''Medya; Ziad Bourji - wein baddak trouh''
& BEYDA I &
& MOSTAFA'NIN KALBİ &°°°
Keyifli Okumalar..
°°°
DİPNOT: "BU BÖLÜMDE ARGO VE ŞİDDET BULUNMAKTADIR."
○●○
Sabahları kalkmak her zaman zordu aslında Mostafa Ali için. Çünkü her sabah gözlerini açtığında biliyordu ki, omzuna yüklenen yüklere bir yenisi eklenecekti.
Kendisine vakti olmayan, her daim başkalarını düşünmek zorunda olan biri olmuştu hep. Daha doğrusu öyle biri olmak zorunda bırakılmıştı. Aslında doğduğunda kaderi yazılmıştı onun. Kendisi hariç herkes önemli, herkesin görüşleri, duyguları önemliydi... Ancak Mostafa Ali her zaman "Acaba annem yaşıyor olsaydı ben böyle olmaya devam edecek miydim?" diye düşünmekten kendisini alıkoyamıyordu. Aslında böyle düşünmesi bile onun küçük bir çocuktan farkı olmadığını gösteriyordu sanırım... Belki de bizler yanılıyorduk. Aslında Mostafa Ali, küçük bir çocuk değil; soğuk kanlı bir katildi de, biz onu masum biri olarak gözümüzde canlandırmıştık.
Hayat diyorum, ne de güzel oynuyor aklımızla kalbimizle. Farklı hayatlara gözlerini açan insanları ne de güzel türlü oyunlarla yanyana getiriyor.
Sessiz olup izlemek ve yahut okumak gerek bazen... Bakarsınız bir gün aynı şeyler size de olur.
Sevgi ve umut ikiz kardeşlerdir sonuçta. Ne zaman, nerede, nelerin olabileceğini kimse bilemez. Aslında şöyle demekte mümkün; insan bir şeyler için türlü planlar yaparken yaşadığı şeydir hayat. Yani insan ne kadar plan yaparsa yapsın; hayat plan içinde, plansız yaşamaktır.
○●○
Mostafa Ali üstüne giydiği siyah slim fit takım elbisesine uygun saatini ve kravatını taktıktan sonra aşağıya inip kahvaltı masasına oturdu. Babasının tam karşısına. Babası da aynı Mostafa Ali gibi, sert mizaçlı bir adamdı. Içindeki pamuk dedeyi, görmek isteyenler görürdü sadece.
Abdüsselam Bey, oğlunu izledi bir müddet, sonra ise tabağında bulunan zeytini ağzına atıp çekirdeğini çıkardı. "Mostafa, bugün şirkete uğra."
"Planım o yönde baba. Ancak daha sonra merkeze uğramak zorundayım. Sanırım orada da yapmam gereken işler var."
"O ne demek! Onlara özellikle bugüne iş koymamalarını söyledim. Bugün şirketin ön ayak olduğu bir toplantı var ve bu toplantı dünya çapında ve ben, bugün oraya gidebilecek kadar dinç değilim."
Abdüsselam Bey bu duruma oldukça sinirlenmişti. Oğlu için planları suya düşmek üzereydi ve bu iyi değildi. Ayrıca gerçeği söylemek gerekirse, gerçekten de kendini bugün kırgın hissediyordu ve orada konuşabilecek, konuklarla teker teker ilgilenebilecek güce sahip hissetmiyordu kendini. Allah'ın işi işte! Uyduracağı yalanı Rab gerçek eylemişti sanki, yalan söylemesin diye...
Mostafa Ali el sıkımı olan portakal suyundan bir yudum alıp: "Sorun değil baba. Zaten yalnız olmayacağım. O sorun değil gerçekten de, sen neden katılmıyorsun bu toplantıya? Senin için önemli olduğunu zannediyordum. Böyle bir şeyi kaçırmak istemezsin sen. Hasta falan mısın?"
![](https://img.wattpad.com/cover/54289474-288-k86764.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYDA "Tehlikeli Çöl" (✔)
Romance{HİKAYE TAMAMLANMIŞTIR!} Sessizlik en acı şeydi aslında kalpte.. Çünkü kalp ne zaman sessiz kalsa, insan çaresiz kalırdı.. Kaç gece sessiz, kaç gündüz kimsesiz kalmıştı?.. Diller farklı, ırklar farklı. Ama kalp ve mantık aynı. İnsan önce kalpte, ba...