Zeynep gördüğü manzara karşısında donup kalmıştı. Sevdiği adam şu an sarışın bir şıllağın üsündeydi. Kerem Selin'i üzerinden kaldırıp ayağa kalktı ve kendisine hayal kırıklığıyla bakan Zeynep'e odaklandı.
"Zeynep!" diyebildi Kerem sadece. Selin ise arkadan gülerek Zeynep'e bakıyordu.
"Ben yanlış bir zaman da gelmişim. Sadece hediyen için teşekkür etmek istedim. Çok anlamlı." dedi ve Kerem'in bir şey demesine izin vermeden evden çıktı.
Kerem arkasında döndüğünde Selin ona bakarak gülümsüyordu.
"Nurgül!" diye seslendi Kerem. Mutfaktan çıkmıştı Nurgül.
"Selin'e yardım edersin sen ben çıkıyorum." Nurgül evet anlamında kafasını sallarken Kerem evden çıktı.
* * * *
Zeynep uzun zamanda sonra Melis'in evinin önünde durdu. Annesi ve babası öldükten sonra ilk defa geliyordu. İlk önce girmekte biraz zorlansa da zili çaldı. Melis karşısında gözleri kıpkırmızı olan Zeynep'i görünce şaşırdı. Kapıyı açar açmaz Zeynep ona sıkıca sarıldı. Melis Zeynep'i sakinleştirdikten sonra beraber içeri girdiler.
"Şimdi noldu bana sakince anlat." dedi Melis.
"Kerem, galiba benden umudu kesti." Melis olanları ayrıntılı bir şekilde sorunca Zeynep evden çıkmasıyla birlikte herşeyi anlattı. Sıra Melis'e gelince Melis'te Aksel ile barıştığını anlattı. Bugün Melis'in ısrarı üzerine Zenynep Melis'te kaldı. İki çok yakın arkadaş bir gecede bir yılın acısını çıkarmaya çalışıyordu.
* * * *
Aksel Melis'i eve bıraktıktan sonra arabasını sakin bir sahil kenarına çekti. Arabaya yaslanıp oturuyor ve aynı zamanda kendi kendine gülümsüyordu. Aklına Melis'in söylediği şey geldi. "İkimiz de kayıp giden yıldızlar gibiyiz. Kimse bizim farkımıza varmıyor çünkü kimse gökyüzünü bakmıyor." bu sözle daha da aşık olmuştu Aksel Melis'e.
Çok geçmeden yanına Kerem'de geldi. Kerem olanları anlattı.
"Kötü olmuş be abicim." Kerem derin bir nefes aldı.
"Hemde çok kötü oldu. Biliyor musun hissetmiştim. Bugün tekrardan beni az kalsın seviyordu."
"Abi böyle olmaz, yarın Zeynep'in yanına gidiyorsun hemen. Bekle bekle nereye kadar?" Kerem gülerek Aksel'e baktı ve kafasını sallayarak onu onayladı.
* * * *
Melis sabah erkenden kalkıp arkaşına çok güzel bir kahvaltı hazırladı. Zeynep Melis'in yaptığı omlet kokusunu alınca kendini direk mutfakta buldu. Kendisine omlet hazırlayan arkadaşının yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra sofrada ki eksikleri toparladı. Sofra hazırlıkları bittikten sonra masaya oturdular, kahvaltılarını yaparken aynı zamanda bugünün planını konuşuyorlardı.
"Şimdi sen bugün şirkete mi gidiceksin?" Zeynep bir an duraksadı.
"Hayır, bugün yıllardır halletmem gereken ama hep ertelediğim şeyi yapmam gerek." Melis çayını yudumladıktan sonra soruyu yöneltti.
"Neymiş o şey?" Zeynep ağzını mendille sildi.
"Bora... onunla konuşmam gerek." Melis çayını püskürttü.
"Neee? Saçmalama Zeynep gidemezsin! Hiç bir yere bırakmam seni."
"Melis anlamıyorsun gitmem gerek yaptıklarının hesabını vermesi gerek. Herşeyin hesabını bir hapishane köşesinden sonsuza dek kalarak ödeyemez. O her gece orda uyurken ben uyuyamadım. Sürekli kendimi suçlayıp onu haklı buldum. Ve o bir odada hapsolarak bütün cezasını çekiyo." Zeynep'in sözü Melis'in sarılmasıyla kesildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen Pişmanlıklar-ASKIDA-
Novela JuvenilYaptığımız her yanlış, Bize kendimizle ilgili yeni bir şey öğretiyor. Yola çıkarken,doğru olduğuna inandığımız, Uğruna her şeyi göze aldığımız şeyler bazen, O kadar yitiriyor ki anlamını... Tekrar hayata döndüğümüzde, Yeni bir başlangıç istiyoruz. Y...