ARKADAŞLAR BU HİKAYE TESADÜF ADLI HİKAYEMDE Kİ UFUK VE DAMLA'NİN HİKAYESİDİR.
BU BÖLÜMÜ KÜÇÜK BİR TANITIM OLARAK KABUL EDİN. AYRI ZAMANDA İLK BÖLÜM.
ÇOK YAKINDA YENİ BÖLÜMLER İLE ARANIZDA OLACAĞIM :D
YAZARDAN
Damla İstanbul'da yaşayan ağzı küfürlü, sert durmaya çalışan, ama kalbi yumuşacık olan bir genç kızdır. Hayatında eskiden korktuğu bütün sorunlardan kaçmış biridir. Ama hiç ummadığı anda Ufuk ile karşılaşıp hayatının en fırtınalı aşkını yaşayacaktır.
Ufuk; Şu hayatta en çok önem verdiği kişi kız kardeşi Masaldır.Ama hayatının en fırtınalı zamanında daha büyük bir fırtına ile gelen aşkı hiç beklememektedir.
UMARIM ÇOK BEĞENECEĞİZ BİR HİKAYE OLUR. YORUM VE VOTELERİNİZİ HEYECANLA BEKLİYORUM :D
FURKAN’DAN
Hep beraber gittiğimiz tatilden bu yana Mina’yı aklımdan çıkaramıyordum. O kızda anlamlandıramadığım çok şey vardı. Bakışlarında, konuşmasında ki çok fazla da konuşmuyordu. Beraber tatildeyken kalabalıkta rahatsızlandığında onu kucağıma alıp ormana götürmüştüm. Zaten o gün ona söylediğim bazı sözler yüzünden bir daha da karşısına çıkamadım. Neden derseniz o gün ki tavrı gururumu kırdı. Ben ona’’Ağlama… Ağlama çünkü gözlerinden düşen her damla bir hançer gibi kalbime saplanıyor.’’ Demiştim. Gerçekten ben hangi kafa ile bu kelimeleri ona söyledim. Bana öyle bir baktı ki gururum incindi. İğrenç bir şeymişim gibi hissettim. Tek yaptığı yanımdan kalkıp uzaklaşmak olmuştu. O günden sonrada kafam yerinde değildi. Şu an dükkânda kırmadığım, elimden düşürmediğim tabak ve bardak kalmamıştı. Geçen babam kızmıştı ama şu an elimden düşürdüğüm oniki tabaktan sonra babam bana boğacak gibi bakıyordu. Babam üstüme yürürken’’Lan eşek oğlu eşek seni, dükkânda sağlam bir şey koymadın lan’’diye bağırırken ben korku ile koşup masalara servis yapan Damla’nın arkasına saklandım. Damla’da kız mı erkek mi o da hiç belli değil zaten. Şu an öyle bir bağırdı ki ne yapacağımı şaşırdım. Ya hadi sadece bağırsa yeter de bir de bağırırken sövüyor da.
‘’Hayvan mısın lan. Beygir seni koyda öte git. İşimi yapamıyorum lan’’deyince yemin ederim babamdan kaçarken doluya tutulmuş oldum. Bu kız cidden bir gün beni öldürecek. Babama baktığımda gülümseyip Damla’ya’’Aslan kızım ya. Bu hıyarın hakkından bir sen geliyorsun.’’deyince somurtarak ikisine de baktım. Ama hep Mina yüzünden. Ah Mina ah gel de bak beni ne hallere düşürdün. Sayende azıcık aklım vardı o da uçtu gitti. Babam Damla’ya arabanın anahtarını verip ‘’ Hadi kızım sen git birkaç koli tabak ve bardak al. Bu eşek dükkânda bir şey bırakmadı’’deyince Damla anahtarı alıp omzuma vururken ‘’Kolay gelsin sana şebek kardeş’’dedi. O giderken bende ardından ölümcül bakışlarımı sergiliyordum ta ki babam ense köküme vurup ‘’Hadi lan işine’’diyene kadar.
DAMLA’DAN
Ah bugün havada pek bir güzel. Sonbahar en sevdiğim mevsimdir. Ve şu an Eylül tüm güzelliği ile içime işliyor. Arabayı sürerken gülen yüzüm bir anda sinirle gerildi. ‘’Bu ne lan. Hay ben senin gibi trafiğin içine edim emi.’’diye kükredim adeta. İstanbul’u çok seviyorum da bu trafiği yok mu beni can evimden öldürüyor. O kadar kalabalık ki geçecek bir yerde yok. Ardı ardına sıralanmış arabalar,
Pencereden başını uzatıp önlere bakan şoförler adeta patlamak üzere duran bir bomba gibiydi. Gerçi şu an ben onlardan daha beterim. Yeminle nükleer bombası gibiyim ha. Bu düşünce ile de kahkahama engel olamadım. Sol tarafıma bir siyah cip durunca bakışlarım ona kaydı. Abi elde ne şans var ya. Şu altında ki doğaüstü varlık beni benden alıyor. İç çekerken şapkamın önünü sağ elimle biraz indirip daha kibar durmaya çalıştım. Gerçi bu tipimi görende ormandan fırlayan aslanmışım gibi korkup kaçarda hadi neyse. Trafik biraz açılınca yavaştan ilerliyorduk. Tabi siyah cip de yanımda hala. Öndeki araç hangi kafayla arka arkaya gelirse sen gel vur benim araca. Abi yok kibarlık bana göre değil. Camda bedenimin yarısı çıkarırken sol elimi sinirle sallayarak ‘’Hay senin altında ki arabaya sıçayım ben. Sana diyorum hey! Tipine tükürdüğümün şoförü arabamı mahvettin.’’diye kükredim adeta. Ama yok abi bunlara ehliyet veren bakkalın ta ben… Tövbe tövbe.’’ Sinirle araçtan inip hala beni takmayan aracın şoförünün camını tıklattım. Cam inerken havalı tip gözlüklerini hafiften indirip üstünden bakış atınca sinirlerime hâkim olamadım.
‘’Nerden aldın lan sen o ağzına tükürdüğümün ehliyetini beygir.’’ Dememle adam öyle bir bakış attı ki belli etmesem de korktum vallahi. Adam gözlüğünü çıkarıp sinirle araçtan indi.
‘’Sen o lafı bana mı dedin?’’ deyince küçük bir alaycı kahkaha attım. Adam kaşlarını çatarken ‘’Yok babama dedim. Tabi ki sana dedim beygir. Senden başka beygir mi var burada.’’deyince adam sinirle kolumu tutup ‘’Bana bak kızım ağzını topla.’’deyince ‘’Yok ya sana mı soracağım nasıl toplayacağımı.’’ Deyince adam beni itip ‘’Başımda ki belalar bitmezmiş gibi birde sen eksiktin. Hadi kızım işine işine’’Deyip arabaya binmeye kalkınca kolunu tutup kendime çektim.’’ Ulan denyo arabama bak lan. Önünü ne hale getirdin. Hesabını vermeden nereye kaçıyon dağ yarması’’ dememle adam beni sertçe tutup arabaya yapıştırdı. Tabi ben durur muyum sinirle havaya zıplamamla adamın çenesine kafam sertçe değdi. Adam’’ah’’ diye çenesini tutup çekilirken ‘’Birde utanmayıp arabaya beni yapıştırıyor. Lan seni ben ne yaparım biliyor musun?’’deyip bu kez de ayağına tekme attım. Bakmayın boyum kısa ama iyi kavga ederim eheehe. Neyse konumuza dönelim adam acı ile kıvranırken benim aracın yan tarafında bir taş çıktı. Öyle böyle değil. Oğlum sen gökten mi düştün? Hızla yanımıza gelip aramıza girdi.’’Ayıptır ya. Ne oluyor arkadaşlar?’’deyince adam onu iteleyip üstüme’’Seni küçük fare ‘’diye yürüyünce benim şartaller attı. Bir de fare diyor ya. Dağ yarması seni. Hızla arabama gidip içinden beyzbol sopasını aldım. Bir hışımla oraya gidip ‘’Gel lan buraya beyninin pekmezini akıtayım da gör.’’dememle adam sinirle bana odaklandı. Diğer taşta bana canavarmışım gibi bakarken bir hışımla elimi kaldırıp vurmaya hazırlanırken o dağ yarması elime yapışıp beni durdurmaya çalışıyordu. Nasıl sinirle kolumu arkaya doğru salladımsa bir ‘’ahhh ‘’sesi gelmesi ile sopayı bırakıp arkama döndüm. Oha lan taşın kafasını yarmışım. Hay ben böyle işin. Adamın yanına koşup kolunu tuttum’’İyi misin?’’dedim. Adam başını tutarken ‘’galiba’’dedi. Ondan sonrasını ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Şu an dağ yarması ile aynı nezarethanedeyiz. Bir bu eksikti. Sonunda mahpushanelere de düştüm tam oldu. Bak hele bak bakışlara bak sen. Şu tipe bak. Ulan ben bu dağ yarmasını öldürürüm vallah bak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA
RomansaTESADÜF ADLI HİKAYEM DEKİ UFUK VE DAMLA'NIN MACERA DOLU AŞK HİKAYELERİ. UMARIM ÇOK BEĞENİRSİNİZ. ***** Bazı anlar vardır hayatında. Sözlerin boğazında güğüm olduğu, seni nefessiz bırakan anlar. O an durur düşünürsün. Kalbime esen ne? Rüzgâr mı? Ufak...