Bazı günler lanet bir baş ağrısıyla uyanırdım, beynimin içindeki kaosun nedeni hastalığım mı yoksa yaşamak zorunda olduğum hayat mı, bunu asla çözememiştim.
Tıpkı gece rüyalarıma giren ağrılı anıların neden uyanmama sebep olduğunu çözemediğim gibi.
Fakat o gün, Busan'ın hafif meltemiye birlikte içeri süzülen deniz kokusu ve arkamdan gövdeme sarılan kollarla, ağrılar yerine huzurla gözlerimi açmak şüphesiz ki son zamanlarda oldukça ihtiyacım olan bir şeydi.
Onun da uyanık olduğunu biliyordum. Ne o ne de ben kalkmak için bir hamlede bulunmuştuk, bu yüzden ben de ses çıkarmadan anı değerlendiriyordum.
Çünkü bilirsiniz, her gün Taehyung'un sarılışıyla uyanmıyordum.
"Günaydın Kedi, kollarım fazla rahat geldi herhalde saatlerdir uyanmanı bekliyorum."
Gözlerimi devirerek arkama döndüm.
"Sana da günaydın, ne tesadüf ki ben de saatlerdir senin uyanmanı bekliyorum."
Ortaya attığım gereksiz yalan sırıtmasını sağlamıştı.
"Tadını çıkarıyordum demiyorsun da."
Yatağın diğer köşesine biraz daha kayarken kaşlarımı çattım.
"Neyi, pardon?"
Kollarını yatağın yüzeyinde kaldırarak bana nefis bir manzara sundu. Gece anlamadığım bir zamanda üzerindeki tişörtünü çıkartmış olmalıydı, sıktığı kol kaslarını incelerken söyledikleriyle kendime hakim olamayarak güldüm.
"Muhteşem kaslarımın tabi ki."
Onunla dalga geçtiğimi ele veren bakışlarla mırıldandım.
"Hangi kaslar? Biraz daha sık bakayım, belki kendiliğinden ortaya çıkarlar."
Bana inanamıyormuş gibi bakan bakışları beni daha da eğlendirmekten başka bir şey yapmıyordu.
"Deli olmanın yanı sıra, bir de körsün demek. Hadi kaslarımı geçtim, şu yakışıklı yüzüm hatrına da uyumuş numarası yapmadığını inkar mı ediyorsun yani?"
Gözlerimi yeniden devirdim.
"Senin uyanmanı bekliyordum dedim ya, ayrıca sen kendini Minho falan mı sanıyorsun anlamadım ki, yakışıklı yüzüm falan?"
Gece kendim için hazırladığım kanepeyi toplamak için ayağa kalktım. Altıma serdiğim battaniyeyi dürerken yatakta daha da yayılan Taehyung'u görmezden gelmeye çalışıyordum.
Bir insan neden uyurken soyunma gereği duyardı ki?
"Minho mu? O da kim?"
Gözlerimi kocaman açarak dürdüğüm battaniyeyi yerine yere bıraktım.
"Sen az önce Lee Minho'yu bilmediğini mi söyledin gerçekten? Sana inanamıyorum Taehyung, onu herkes tanır."
Biçimli kaşları çatıktı.
"Demek ki herkes tanımıyormuş."
Elimi yapay bir tavırla kalbime koyarak gözlerimi tavana doğrulttum.
"Aman Tanrım, o ülkenin en yakışıklı oyuncusu..."
Daha sonrasında elimi aynı oyuncu bir tavırla dudaklarımın üzerine koydum.
"Hayır hayır, o sadece bir oyuncu değil, o bir mucize Taehyung, inanmıyorum ya nasıl bilmezsin!"
Taehyung yatakta doğrulmuş, bir elini arkasına dayayarak çıplak gövdesini gözüme sokarken eliyle saçlarını karıştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRAECEPS 'taegi'
Fanfic-tamamlandı "Sen canımı çok yaktın benim, şimdiyse karşıma geçmiş beni sevdiğini söylüyorsun, öyle mi?" Bir evren. "Sus. Gerçekten sus Taehyung. Yoksa aldanırım." İçinde, Taehyung'un Yoongi'si. Bir yuva. İçinde, Yoongi'nin Taehyung'u. Etrafında çi...