Sevgidir ihtiyacımız olan...

220 56 59
                                    

Müjgan , bir insanın kendi ayakları üzerinde durması gerektiğine inananlardandı.Yalnız bir kadın kimseye hiç bir erkeğe ihtiyaç duymadan kendi başına özgürce yaşayabilmeliydi.Bu hayatta mutlu olmak için illa da birine ihtiyaç yoktu.İnsan kendi kendine yeterdi.Bir insan hem özgür olup,hem de mutlu olabilirdi.Bu tamamen insanın elindeydi.Mutlu ya da mutsuz olmayı seçeceksin.

Tercih senin.Müjgan'a,göre hayatımızı birazda yaptığımız seçimler belirliyordu.Doğru-yanlış-gerçek ona göre bu kavramları düşünmeden hayatına bakmalı,sadece onu yaşamalıydın.Kime göre doğru?neye göre yanlış?ya da nedir gerçek?gözünle gördüğün mü?gerçek görünenlerin dışındadır. Bambaşkadır. Önyargıların olmadığı bir dünya ne güzel olurdu  diye düşündü.Hiç bir şey göründüğü gibi değildir.Bazen dışarıdan çok güzel görünen bir durumun aslında iç yüzü çok daha farklı olabilirdi. Özgürlük kadar güzel bir şey yok,onu yok etmek isteyenlere karşı inadına savaş ve mutlu ol.Bu onlara verilebilecek en güzel ceza diye düşündü. Bazen düşünceleri de, tıpkı hayalleri gibi bitmek bilmeyen bir tür okyanus gibiydi.Dünyada bazı insanlar o kadar boştu ki onlara yazık kelimesinden başka söyleyecek laf bulamıyordu.Bu hayatta insan olmayı başarana ne mutlu dedi içinden.Müjgan'ın,bu hayatta öğrendiği bir diğer şeyse, hayatta hiçbir zaman için asla geç olmadığıydı.Yeter ki , iste ve de çabala.Gerisi kendiliğinden gelirdi.Anı yaşa ve gülümse dedi içinden.Ona göre saygı şarttı. Saygısızlığa gelemiyordu. O tarz insanlardan gençliğinde de mümkün olduğunca uzak durmuştu  halen daha uzak durmayı da sürdürüyordu.Bazı insanlar yaşlı olmaktan dolayı mutsuzdu  o ise tam tersi kendisini mutlu hissediyordu. Çünkü güzel bir hayatı olmuştu. Yaptıklarından da asla pişman değildi.Geçmişte yaşadığı en büyük travma kızını kaybetmiş olmasıydı,ve küçük yaşta anasız-babasız kalan torununa destek olmaktı.Her ikisi de çok zor günler geçirmişlerdi.

Müjgan,Selma ile hoş vakit geçirmişti.Müjgan,kahve eşliğinde yapılan sohbetlere bayılıyordu.Dünyanın hemen-hemen her yerini gezmişti.  Kesinlikle Türk Kahvesi gibisi yoktu. Ayrıca Müjgan kahve kokusunu da, bir ayrı seviyordu.  İçmeden önce kahveyi doyasıya koklama huyu vardı.Kahveyi kokladıktan sonra oh diyerek bağırırdı.Bu tıpkı kitap kokusu gibi ona inanılmaz keyif verirdi.Sevdiği bir diğer koku ise yağmurdan sonra gelen toprak kokusuydu.

Yağmur eşliğinde kitap okumanın keyfini başka hiç bir yerde bulamazdı.Tembellik hakkımız niçin yok?niçin çalışma saatlerimiz kısalmıyor?Müjgan  en son okuduğu Tembellik Hakkı kitabından etkilenmişti.Kitabın içinde yazanlar ona göre son derece doğruydu.Kitabın yazarı Fransız Marksisti Paul Lafargue'e,aitti.Kitap da bize acı çektiren açlık değil  çalışma tutkusudur  diyordu.

Müjgan, insanlara her kim olursa olsun ikinci bir şans verilmesi gerektiğini düşünürdü.Herkes hata yapabilirdi,ona göre hatasız kul yoktu.Bu yüzden her insan bir şansı hak ederdi.İkinci şansı verirdi,ama, üçüncü hatayı da, asla affetmezdi.Hayatında insanlara yer verirdi,ama,en ufak bir hata da arkasına bakmadan giderdi.Kendisini gençliğinde kimseye kullandırtmamıştı. Hayat ona kimseye kendinden daha fazla değer vermemesi gerektiğini öğrenmişti.Hayat bunu ona göstermişti.

Mühim olan insan olabilmekti.Ne mutlu insan olabilene,bunu başarabilene diye düşündü.İyi insan olsun yeterdi,onun için.Gerisinin hiçbir önemi yoktu.

"Anneanne Müzik insanı sadece mutlu etmekle kalmıyor,aynı zamanda inanılmaz rahatlatıyor  dedi " Cem.

"Kesinlikle öyle benim güzel torunum".

"Anneanne iyi ki varsın dedi Cem".

"Sende öyle benim her şeyim" diyerek karşılık verdi Müjgan.

CESURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin