×19×

333 183 96
                                    

{MEDYA: NE GELİRSE SEVDADAN GELİR/BURCU YILDIZ}

°°
Keyifli Okumalar..

°°

○●○

Sevda; beş harf ve iki heceden oluşur. Kelime olarak sevda; güçlü istek, sevgi ve aşk demektir. İnsanoğlunun yüreğinde ise sevda; keder, sabır, huzur gibi kelimelere karşılık gelir.

Aslında sevda bana göre; ateşte yanmaktır. Bile bile kendini kor ateşlere atmaktır. Değişmektir sevda. Kendi benliğini kaybetmek ve yüreğinde olanın benliğine ulaşmaktır. Sevda insanlarda beyaz ve siyah olarak ayrılır. Ama sevdanın rengi tektir. O da "kara" başka bir rengi yoktur! Dedim ya! Ateşlerde yanan kişi kararır, yok olur çünkü! Cahit Sıtkı Taranca, Kara Sevda adlı şiirinde, sevdayı şöyle anlatır:

"Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür dönedolana
Ağladığım yer penceresi midir?

Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir"

Nasılda güzel anlatmış sevdayı Taranca! İnsanoğlunun yüreğine nasılda dokunmuş bu dizeleriyle! Eskiden bu dizeleri okuduğumda; sevda bu kadar yüklü bir acı getirmez, derdim. Hah! Ne aptalmışım! Sevda kedere aşıkmış oysa ki! Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Yusuf ile Züleyha ve daha niceleri; kor ateşlerde yanmadı mı? Sabırlarını sınamadı mı? Peki ya ben? Bende şu an kor bir ateşin içerisinde dans etmiyor muyum?

●○●

Buz gibi olan ve bir türlü ısıtamadığım ellerine uzattım, ellerimi. Canıma candı, bu adam! Benim kor ateşimdi, yandıkça yandığım, parçalandıkça daha çok bağlandığım...

Ellerini, yüzüme götürdüm ve kendi yanağımı okşadım onun elleriyle. Benim bir yumruk sıkımı kadardı yüreğim ve bu yürek ne acılarla boğuşmuş, ne açıl2ara göğüs germişti...

Daha küçük yaşımda annemi kaybettim. Neyin ne olduğunu bilemeyecek bir yaştaydım üstelik. Evrilip, serpildiğim sıralarda ise, babamı şehit verdim bu vatana. Daha sonra ise, yengemi ve dayımı... Hep bir kaybedişle geçti benim hayatım. Herkesin derdi kendinedir, der büyükler. Aslında o kadar doğru ve yerinde bir cümle ki bu, çünkü herkesin derdi kendi için büyüktür. Belki benim derdimi dinleyen biri, çıkıp bana; "Seninki de dert mi be kardeşim! Ben neler neler yaşadım" der. Hayat çünkü insanlara acılarla büyümeyi öğretir...

●○●

Sema, Batuhan'ın kardeşiydi ve haliyle eve gelmek istemesi, hatta gelmesi kadar doğal bir durum yoktu ve gelmişti de! Elimiz, ayağımız birbirine dolanmıştı. Siz değimi arap saçına döndürmüştük her şeyi. Şu kalbimde bulunan kaybetme korkusuna rağmen, kahkahalar atmıştım, halimize...

Sema, Batuhan'ı arayıp, eve geleceğini haber etmişti. Ben ve Canan hariç herkes evden gitmişti. Ben, Ali'nin yanında kalırken; Canan yukarıda kalmıştı ve akıllı Canımın Canan'ı heyecandan saçmalamış ve üstüne bornoz giymiş, güya kapıyı öyle açacakmış. Sans bu ya, Batuhan'da o sıra da üst katta kıyafetlerini değiştiriyormuş -üstünde bulunan gömlekte kan olduğu için- ve Sema tam bunun üstüne bizzat kendinde bulunan ev anahtarıyla kapıyı açmış ve girmiş. Gördüğü manzara tam olarak;

BEYDA   "Tehlikeli Çöl" (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin