"Ben bakarım." diye kalktı Zeynep ve kapıyı açtı. Arkadan annesinin sesi geldi.
"Kızım kim gelmiş?" Zeynep arkasına doğru dönerek annesine seslendi.
"Kimse anne, geliyorum birazdan." Zeynep anahtarı aldı ve kapıyı kapattı.
"Senin ne işin var burda nasıl çıktın sen?" Bora Zeynep'i duvara yapıştırdı.
"Gerçekten gidiceğime hemen inandın mı? Bana oynadığın oyunu yanına bırakıcağımı mı sandın? He?" Bora her geçen dakika Zeynep'in kolunu daha da sıkıyordu.
"Şimdi içeri giriyorsun ve hiç bir şey olmamış gibi davranıyorsun." Zeynep'in kolunu bıraktı. Zeynep korkudan nefes nefese kalmıştı. Zeynep kendine geldikten sonra salona geçti ama annesi bir sorun olduğunu hissetmişti. Zeynep mutfağa bulaşıkları yıkamaya gittiğinde annesi de arkasından gitti ve Zeynep'i sorguya çekti.
"Kimdi o gelen?" Zeynep biraz duraksadıktan sonra.
"Kerem." annesi gülmeye başladı.
"Özlemiş dimi? Bizde babanla öyleydik birbirimizi görmeden yapamıyorduk. Hatta bir keresinde kapımızda uyumuştu." Demet Zeynep'e dikkatlice baktığında daldığını ve dinlemediğini gördü.
"Eee sen ne diyorsun bu konuda kızım?"
"Çok haklısın bencede evde uyuması gerekirmiş." Demet kaşlarını büzüştürerek Zeynep'i onayladı.
* * * *
Herşeyin üstünden 3 hafta geçti. Aksel hala gelmedi Melis hastaneden çıktı. Onu karşılamaya herkes gelmişti ama Aksel yoktu, kendini alıştırmaya çalışsada gözleri onu hep aradı. Belki diye düşünmüştü belki bir şakadır, imkansız bir şeydi ama düşündü işte. Onsuz bir ülke şehir hatta ev bile istemiyordu Melis. Kızlar eve çıktığı ilk gün Melis'i yalnız bırakmak istemediler bu yüzden hepsi Yağmur'larda kaldı.
"Ee canım sen nasılsın iyi misin?" diye sordu Begüm Melis'e kıyın kıyın sarılırken. Aslında sadece o değil hepsi bir savaş içindeydi adeta. Hepsi Melis'e sarılmak istiyordu.
"Çok iyiyim, hastanede yalnızken herşeyi düşünme fırsatı buldum."
"Neleri mesala?" diye sordu Zeynep.
"Yapma Zeynep ne olduğunu sende, herkeste çok iyi biliyorsunuz." tabiki de biliyorlardı ama onun ağzından duymak istiyorlardı.
"Sonuç ne o zaman sende gidiceksin dimi peşinden?" dedi Yağmur. Tek bir soru Melis'i çılgına dönüştürmeye yetmiş artmıştı bile. Melis sinirle ayağa kalktı.
"Ne demek bu ya? Niye gidicekmişim he niye? Onun yapamadığı şeyi ben mi yapıcam, gidip savaşıcak mıyım onun için? Hiç bir yere gitmiycem ama onu da burda salak aşıklar gibi beklemiycem. Kusura bakma Zeynep ama ben Kerem gibi yapmıycağım kendimi yıpratmıycam."
"Nasıl yani vazmı geçiceksin?"
"Ben değil Yağmur, o benden çoktan vazgeçti." Melis kızları içerde bırakıp odasına gitti. Aksel'in yazdığı mektubu tekrardan okudu artık okumaktan ezberlemişti.
"Aptal, ne olurdu gitmeseydin burda yanımda olsaydın ama biz mutsuz olsaydık. Ben seni o kadar çok seviyorum ki mutsuz olmayada hazırdım. Mutsuzda olsam, mutlu da olsam hiç olmazsa seninle olurdum." Melis mektuba sarılarak yatağa uzandı.
* * * *
Begüm Yağmurlardan sonra en rahatladığı yer sahile gitti. Bankta sakince otururken telefonu çaldı. Arayan Barış'tı, açmak için bir kaç dakika düşündükten sonra açmaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen Pişmanlıklar-ASKIDA-
Ficção AdolescenteYaptığımız her yanlış, Bize kendimizle ilgili yeni bir şey öğretiyor. Yola çıkarken,doğru olduğuna inandığımız, Uğruna her şeyi göze aldığımız şeyler bazen, O kadar yitiriyor ki anlamını... Tekrar hayata döndüğümüzde, Yeni bir başlangıç istiyoruz. Y...