"Daha önce kendine dokundun mu, Yoongi?"
Cümlesi bacaklarımı birbirine sımsıkı bastırmama neden olmuştu.
Hiç tahmin etmediğim sözcükleri kulaklarıma varana dek kızartırken onun şeytani bakışları altında eziliyordum.
Tüm vücudum çok da yabancı olmayan bir arzuyla kavrulurken dudaklarımı ısırdım.
Uzun parmakları, erkekliğime ani bir baskı uygulayınca istemsizce tıslar gibi bir inleme bırakmıştım aramıza.
"Lütfen..." diye mırıldandım yeniden.
"Cevap vermediğin sürece istediğini alamazsın." Diye yanıtladı beni.
Baskınlığı beni o kadar cezbediyordu ki, inler gibi mırıldandım.
"Ah sikeyim Taehyung... evet."
Beklediği cevabı almış gibi daha da keyiflenen suratı ile söylenmişti.
"Hmm, şimdi de dokunulmaya ihtiyacın mı var yoksa?"
Alev alan suratımı iki elimle kapatırken bağırdım.
"Amacın ne Taehyung-ah?"
Baksırımı indiren Taehyung'un yüzündeki büyülenmiş ifade benim daha fazla hazdan kavrulmama sebep oluyordu.
Ne kadar çamaşırımı tutan ellerini tutsam da, içten içe isteklerimin derin baskısını hissediyordum.
Aletime çarpan hava yerini onun uzun parmaklarına bırakırken derin bir inleme bırakmıştım.
"Siktir." Dedi hiddetle. "Kendini benim gözümden görebilsen keşke."
Ne ara çıkardığını anlamadığım tişörtünün altındaki esmer teni parlıyordu.
Dudaklarıma asılan dudakları, aramıza ekilmiş şehvet tohumlarını sularken nefeslerimiz birbirine karışıyor, arzularımız birbirini körüklüyor ve yeni bir yangın başlatıyordu.
"Nasıl bu kadar beyaz olabilirsin Yoongs, ayna gibisin."
Pürüzsüz tenime değen nefesi her yerdeydi. Bir an için boynumda, sonrasında göğüs uçlarımda ve daha sonra ise bacak içlerimdeydi.
Ve ben orada değildim.
Aklımı ve kalbimi uyuşturan hisler yalnızca, Taehyung'un sıkı tutuşunun altında boynunu eğmişti.
"Ah-" Son demlerimdeydim. "G-geliyorum Taehyung."
"Gel bebeğim." Dedi. Sesi öyle boğuktu ki, kendimi yeniden dudaklarına asılmaktan alıkoyamamıştım.
O akşam, elleri arasında erirken alnımı öpmüş, üzerimizi örtmüştü.
"Uyu." Demişti sakince. "Birlikte uyuyalım Yoongs, bu gece unut her şeyi."
Damağım kurumuştu. Nefesi düzenli hale gelene dek heyecandan uyuyamayan benliğim, onun tutuşuyla rahatlarken derin bir nefes aldım.
Tek bir kelime etmeye mecalim yoktu, fakat kendimi tutamadan mırıldandım.
"Seni seviyorum."
🌙
Sabahın ilk ışıkları, Taehyung'un parlayan saçlarına vuruyorken, onun kollarında uyanmıştım.
Hesaplamadığım bir süre boyunca onun her detayını incelerken, yüzünü yavaşça buruşturmasıyla gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.
Bir süre nefes seslerini dinledim. Uyandığımı anlamaması için kendimi o kadar kasıyordum ki, aslında bunu yapmamın açık verdiğim anlamına geldiğini az sonra anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRAECEPS 'taegi'
Fanfic-tamamlandı "Sen canımı çok yaktın benim, şimdiyse karşıma geçmiş beni sevdiğini söylüyorsun, öyle mi?" Bir evren. "Sus. Gerçekten sus Taehyung. Yoksa aldanırım." İçinde, Taehyung'un Yoongi'si. Bir yuva. İçinde, Yoongi'nin Taehyung'u. Etrafında çi...
