0.12

452 27 0
                                    

Her zaman tren yolculuklarından nefret etmiştim. Tren sallanırken midemde oluşan hareketler düşünmemi engellemişti. Hayatımda sadece bir kere trene binmiştim ve ilk yolculuğumda da inanılmaz sakarlığım yüzünden bir adamın üstüne düşmüştüm. Bir de onun yaptığı baskıyla midemdeki her şeyin neredeyse ağzıma geldiğini hissettiğimi dün gibi hatırlıyorum.

Şu anda belimde olan Klaus'un eli de bana aynı hisleri yaşatıyordu. Ellerinin hızlı ama kusursuz hareketleri nefeslerimin arasındaki sürelerin artmasına sebep olup, karın ağrısına yol açıyordu. Bir de üzerimdeki sıkı elbisenin yaptığı baskıyla gerçekten yukarıya doğru çıkan besinleri hissedebiliyordum.

"Neden bu kadar kasıyorsun kendini?"

Yüzündeki küçümser ifadeyle beraber küçük bir kıkırdama kırmızı dudaklarından dışarı çıktı.

"Kasmıyorum... sadece-"

"Sadece ne?"

"Rahatsız oluyorum."

Belki de en basidi onun yanında nasıl hissettiğimi ona söylemekti, yine de doğru hissetirmiyordu. Bu gece yapacağım hiçbir şeyin doğru hissetireceğini düşünmüyordum gerçi, ama hala gereksiz bir umut vardı.

"Bak, nasıl söylenir ben de bilmiyorum ama sana bunu söylemem gerekiyor. Ben senin yanında kendimi savunmasız hissediyorum ve bunu söylemekten çekiniyorum. Bazen içimde olanları sana anlatmak istiyorum ama sonra fark ediyorum, sen Klaus Mikaelson'sun.

Benimle dalga geçeceksin, sonra da işini göreceksin. Belki de onları yapmadan benim sana neler söylemek istediğimi bana kendi ağzınla söyleteceksin."

Klaus bu söylediklerime karşın yüzündeki eğlenir ifadeyi kaldırmadı. Ben ona bir şeyi insanca anlatmaya çalışıyordum ama o her zamanki gibi benim olmasını istediğim şeylerin tersini başarmaya çalışmakla yükümlüydü.

Kendine.

"Caroline, bir konuşma yapabilir miyiz?"

Arkamdan gelen tanıdık ses benim ellerimi Klaus'un omzundan çekmeme neden oldu ama Klaus'u hala kontrol edemiyor gibiydi. Klaus'un elleri hala benim belimdeki zayıf noktada karıncalanmam için yerini koruyordu.

"Evet, sanırım bir sorun olmaz."

Yüzümdeki sahte gülümsemeyle beraber Tyler'ın elinin benimkini kapamasına izin verdim. Tyler sert ama incitmeyen bir sıkılıkla kendisinkinin içinde olan elimin yardımıyla beni kuytu bir yere yönlendiriyordu.

"Ne konuşmak istiyorsun?"

"Biliyorum bu sana saçma gelebilir ama sana bir şey söylemem lazım."

Kendisini hazırlaması için birkaç saniye hediye ettim ona.

"Bak ben ve Klaus çok iyi geçinemiyoruz, bazen senin yüzünden kavga ediyoruz hatta."

"Benim yüzümden?"

"Evet, belki saçma gelebilir bu sana ama bizim beraber olmamız lazım."

"Komiksin."

"Sen komiksin."

Tyler bana yaklaştı ve ne yapacağını biliyordum, hatta emindim. Ardından arkada gördüğüm Klaus'la beraber geriye çekilmeye çalıştım ama Tyler'ın üzerimdeki etkisi çok ağırdı. Beni etkisi altına alıyordu ve onun için her şeyi yapabilirdim. O an. Klaus'u yalvaran gözlerle bakarken gördüğümde dudaklarımdan dökülen birkaç kelime oldu sadece.

"Özür dilerim."

"Caroline, benim ol."

"Hayır."

mazoşist (klaroline) [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin