haykıracak nefesim kalmasa bile

1.3K 131 126
                                    

İnsanlar garipti, bunun belki de gözlerimi açtığım ilk günden beri farkında oluşumun yanı sıra; belki de en çok bununla yüzleşenlerden biriydim.

Sürü psikolojisi veya genel inançlar; adına her ne denirse, buna karşı olan herkesi, her şeyi zehirleyebilirlerdi.

Oysa, farklılıklar hayata renk katmaz mıydı? Şiirler ve şarkılarda öyle söylenmez miydi?

Bilmiyordum, daha doğrusu anlayamıyor bir türlü anlam veremiyordum.

Sanatla bağdaşmayan hayatlar yaşayan insanların söylediklerini dinlememeyi öğrenmem gerekmişti, zira böylelikle aynaya her baktığımda gördüğüm kişiyi yaratabilmiştim.

Fazla beklentim yoktu aslında; sadece birkaç kahkahanın ardına sığınmaktan, normal bir yaşam sürmekten ve sevmek, sevilmekten başka bir şey istememiştim.

Tüm bunları bulmakta biraz geç mi kalmıştım? Yoksa onlar mı beni geç bulmuşlardı bilmiyordum. Fakat bildiğim tek bir şey varsa, o da beni bulan bu sevginin her şeye değmiş ve değecek olmasıydı.

Gözleri ateşten ibaret olan bir adamın elleri ne denli şefkatli olabilirdi?

İmkansız mı?

Öyleyse benim Taehyung'umla tanışmadınız...

"Karıştı mı?"

Soğuk parmaklarımın üzerine kapattığı elini öylece izlemiştim.

"Hı hı." Dedim elimdeki metal çubuğu boya kovasının içinden çıkarırken. "Çok güzel bu renk..."

"Kesinlikle." Dedi Taehyung benimle birlikte doğrulurken. "Mobilyalarla da uyumlu olacak."

Başımı sevinçle sallayarak onu onaylamıştım.

Göğsüme bıraktığı tüm hevesleri bir bir onarıyordu. En basitinden, evimizi yeniden düzenleyerek başlamış olsak da, hayatımız düzene giriyordu, nasıl mutlu olmazdım ki, nasıl heyecanlanmaz ve nasıl içimdeki ona sarılma isteğimi bastırabilirdim?

Kollarımı ona dolarken, sıkıca karşılık almak beni gülümsetmiş, hatta kıkırdamamı sağlamıştı.

"Koltuğu şuraya koyalım diyorum..." dedi eliyle pencerinin önünü gösterirken.
"Televizyonu izlemeyi seviyorsun, daha keyifli olur oradan."

Başımı sallayarak onayladım. "Balkonun önü boş kalsın, oraya aldığımız pufları koyalım o zaman."

"Güzel olur..."

Evin içinde biraz daha dolandıktan sonra, neyi nereye koyacağımız konusunda tartışmış; en sonunda bir plan oluşturduktan sonra boyama işine girişmeye karar vermiştik.

"Fırçaları çıkarmamışız." Dedim daire kapısına bakarak. "Ben getireyim.."

Yerime gitmeyi teklif etse de reddederek arabanın anahtarını kaparak seke seke apartmanın merdivenlerine yönelmiştim.

Nefes nefese çıktığım dar sokağımızın karşısına doğru birkaç adımda varırken, iki uzun, iki de kısa fırçayı ve yerlere sermek için aldığımız gazeteleri alarak arabayı yeniden kilitlemiştim.

"Nane şekeri?"

Tanıdık ve içimde kestaneyi andıran bir yankı oluşturan sese dönerken, bana gülümseyen Hoseok'la karşılaşmıştım.

"Hoseok?" Dedim coşkuyla.

Sokağın başındaki adımlarını hızlandırırken yanıma birkaç saniye sonrasında ulaşmıştı.

PRAECEPS 'taegi'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin