27.Bölüm(Türkan Rüzgarı)

264 23 2
                                    

Eslem Savaşı almış evden zorla çıkarmıştı.eğer o an o evden savaşı çıkaran olmasaydı, savaş asla kendine hakim olacak durumda değildi. zaten kayhana kızgınken, nehirin sözleri savaşı çıldırtmıştı.

Zaten nehir ve kayhanın yaşadıkları, aralarındaki olay, tüm aileyi tedirgin ediyordu. boşanmayı neden sonraya erteleyecekti nehir. boşanmayacak mıydı. nedendi? bunlar aileyi tedirgin ediyordu.

En başta içten bir halde son derece inandırıcı bir şekilde ikna etmişti nehir aileyi. kayhanı sevdiğine dair. şimdi boşanmayacağım derse kim inanacaktı nehire. bir kez daha bu şekilde kandırıldıklarını düşünmeyecekmiydi aile. aslı emindi belki ama tüm aileyi ikna edemeyecekti ya. şimdi nasıl olacaktı bilemiyorlardı. Kıray ailesi için üçüncü bir hataya düşmek istemiyorlardı. hem nehir bile o aileye olan tavrı hakkında güvenç kırmıştı. sonuç ta nehir, tüm içtenliğiyle kayhanı sevdiğine ikna etmişti ailesini. sonrasında o evliliğin tehtitler üzerine kurulduğunu öğrenmişlerdi, bir kez daha nasıl güvenebilirlerdi ki..

Savaşsa bu olaya en çok tepkerenlerdendi. eslem bu yüzden yeğenini o evden çıkarmıştı zorlada olsa. evine götrüp sakinleşmişti ve bugün de eslem yanından ayırmamış savaşıda ardından sürüklemişti iş yerine.
-hala gerçekten delireceğim. ne işim var burada.
-sen hiç halanın iş yerini görmedin. bugünde yanımda oluver savaş.
-senin o yeğeninin bacaklarını kırmayayım diye beni ardından sürüklüyorsun değil mi?
-evet.
Eslem açık gönüllülüke cevaplamıştı Savaşı. eslem Okan beyin odasının önündeki üç duvarlı odasına savaşla beraber girdi.

-otur halam hadi.
-hala çok durmam bilmiş ol.

Eslem toplantı defterini önüne açıp gün planına baktı. biraz yoğun bir gün olabilirdi. Okan bey henüz gelmemişti.

-al bakayım Savaş, şu dosyaları tarihlerine göre diz.

Savaş halasının önüne bıraktığı ona yakın dosyaya hayretle baktı.
-maaşınıda paylaşacakmıyız?
-olur tabii. sen yeterki şurada otur.

Okan bey, herzamanki neşesiyle şirkete girdiğinde, odasına doğru yöneldi. selam verenleri yanıtlıyordu baş hareketleriyle. bazende ağzından "günaydın" cevapları çıkıyordu. odasının önündeki bölüme dikkatle baktı, zira eslemi gerçekten özlemişti.

sahi iki gündür görüşemiyorlardı. ilk iş odasına çağırmak olacaktı. o çarpık gülüşüyle eslemin masasına döndüğünde önündeki sandalyede oturan kişiyle kalakaldı. iş yerindeki bu beyefendiyi neden tanımıyordu acaba.

-Hoşgeldiniz Okan bey.
Okan gözleriyle Savaşı işaret etti.
-Yeğenim Savaş. bugün benimle.
-öyle mi. hoşgeldin Savaş.
-Hoşbulduk.

Savaş umursamazca gözlerini çevirdi. -toplantı için hazırladığın dosyayı getir misin odama.

Göz kırparak odasına girdi okan. savaşın gözünden kaçmamıştı. o adam halasına göz kırpmışmıydı gerçekten. yoo savaş yanlış anlamıştı. öyleydi değil mi?
-şu üstteki dosyayı uzat bakayım halam.
-bunu mu?

Savaş ellindeki dosyayı halasına uzatırken kuşkuyla baktı.
-ne oldu? ne o bakış.
-o adam az önce sana göz mü kırptı?
Eslem tedirgin olmuştu. mazallah savaş burada öğrenirse birde Okana rezil olurdu.

-one demek be?

Elindeki dosyayı sertçe çekti eslem.
-sakın savaş bir daha öyle konuşma.
-iyi be. bana öyle geldi demekki.
-bana bak. burada duracaksın. bende öğleden sonraki toplantılar için izin alacağım okan beyden. belki erken çıkabilirim. beraber gideriz tamam mı.

-tamam hala ya sanki ne yapacağım kardeşime.
-bir şey yapamazsın tabi.

Savaş sabır diledi. nehirle bazen ne kadar çok benziyorlardı eslem. Savaş dosyaları düzene koymuş bitirmişti bile. Halası gideli tam dört dakika otuz saniye olmuştu. bir çalışan patronunun yanında daha ne kadar kalabilirdi diye geçirdi savaş. bu kadar panaroyak olmasının sebebi neydi.

MECBUREN⚜ #watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin