Final / bölüm 2
Bir dаğ yıkılıyor аh içerimizde
Bir çiçek büyütmüşüz sаksıyа sığmаz
Ne sevmekten korkmаk
Ne zulümden korkmаk
Bize yаkışmаzBir insanı sevmek, baştan yaratılmak gibiydi.
Kendini aynalarda defalarca görsen de, sevdiğin insan için neleri göze alabildiğini fark ettiğinde, gerçek benliğinle apaçık karşılaşmaktı.
Ama öyle ilk görüşte aşkla karıştırılamazdı, daha çarpıcı, daha yakıcı ve daha yıkıcı bir etkisi olduğunu göz ardı edersek elbette, kıyaslanırdı.
Sevmek, bir paslanmak gibiydi belki de, bu bir yangındı aslında ve öyle derinden usul usul gerçekleşiyordu ki, bile isteye ateşe atlamış bulunuyordu insan.
Çünkü daha içsel bir meseleydi, zira bir insanı sevebilmek için insanın kendisini de sevmesi gerekliydi.
Ben bu yollardan yürümüştüm, belki kan revan içindeydi ruhum, belki çok ağlamış, çok yıpranmış ama nihayetinde kendime ulaşabilmiş, yeniden sevmeyi öğrenmiştim.
Tereddütsüz, hatasız ve kusursuz bir hayat olamazdı değil mi?
Birini kusurlarıyla da, hatalarıyla da sevmeyi öğrenmiştim.
O bendim.
Aynaya baktığımda gördüğüm genci, birkaç yıl öncesine kadar hiç tanımadığımı hiç anlamadığımı hiç düşünmediğimi fark etmiştim.
Geç mi kalmıştım?
Nereden baktığıma göre değişirdi.
Değişmiştim; büyümüş ve olgunlaşmıştım. Yeni bir hayata başlamıştım fakat bu sefer göğsümde tarifsiz bir sıcaklık hakimdi, ellerim ise sonsuz bir güven duyduğum adamın elleri arasındaydı.
Ve sanki, paslanmış içimde bir adamın aşkıyla yeşeren çiçekler açmış gibiydi.
Geçmiş artık bulanık değildi, geçmiş kaçmam gereken bir canavar veya kurtulmam gereken bir bela değildi.
Geçmiş artık zihnimde elimde tuttuğum kadehin içindeki şarap kadar keskin ve berraktı.
"Yoongs?"
Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum, zira öyle karmaşık hisler içinde yüzüyordu ki ruhum, mimiklerimi kontrol edemiyordum.
"Efendim?" Dedim tam gözlerinin içine bakarak.
"İyi misin?"
Elim yanağını kavrarken o ise yanağınu avuç içime doğru bastırmıştı.
"Karmaşığım." Diye fısıldadım.
"Galiba bugün olmasaydı, içimde kapanmayacak bir yaraymış bu düğün, hep kanayacakmış..."
Sözlerimle derince iç çekmişti.
"Yanında ufacık hissetmem normal mi?" Diye mırıldandı.
"Sanki sen koskocaman bir gezegensin, içindeki zenginliğinden haberi olmayan bense dönüp duruyorum uydu gibi etrafında..."
Beni hafifçe güldürmüştü, bu onun da sırıtmasını sağladığında neredeyse gözlerimden kalpler fışkırarak onu izliyordum.
Bir takım elbise, bir adama bu kadar yakışır mıydı? Beyaz bu kadar parlak, siyah bu kadar mat durabilir miydi? Daha önce hiç şahit olmadığım bir güzellikte ve uyumdaydı.
Kim Taehyung.
Benim kusursuz sevgilim.
"Yanında küçücük kalan benim..." diye mırıldandım onu baştan sona süzerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRAECEPS 'taegi'
Fanfic-tamamlandı "Sen canımı çok yaktın benim, şimdiyse karşıma geçmiş beni sevdiğini söylüyorsun, öyle mi?" Bir evren. "Sus. Gerçekten sus Taehyung. Yoksa aldanırım." İçinde, Taehyung'un Yoongi'si. Bir yuva. İçinde, Yoongi'nin Taehyung'u. Etrafında çi...