°°°
Keyifli Okumalar..
°°°
Hayat hüzne gebe olduğu kadar mutluluğa da gebe idi. Buna en yakından şahit oluyordum...
Sevda ne demek bilen var mıydı?
Ben O'nu tanıyana kadar bilmiyordum.
Önce O'ndan ölesiye nefret ettim. Sinirlendim. Hatta öyle ki O'nu bir kaşık suda boğmak istedim. Ancak ne var ki, zaman duygularımı tepetaklak etmeyi başardı. Ondan ölesiye nefret ederken, şimdi O'nu ölesiye seviyordum. Bunu anlamam neredeyse bir ayımı aldı. Şimdi düşünüyorum da ne kadar salak biriydim. Neden bir ay boyunca O'nun bu güven dolu kanatları altına girmemiştim ki!
Bu zamana kadar çevremde hiç mutlu bir çift görmedim ben. Kavga ve bağırmalar gördüm. Galiba bu yüzden de birini sevmekten ölesiye korktum (!)
Bu söylediğim bahane koca bir saçmalıktı aslında! Çünkü benim çevremde mutlu çiftler de vardı. Annem ve babam. Yengem ve dayım. Sema ve Sinan abi..
Benim asıl sevmekten korkmamın sebebi; sevmek insanı zayıflatırdı.
Her ne kadar etrafımda bir dolu insan olsada, ben aslında tek başıma hayata tutunmaya çalışan bir kadındım. Işte bu yüzden tek bir zayıflığım beni alaşağı edebilirdi. Ben aslında bundan korkuyorum işte! Çünkü ben yalnız kalmaya alışmış olan bir kadınım ve şuan tam kanatları altında huzur bulduğum adam yalnızlığıma ortak olmak istiyordu..
●○●
Mostafa yüzümü avuçlayıp "Çok geç kaldım biliyorum. Ama bu geç kalışımı söz veriyorum ki telafi edeceğim"
Yüzümde bulunan ellerinin üzerine ellerimi koydum. Gözlerinin içine baktım ve "Telafi edeceksin biliyorum"
Biz öylece birbirimize bakarken, mutluluğumuzu gözlerimizle birbirimize anlatırken Canan adeta sokağı inletecek bir şekilde
"Allah aşkına içeri girin artık! Çatlayacağım meraktan!"
Mostafa "Bu kızın merakı galiba bizi rezil etmeye odaklı" dedi ve benden ayrıldı. Elini sırtıma koyup "Hadi içeri girelim" diye devam etti.
Birlikte içeriye girdik ve salona geçip oturduk. Canan bize bakıp "Ya ben açtım ve sizi izlerken doydum. Bu haksızlık" diye hayıflandı.
Canan'a ters ters bakmakla yetindim. Canan "Ne var? Ben mi dedim ha bu oğlana gel gecenin bu saatinde kapımıza dayan diye. Kendisi geldi ve beni aç bıraktı" dedi.
İnler bir şekilde "Canaan" dedim. Canan bana omuz silkmekle yetindi, omzunu yerinden çıkaracaktım!
Mostafa Ali "Canan yemek borcum olsun. Istediğin yeri sen seç, ben seni götüreyim oraya" dedi. Canan "Ben seni benimsedim. Kesinlikle eniştem olabilirsin. Onay veriyorum." dedi. Ben utançla kafamı eğdim. Ancak Canan susmadı!
"Hem zengin, hem yakışıklı, hem olgun, hem bonkör, daha bir sürü olumlu şey sayabilirim. Ancak bir olumsuzluğun var bak" dedi. Mostafa Ali ciddi bir şekilde "Neymiş o" diye sordu. Allah'ım şurada utançtan ölecektim! "Yav enişte, ben sana enişte demek için resmen kaç senedir bekliyorum biliyor musun? Uyuşuk birisin! Bu kadar zamandır beklettin bizi!" diye adeta sitem etti ya sitem etti.
"Canan çok mu konuştun sen heh! Canım kardeşim çeneni kapatsan mı artık?"
Canan hiç istifini bozmadan "Yok az bile konuştum. Ayrıca enişte bey sen var ya ahanda bu kızı ne kadar üzüp ağlattın biliyor musun? Biraz da uyuşuk olduğun kadar vicdansızsın" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYDA "Tehlikeli Çöl" (✔)
Romance{HİKAYE TAMAMLANMIŞTIR!} Sessizlik en acı şeydi aslında kalpte.. Çünkü kalp ne zaman sessiz kalsa, insan çaresiz kalırdı.. Kaç gece sessiz, kaç gündüz kimsesiz kalmıştı?.. Diller farklı, ırklar farklı. Ama kalp ve mantık aynı. İnsan önce kalpte, ba...