleştirici bir tınıya sahipti. Ona cevap verip vermemem gerektiğini bilmiyordum. Belki vermezsem kızardı ve belki de takmadan giderdi. Kızın gözleri beklentiyle büyüdüğünde konuşmamayı seçip kafamı aşağı-yukarı salladım. Kız da gülümsemeye çalıştı ama başaramadı. Dedim ya, olmuyordu; tatlılıkla ilgili hiçbir gen ona uğramamıştı.

Gülümsemesi daha çok ağlamaya benziyordu ve açıkçası korkunçtu. Bir an için bu kızın ne olduğunu sorgulamak istedim ama son anda aklıma gelen bir düşünceyle vazgeçtim.  Eğer kız insan değilse tehlikeli demekti ve ben de şu an için hayatımda tehlikeli hiçbir şey istemiyordum.

Çocuk beni baştan aşağı süzdü ve kızın kulağına bir şeyler söyledi. Kız bu söylediğine gülerken ne kadar asil göründüklerine bir kez daha şaşırmadan edemedim. İkisinin de giyindiği kıyafetler ne abiyeydi ne de spor. Tam şık sınırında durmayı başarmışlardı.

“Kardeş misiniz?”

Çocuk gülerken kız bana korku salan bir bakış attı ve ben de soruyu sorduğuma pişman olamadan çocuk beni kolumdan tuttu.

“Klaus nerede?”

Duyduğum isimle kalbim hızlandı ve boynumdaki tüyler tamamen dikleşti. Bir dakika boyunca önümde seçenekleri etraflıca düşündüm. Onu tanımıyormuş gibi yapabilirdim ve buradan kolayca çıkabilirdim. Ya da yalan söylediğimi anlaralardı ve beni öldürürlerdi. Onlara Klaus hakkında bildiğim her şeyi anlatırdım ve gitmeme izin verirlerdi. Ya da akıllarına eserdi ve beni öldürürlerdi.

Her şeyin sonunda öldüğüm için onlara istediklerini vermemeye karar verdim. En asil ve kalın sesimi en derinlerden bir yerden buldum. Hayalet gibi beyazlamayı ve boynumun, kulaklarımın kızarmasını engellerken aynı zamanda ellerimin terleme oranını kontrol altına almaya çalıştım.

“Kusura bakmayın ama anlamadım.”

Kızın asil gülüşü bir kere daha benim kulaklarımda yankılanırken çocuk kolumu daha fazla sıktı. Kolumun sıkılan bölümünün kan alımı durmuş gibi gözüküyordu, aynı zamanda öyle de hissettiriyordu.

“Ellerini çeker misin Ash?”

Çocuk anında ellerini çekti ve kolumu sıkarken yaptığı hareketler yüzünden kırışan kıyafetlerini düzeltti. Kızın gülüşü hâlâ kulaklarımda yankılandığı için rahatsızlıkla yüzümü buruşturdum. Onların konuşacağını bildiğimden onlara şans vermemekte karar kıldım. Boğazımı temizledim.

mazoşist (klaroline) [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin