hiç dönüş yokmuş gibi durur geçmişim

2K 177 159
                                    

Ben kimdim?

Yıllarca kendisinden haberi olmayan, burnun ucundaki geçmişine kulaklarını tıkayan hasta bir genç mi?

Ya da sanki bu dünyada en kötü hayatı yaşıyormuş gibi kendini küçücük eve hapseden bir ucube mi?

Ne hissediyordum? Ya da bundan daha önemlisi, ne hissetmeliydim?

Bana gerçekleri yeşil saçlarımın uçlarına bağladığını söylemişti.

Öyleyse niçin göremiyordum? En az içim kadar karanlık bir renge boyattığım için miydi, yoksa lanet hastalığımdan gelen kafa karışıklığım gözümü kör mü etmişti?

Sürekli başa sarmak, sevdiğim adamla geçirecek güzel zamanları aynı anlamsız konuşmaları yaparak geçirmek bana ne kazandırıyordu?

Ona sonsuz bir güven beslemek isterken başıma gelen bir felaketten niçin sıyrılamıyordum?

Söylediklerimi hatırlıyordum. Lanet olası ağzımdan çıkan sözcükleri elbette hatırlıyordum, çünkü o an içimin yangını dilime yansımış, canını yakmak istemiştim.

Fakat neden?

Artık bir şeyleri hastalığıma bağlamak istemiyordum.

Lisenin ilk yıllarında, benimle ısrarla iletişim kurmaya çalışan bir öğretmenim vardı.

Başlarda onu da diğerleri gibi sanmıştım. Hiçbir şey bilmeden, beni anlamadan dinlemeden yalnızca yorum yaparak yargılara vardığını düşünmüş, ondan kaçmıştım.

Fakat bir gün, ben resim atölyesinde bir tablonun önünde dalmışken, yanımda belirmişti.

Zarif bir kadın olduğunu hatırlıyordum, hiçbir öğrencinin hatta meslektaşlarının bile yaklaşmadığı sosyofobik bir ruh hastasıyla neden bu kadar alakadar olduğunu anlayamasam da, o gün hayatım boyunca unutmadığım bir ders vermişti bana, adeta gözlerimin önünde bir meşela yakmış, ardından elime tutuşturarak cesaretlendirmişti beni.

"Sana bir hikaye anlatmama izin ver Min Yoongi." 

Hiçbir tepki vermeden, kime ait olduğunu bilmediğim resmi incelemeye devam etmiştim.

"Gillian Lynne, henüz ilkokuldayken, annesi idare tarafından çağırılmış ve Gillian'ın arkadaşları gibi olmadığını, fazla hareketli ve zapt edilemez olduğunu belirtilerek annesinden, onu okuldan alması istenmiş."

Son cümlesine kadar ilgimi çekmeyen hikayeye hafiften kulak vermiştim. Fakat bu hikayenin benim hayatıma herhangi bir yerden dokunacağına dair fazla ümitsizdim.

"Annesi evladının böyle bir sebepten dolayı eğitimine ara vermesine fazlaca üzülmüş ve onu derhal bir uzmana götürmüş. Uzman, Gillian'ın annesini uzun uzun dinledikten sonra, Gillian'ı odaya çağırmış ve annesiyle dışarıda konuşması gerektiğini, ona beklemesini söylemiş. Masanın üzerinde duran radyoyu açmayı ihmal etmeyen uzman, odadan çıktıklarında annesine, yalnızca onu izlemesini söylemiş. Gillian, yalnız kaldığında önce hafif hafif sallanmış yerinde sonrasında ise kendini müziğin ritmine bırakarak odanın ortasında dans etmeye başlamış.

İşte o an, uzman o zamanlar hiperaktivite diye bir tanı bulunmadığından, şu sözleri sarf etmiş. 'Gillian hasta değil hanımefendi, o yalnızca bir dansçı. Onu dans okuluna götürün.' Annesi bunun üzerine onu bir dans okuluna götürmüş ve Gillian oraya girdiği ilk anı, yıllar sonra Kediler ve Operadaki Hayalet müzikallerinin koreografisini yapan bir kişi olarak,  efsaneye dönüştükten sonra şu şekilde ifade etmiş. 'Odaya ilk girdiğim anki hislerimi açıklamam mümkün değil, fakat içerideki tüm insanların benim gibi olduğunu görmüştüm. Ve o an, benim düşünmek için dans etmem gerekiyordu. Bunu anlamıştım.'

PRAECEPS 'taegi'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin