0.1

1.5K 65 3
                                    

Üstümde durduğunu düşündüğüm, ve daha sonra gözlerimi hafifçe aralayarak varlığını doğruladığım, ağırlığı kenara ittirdim. Başımı döndürmeyecek bir hızla doğrularak ayağa kalktım. Bir asır gibi hissettirmiş olsa da tahminen sadece iki saniye içinde az önce kalktığım yere geri düştüm ve gözlerimi kapatarak dengemi ve düşünce kabiliyetimi toparlamaya çalıştım. Düşündüğümden daha zor.

Bu sefer ayağa kalkmak yerine oturduğum yerde kafamı kaldırdım ve gözlerimi yeni doğan bir bebek edasıyla, yavaşça açarak ışığa alışmasını bekledim; yeterince zaman geçtiğini düşündüğümde kafamı dönebildiği her yöne döndürerek içinde bulunduğum odada bir tane tanıdık detay bulmaya çalıştım. Başarısız.

"Nasıl hissediyorsun?"

Duyduğum sese aniden dönmemle beraber boynumda hissettiğim eşsiz, alışılmamış acı kendini gösterdi: çığlık attırmayacak kadar yumuşak, kendini unutturmayacak kadar acımasız.

"Neredeyim?"

Tandık olmayan bir odada, fiziksel olarak vücudunun çoğunu kullanmadan beni alt edebilecek bir erkekle yalnız olmam, doğrularak kendimi koruyabileceğim bir pozisyona geçmeme sebep olsa da bunun çok bir işe yaramayacağını içten içe biliyordum. O da bunu düşündüğünden olsa gerek, bana belli etmemeye özen göstererek pişkince sırıttı. Öküz.

"Sana zarar vermek gibi bir niyetim yok, eğer olsaydı sen uyurken yapardım. Dün okulun arka bahçesinde baygın bulunmuşsun, en yakındaki revir de bizim yatakhanedeydi. O yüzden ilk revire götürüldün, sonra ciddi bir şey olmadığı kesinleşince dinlenmen için seni buraya getirdik."

Çocuk yeterince zararsız görünüyordu, ama insanları görünüşlerine göre yargılamayı çok uzun süre önce bırakmam gerekiyordu, nitekim hala bana zararı dokunduğu ortadaydı.

"Teşekkür ederim ama kendi kendime bayılmadım herhalde, kolumda özellikle inanılmaz bir acı hissettiğimi hatırlıyorum," sesimin suçlayıcı veya tehditkâr çıkmamasına özen gösteriyordum, ne de olsa hala tanımadığım bir yerde, tanımadığım bir çocuklaydım.

"Revirde vücudunda herhangi bir darp izi olup olmadığını kontrol etmek için seni soyup bakmışlar, yere düştüğünde aldığın darbe dışında bir şey bulamadılar. Kafanı vurunca hayal falan görmüşsün herhalde."

İlginç.

"Beni kim buldu peki, biliyor musun?"

"Evet, ama isimlerini tam bilmiyorum. Bir tanesi siyah saçlı, yeşil gözlü bir çocuk, sanırım bir spor takımının falan kaptanı, etrafta çok gördüm."

Tabi ki bir spor takımının kaptanı, daha tahmin edilebilir olabilir mi acaba! Daha ilk günüm olmasına rağmen kimden bahsettiğini bilmem, içinde bulunduğum durumun ne kadar yanlış olduğunu sergilemek için yeterliydi. Kibarlık olsun diye gülümsedim ve yardımı için teşekkür etmeyi unutmadan kendimi odadan dışarı attım.

Telefonumu cebimden çıkarmamla beraber direk gözüme çarpan sağ üst köşesindeki kırık, günün geri kalanı boyunca sinirli hissedeceğim kararını benim yerime vermiş bulundu. Derin nefesler, derin nefesler...

Kampüsün neresinde olduğumdan emin olmadığım için nasıl yurduma geri dönmem gerektiğinden de emin değildim. Sorup soruşturmak lazım. Ama ondan önce tamamen erkekler tarafından domine edilmiş bu alandan çıkmam daha mantıklı olacaktı.

Doğru yön olduğunu umduğum tarafa doğru hızlı ve emin adımlarla yürümeye başladım. Havanın kararmaya başlamış olması, hatta yakında kapkaranlık olacağı düşüncesi adımlarıma gereken kuvveti sağlıyordu, gerçek güç kaynağı olan karnım ise guruldamakta meşguldü. Her adımla beraber etrafa bakmayı ihmal etmiyordum. Ne de olsa bayıldıktan sonra getirtildiğim, sözde 'en yakın revir'in tamamen bir bahane olduğunu düşünüyordum. Kendime acıma dürtüm yine zonkluyor olsa gerek.

mazoşist (klaroline) [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin