"Galiba Aksel ve Begüm kardeş." dedi gülümseyerek.
"Melis sen ne dediğinin farkında mısın? Ciddi bir idda bu." Melis kahvesinden yudum aldı.
"Biliyorum, ama dikkatli düşün olması büyük bir ihtimal." dedi Melis Zeynep'e umutlu gözlerle bakarak. "Ama Zeynep lütfen bu konuyu senden ve benden başka kimse bilmesin. Aksel'in duyupta ümitlenmesini istemiyorum." dedi gülümseyerek. Zeynep Melis'in elini kavradı.
"Sadece senin ve benim aramda." diyerek gülümsedi Zeynep arkadaşına.
* * * *
Aksel ve Kerem Cevdet amcanın mekanında oturuyorlardı. Barış morali bozuk olduğu, Can ise artık evli ve baba adayı olduğu için aralarında yoktu.
"Aksel, sen iyi misin? Moralin bozul gibi son zamanlarda." dedi Kerem. Ama Aksel uzaklara daldığı için ona duymamıştı. "Aksel, sana diyorum!" diye sesini yükseltti Kerem.
"He? Efendim?" dedi Aksel irkilerek.
"Abi ne oluyor sana ya? Yoksa Melis ile aranız mı bozuk?" Aksel Kerem'e ters bir şekilde baktı.
"Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Öyle hemen kötü şeyler düşünmeyin." dedi Aksel içkisini yudumlarken.
"Ee peki neden moralin bu kadar bozuk?" Aksel uzun süre cevap vermedi, içkisinden bir kez daha yudum aldı.
"Begüm'ü özledim galiba ya. Sen daha iyi bilirsin ben Begüm'e her zaman daha farklıydım o sanki benim bi parçam. Ve şimdi burda olmayınca ne biliyim işte." Kerem gülümsedi.
"Aksel sen hayatımda tanıdığım en iyi arkadaşsın." Aksel gülümseyerek ve şaşkınlık içerisinde Kerem'e baktı. "Öyle bakma ciddiyim. Sana galiba Zeynep için de teşekkür borcum var." Aksel'in yüzü asıldı.
"Ama koruyamadım onun ordan kaçabileceğini düşünemedim. Eğer herşeyi tam düşünseydim Zeynep'in annesi ve babası yanında olacaktı, eskisinden de mutlu olacaktı." Kerem Aksel'in omzunu sıvazladı.
"Aksel, o senin suçun değil. Kimsenin suçu değil. Her zaman mükemmel olamazsın. Alış artık buna." dedi genç adam, sert bir şekilde Aksel'in omzuna vuruyordu.
"Tabi mükemmel Aksel için kabullenmesi zor bir şey." diye ekledi gülerek. Kerem'in gülmesi üzerine Aksel de gülümsedi.
* * * *
Mels sabah erkenden kalkıp Zeynep ve kendisine güzel bir kahvaltı hazırladıktan sonra Zeynep'i uyandırmak için odaya gitti. Kapıyı sessizce açtığında yatağın toplanmış olduğunu fark etti. Odadan çıktıktan sonra lavobaya baktı ve Zeynep'in evde olmadığını farketti. Mutfağa gitti ve hazırladığı kahvaltıya baktı.
"Bu kadar çabuk evlenmek zorunda mıydın Yağmur?" sandalyeye kendini bıraktı ve oflamaya başladı. Aradan çok geçmeden zil çalınca kapıyı açtı. Barış elinde poşetle duruyordu, poşetin içinden Melis'in en çok sevdiği zeytinli poğaça kokusu vardı.
"Çok iyi oldu gelmen. Gördüğün gibi yalnızım." dedi eliyle hazırladığı kahvaltıyıyı gösterirken.
"Zeynep nerede?" dedi Barış sandalyeye otururken.
"Bilmiyorum galiba Kerem'le." Barış kafasını salladı. Melis Barış'a dikkatli bir şekilde baktığında moralinin pek iyi olmadığını anladı. Bir şeylerin ters gittiği yüzünden okunuyordu.
"Sorun ne Barış? Moralin bozuk gibi." Barış çayını yudumladıktan sonra gülümseyerek Melis'e baktı.
"Kahvaltımızı yaptıktan sonra yürüyüşe çıkalım o zaman konuşuruz, olur mu?" Melis gülümseyerek evet anlamında kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen Pişmanlıklar-ASKIDA-
Teen FictionYaptığımız her yanlış, Bize kendimizle ilgili yeni bir şey öğretiyor. Yola çıkarken,doğru olduğuna inandığımız, Uğruna her şeyi göze aldığımız şeyler bazen, O kadar yitiriyor ki anlamını... Tekrar hayata döndüğümüzde, Yeni bir başlangıç istiyoruz. Y...