Taehyung.
Kesinlikle hayatımda tanıdığım en dengesiz ve karmaşık adamdı.
Dün, Bay Lee gittikten sonra beni odada kıstırarak söylediklerinden sonra, odaya Yunho'nun gelmesiyle bir hışım çıkıp gitmişti.
Sabah ise, evdeki çalışanlardan biri Yunho'yu sessizce uyandırıp kahvaltı için hazırlamaya götürdükten sonra, işe gitmeden yanıma gelmişti. Masum bir şekilde konuşma teklif etmişti fakat yaptığı şeyler masumluktan fazla uzaktı.
Zaman zaman beni denediğini düşünüyordum. Çünkü ilk evlendiğimiz zamanlar benden itinayla kaçan, hatta tiksindiğini düşündüğüm adam; şimdilerde gördüğü yerde üzerime abanıyordu.
Birlikteliklerle, özellikle cinsel anlamda olanlarla ciddi sıkıntılarım vardı, bunu o da biliyordu. Fakat öyleyse neden bana bu denli yükleniyordu?
Zaten ev halkının gözünde zerre değerim yoktu. Tamam, aileye kabul edilmeyi beklemiyordum ama bana bu şekilde muamele edilmesini de hak etmiyordum.
Sabah kahvaltılarını odamda yapıyordum. Halbuki ben kendi yemeklerimi kendim yapmayı severdim ama, Taehyung'un ailesinden çekindiğim için henüz bırak mutfağı salondaki koltuklara bile yaklaşamamıştım.
Yunho gittiği kreşten kalan vakitlerde yanıma geliyordu ve ne yalan söyleyeyim bu eve dair sevdiğim tek şey o güzel çocuktu.
"Ben geldim Yoongi."
Yüzümdeki ifadesizliği silmeye çalışarak gülümsedim.
"Selam ufaklık."
Minik suratındaki kaşları çatılırken, ben de sorgular bir tavra büründüm. Yatağı göstererek pat patladım.
Adımları yatağı bulurken keyifsizce yanıma uzanmıştı.
"Gel bakalım. Neden çatılı bakalım bu kaşlar?"
Elimle düzeltmeye çalışırken, sonunda onu güldürmemin şerefiyle gülümsedim.
"Az önce annem de bana ufak olduğumu söyledi."
Dudağımı büktüm.
"Eh, doğru söylemiş."
Bana yandan bir bakış atmıştı.
"Tamam tamam. Dinliyorum."
Onunla konuşmayı seviyordum. O da bana gittiği okulda yaşadığı şeyleri, evdeki sorunlarından bahsetmeyi seviyordu.
"Sınıfımıza yeni bir kız geldi..." İşte konu şimdi ilgimi çekmişti.
"Hm?"
Parmaklarımı yumuşak tutamlarında gezdirdim. Taehyung'un saçlarını andırmıştı. Onun da saçlarıyla oynanmasının hoşuna gittiğini biliyordum ancak o isterse dokunabiliyordum.
O an, evimi özlediğimi fark etmiştim. Bu sevgisiz ve huzursuz evden çok uzakta, balkon demirlerine başımı yaslayarak Taehyung'u beklediğim günleri özlemiştim.
Mutfağımda yemek yapmayı, hatta nefret ettiğim temizlik günlerimi bile özlemiştim. Üst komşumun ağlama krizlerimden sonra beni bir güzel azarlamasını bile özlemiştim.
Evimdeyken, saklanmıyordum. Taehyung'a olan aşkımı gizlemiyordum. Onu doyasıya izlerken çekinmiyordum. Çünkü onu sevmek için yeterince kendimi özgür hissediyordum.
Ama burada, özellikle babasının varlığı altında eziliyordum. Hırçınlaşıyordum ve aşkımı bile görmezden gelerek silahlarımı kuşanma isteğiyle dolup taşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRAECEPS 'taegi'
Fanfic-tamamlandı "Sen canımı çok yaktın benim, şimdiyse karşıma geçmiş beni sevdiğini söylüyorsun, öyle mi?" Bir evren. "Sus. Gerçekten sus Taehyung. Yoksa aldanırım." İçinde, Taehyung'un Yoongi'si. Bir yuva. İçinde, Yoongi'nin Taehyung'u. Etrafında çi...