"Güzelim iyi misin? Bir şey diyeceğim dedin sonra sustun." Zeynep Kerem'in cümleleriyle kendine geldi Kerem'in yüzüne uzunca baktı ve sonra gülümsedi.
"Sadece seni seviyorum diycektim." dedi. Zeynep geçmişi unutamıyordu unutmak istese bile geçmiş onu rahat bırakmıyordu. Biliyordu hissediyordu Kerem'in öğreneceğini biliyordu ve onu üzecekti. Ya Kerem'e herşeyi söyliycekti onu kaybetmek pahasına bile ya da hiç bir şey olmamış gibi Kerem ile yoluna devam edecek Kerem'in bunu başkasından duymasına izin verecekti.
* * * *
Begüm ve Yağmur planlarını akşam devreye sokacaklardı ama tek sorun vardı Barış ve Can ile iş birliği yapmaları gerekti. Can'ı ikna etmek kolay ama zor olan kısım Barış.. Yağmur, Can, Barış ve Begüm cafede oturuyorlar. Yağmur ve Begüm kaş göz işareti yapıyorlar birbirlerine.
"Sizin karın ağrınız ne kızlar?" dedi cin Barış'ımız.
* * * *
Melis her şeyden habersiz odasında kitabını okuyordu. Kapı sesini duydu ve içeri girdi. Ekip tüm haliyle ordaydı buna Aksel'de dahil. Begüm artık yavaş yavaş planı işliyordu.
"Ya Melis odandaki filmleri getirsene" Melis ayaklandı odasına gitti. Sıradaki atak Barış'tan geldi.
"Ya Aksel git şunun peşinden şimdi saçma film seçer duygusal" Aksel'de çaresiz gitti arkasından Yağmur Aksel içeriye girer girmez kapı kapandı ve kitlendi. Melis arkasına döndü ve ikiside birbirine şaşkınla baktı. Kapının dışından Yağmur'un sesi geldi.
"Biz şimdi alemlere akıyoruz sizde burda konuşun anlaşın. He bu arada bu kapıyı kırsanız çıksanız bile evin kapısı da kitli onu da kıramayacağınıza göre bugün burdasınız."
* * * *
Çiftler dağılmıştı. Zeynep ve Kerem sahile gittiler. Birbirlerine sarıldılar, sustular denizin dalgasının sesinde kayboldular. Sessizliği bozan Kerem oldu.
"Ya sen bana bir şey mi söyleyeceksin?" dedi genç adam. Hissetmişti Zeynep'in günlerdir kıvranmasından bir şey olduğunu anlamıştı ama Zeynep söylememekte ısrar ediyordu.
"Sen çok şımardın Kerem her gün sana seni seviyorum mu diycem?" dedi Zeynep geçiştirmek isteyerek Kerem sesini çıkarmadı üstüne gitmedi.
"Sen alıştırdın güzelim." Kerem Zeynep'e kocaman bir öpücük kondurdu. Artık bu öpücük Zeynep'in oksijen tüpü olmuştu. Sanki o öpücüğü almasa günü çok kötü geçicekmiş gibi geliyordu. Yani Kerem onun yaşaması için bir sebepti. Onlar huzurla denizin kokusunu içine çeke çeke otururken arkadan bir gölge geçti. O gölge hayatlarına öyle bir çökücek ki. Hem Kerem'i yakıcak hemde Zeynep'i.
* * * *
Melis ve Aksel konuşmamaya yemin etmiş gibilerdi. Melis bu sessizliğin içinde boğuluyordu. Tamam bir hata yapmıştı en yakın arkadaşı dediği adama aşık olmuştu ama bu onun elinde değil ki. Aşkı hiç bir zaman seçemeyiz ki biz. O da seçemişti
"Bak artık bitsin şu saçma şey. Çok sıkıldım ben bu durumdan. Herşeyi unut seni sevdiğimi filan unut biz senle çok yakın arkadaştık öyle de kalalım. Zaten hata da benim seni sevmek yerine başka birini sevebilirdim. Mesela okula gelip giderken kapıda bana bakan çocuğa veya karşı komşuma yada bakkalın oğluna yada yada yada..." Aksel büyük bir hışımla kalktı ve Melis'i kendine doğru çekti.
"Sakın bana bir daha başkasını sevdiğini söyleme sen beni seviyorsun." dedi ve genç kızın dudaklarına yapıştı. Artık onlarda kendilerini aşka bıraktı aynı Begüm ve Barış'ın, Zeynep ve Kerem'in yaptığı gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen Pişmanlıklar-ASKIDA-
Roman pour AdolescentsYaptığımız her yanlış, Bize kendimizle ilgili yeni bir şey öğretiyor. Yola çıkarken,doğru olduğuna inandığımız, Uğruna her şeyi göze aldığımız şeyler bazen, O kadar yitiriyor ki anlamını... Tekrar hayata döndüğümüzde, Yeni bir başlangıç istiyoruz. Y...