sonu yokmuş gibi

2.4K 201 80
                                    

"Senden çaldığım her an kadar özür dilerim, Yoongi."

Kötülüklerin pençesinde yeşermiş hayatlar vardı. Kiminin gülüp geçtiği  noktadan parçalanan umutlar vardı. İki adamın kalbinden geçen derin bir aşk vardı, birbirine uzanan uzun köprüler, kopmayacak bağlar vardı.

Büyük bir yangının sebebi iki insan vardı.

Fakat tüm bunlar önemsizdi.

Önemli olan, iki adamın yangının tam ortasında halen sarılıyor olmasıydı.

Bir zamanlar ahizenin ardından dinlediği heyecanlı nefes sesleri şimdi boynunda yer edinirken gözleri sımsıkı kapanmıştı.

Yalan sözlere kanmış, kabullenmeyi reddeden benliğine sığınmış kırık ruhu ittiği her seferden derin bir pişmanlık duyuyordu.

"Özür dilerim." Diye fısıldadı yeniden. "Çok... çok pişmanım."

Kollarında olan çelimsiz parmakları avuçları arasına alırken hafif bir öpücük bırakmıştı.

Gözleri, yalnızca uyurken, kendine meydan okuyarak izlediği, bazen kendine engel olduğu bazen de kendini bakmaktan alıkoyamadığı yüzünü inceledi bir süre.

Ardından ağırca boynuna indi gözleri, teni öyle beyazdı ki, her baktığında gözünü alıyormuş gibi hissediyordu.

Israrla çıkarmasını istediği delikli kazağının altında belli belirsiz görünen beyazlığı şu durumda bile onu cezbetmek için yeterliydi.

Yanaklarından süzülen gözyaşlarını yakalayan parmak uçları, sanki tuz basılmış yaralar varmış gibi derin derin sızlamıştı.

Yoongi bir şey söylemiyordu, hayır;  aslında söyleyemiyordu. Çünkü yıllarca dışarı haykıramadığı ne varsa yansıttığı tüm çizimleri arasında, sevdiği adamın kollarındayken ağzından çıkacak olan sözcükler bu büyülü dünyadan onu sıyıracak gibiydi.

Başını omzundan kaldırma gücünü kendinde bulabildiğinde nefesinin kesildiğini hissetmişti.

Birinin kordan elleri boğazını sıkıyormuş gibiydi, ne yutkunabiliyor ne de ağlayabiliyordu.

O an yapabileceği, ikisine de iyi gelecek olan tek bir şey vardı.

Hafifçe titreyen dudakları, doğrudan Taehyung'un koyu renkli dudaklarına uzanırken yalnızca içli bir nefes almakla yetinmişti.

🌙
 

Bazı anlar vardı ki, gerçekliğini sorgulamaktan güzelliğine yetişemiyordum. Tıpkı şu anda olduğu gibi, günlerce döktüğüm gözyaşlarına bedel olabilecek huzurun gerçekliği halen bana rüyaymış gibi geliyordu.

Taehyung'un kaşları hafifçe çatılmıştı, şakaklarının yanları terden nemlenmiş olsa gerek, esmer tenine harika uyum sağlıyordu. Koyu renk, artık oldukça uzamış olan dalgalı saçlarının uçları iyice kıvrılmış, ceketinin bir yakası hafifçe kaymış ve dudakları büyük sayılabilecek bir gülümseme ile gerilmişti.

Onu izliyordum, uzun zaman sonra korkmadan ne diyeceğini düşünmeden onu izliyordum.

Harelerimde yansımasının canlanmasını seviyordum, ellerini seviyordum ve en çok da bana sarılırken etrafımı saran sıcaklığını seviyordum.

"Yedin bitirdin bakıyorum oturduğum yerde."

Başımı onaylamaz bir tavırla salladım.

PRAECEPS 'taegi'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin