×13×

560 191 175
                                    

× YAZARDAN NOT; Sevgili okuyucularım, bu bölümde fazlasıyla argo kelime bulunmaktadır. Bundan dolayı sizlerden çok özür dilerim. 🙈×

°°°

Keyifli Okumalar..

°°°

Onun öyle güzel gülüşü vardı ki, o gülüşe ölürdüm. Çünkü onun gamzeleri ölümdü ve ben o ölümü kucaklardım. Ben ne zaman bu hale gelmiştim? Bu kadar çok benden uzak bir hâl almıştım? Sahi ben ne ara karşımdaki bu adamı  bu kadar kalbime almıştım?

Ne oluyordu bana böyle Allah'ım?

Mostafa Ali gözlerime gamzeleriyle öyle bir bakıyordu ki, gözlerimde gamzeleri halay çekiyordu sanki. Iç sesimin bu dediğime göz devirmesi bile umrumda değildi şuan! Çünkü ben şuan ben değildim.. Sanki mantığım onun gamzelerinde öylece oturuyordu..

●○●

Insanoğlu ne zaman, ne şekilde birine kalbini açardı, bunu bilemezdi. Çünkü kalp kadere bağlıydı. Ne zaman ve nasıl olacağını yalnızca o bilebilirdi.

Sevda, tesadüflere yer vermezdi. Çünkü sevda tevafuka aşıktı.
Sevda, ben hazırım derdi. Tevafukta yolları çiziyorum,  derdi.
Sevda yavaş yavaş iki kalbe yerleştirken, tevafuk adım adım bütün karşılaşmaları hazırlardı.
Sonra ise insan ne olduğunu anlamaz, kalbinin atışına sebep olana teslim ederdi kendisini.

Bazen durur düşünürdü insan; nasıl oldu, ne zaman oldu, ne ara bu kadar çok kalbim ona bağlandı, diye. Ama insan, ne kadar düşünürse düşünsün içinden geçen hiçbir soruya kendini tatmin edecek bir cevap bulamazdı. Çünkü insan aklı iki kalp arasında neyin nasıl olduğunu anlayabilecek güçte değildi.

Kalp seçer, insan ona boyun eğerdi. Çünkü kalp asla sevdada yanılmazdı. Kalp, ne ırk, ne dil, ne de din dinlerdi. Sadece kendisi gibi olan bir kalp bulur ve bedeninde ona uymasını sağlardı.

Işte durum bundan ibaretti. Insanlar sevdaya yani kalbine ne kadar direnirse dirensin mutlaka ona itaat etmek durumunda kalırdı sonunda..

●○●

MOSTAFA ALI AHFAZ

Pişmanlık dört nalda koşuyordu. Insan demek ki gerçekten pişman olduğunda böyle hissediyordu. Mostafa Ali  hayatında ilk defa pişmanlık  hissiyle yüzleşiyordu. Çünkü o hayatı boyunca asla ama asla hiçbir konuda pişmanlık duygusunu yaşamamıştı. Çünkü o mantığından çıkan her bir düşünceyi kabul etmiş ve ona göre hareket etmişti bu zamana kadar. Şimdi de öyle yapmıştı aslında. Mantığından geçen her şeyi gene kabul etmiş ve o ne diyorsa onu yapmıştı. Ama lanet olsun ki pişmandı! O kadar pişmandı ki bu pişmanlık duygusu onun kalbinde doğal afetler çıkarmıştı sanki. Bir yandan yangınlar vardı orada, bir yandan da depremler..

Mostafa Ali derin bir nefes alıp yatağında sırt üstü yattı ve gözlerini tavana dikip, tavanı izlemeye başladı. Ahla'ya ondan uzak durması için söyledikleri geldi..

"Ahla benden uzak dur. Çevremden uzak dur. Bak seni görmek sinirlerimi oynatıyor benim anlıyor musun beni? Mahla, Amr hatta Fayza bile sürekli senin adını zikrediyor ve bu durum beni sinir etmeye başladı. Uzak dur! Hayatımdan çık. Keşke.. Keşke o gün beni o beyda da bıraksaydın Ahla. O zaman böyle olmazdı hiçbir şey." demişti.

BEYDA   "Tehlikeli Çöl" (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin