Bir zamanlar...öyleydi.
Bazı şarkılar böyleydi,işte.Ya geçmişe çocukluğuna giderdin,ya yaşanmışlıklara,bazen de sevdiğini hatırlardın...O özel kişiyi.Ölseler de,yaşıyordu bazıları.
Kalbimizdeydiler...Unutulmazdı...
Gözler,bakışlar insanı ele verir,derdi,Nick.1 sene arkadaştılar.Oysa o ilk gün ona tutulduğunu anlamıştı.Oda öyleydi.Fakat belli etmeme konusunda adeta bir ustaydı.Müjgan,belli etmişti.Oysa etmediğini düşünüyordu.
Dudaklar yalan söyleyebilir,ama,gözler asla...
Bazen de gitmesine izin verirsin.Çünkü ayrılıklarda aşka dairdi.Ve bu arkadaşlarının geçmişte başına gelmişti.O kişiyle anlaşamadığın,yürütemediğin anda biterdi.Yollar ayrılırdı.Çünkü bazen sadece aşk da bazen yetmeyebilirdi.
Kalbi onun tüm servetiydi...Bir sır gibi saklamaktı,onu...
Bazen de onun gözlerinde geleceği görmekti.Özlemekti.Olmayacağını bile-bile beklemek,sevmek,ve umut etmekti.
Aşk bazen de kavuşamamaktı.Sevgiyse karşılıklıydı,ve ölene kadar sürerdi.Evlenirdin,ve o kişiyle çok mutlu olabilirdin.Bir hayatı paylaşırdın.Kalbinin her parçasının onu özlemesiydi,aşk.
Müjgan,duygusal bir kadındı.Fakat bunu asla dışarıya yansıtmazdı.Bunu yansıttığı ilk erkek Nick,olmuştu.Duygularını dışarıya çıkarmayı başaran tek adam.Diğerleri ise sadece cinsel birer hazdan ibarettiler.Gençken,Müjgan,bağlanmadan kısa süreli ilişkiler yaşamıştı.Pişman mıydı?bilmiyordu.Tek pişmanlığı serseri tiplerle zaman kaybetmiş,olmasıydı,o kadar. Gereksizdiler. Onun dışında seks bazen en sıradan,cahil bir erkekle bile o anda güzel olabilirdi. Zevk alabilirdin.Hiç sevmediğin,hatta adını bile bilmediğin biri bile sana bu zevki yaşatabilirdi.Fakat duygular?ve aşk?işte aşkla,sevgiyle,birlikte cinselliği doğru insanla yaşamanın keyfi bambaşkaydı.Çünkü o kişi seni yürekten seviyor,ve sana sahip çıkıyordu.Aşkı bulmak geçici ilişkilerin ağırlıkta olduğu bir dünyada çok zordu.O sonunda bulmuştu.O yüzden de, şanslıydı.Belki de o kişiyi bulması için önce yanlış kişilerle karşılaşması gerekiyordu.Belki de hayat ,bunu ona göstererek,onu bir şekilde sınamıştı.
Kim Bilir?
Ta ki Nick'e,kadar. Nick,hayatını değiştiren tek erkek olmuştu. Birbirlerini çok sevmişlerdi. Evlenmişlerdi.
Müjgan,bu ara kendisini çok duygusal hissediyordu.Ayrıca haberlerde gördüğü olaylar da onun ayrıca canını sıkıyordu.En son yangın çıkmıştı. İnsanlar canlıyken yanarak ölmüşlerdi.Dünyanın en acı olayı yanarak,çok acı çekerek ölüp,can vermekti.Bunu izlediği anda televizyonu kapatmış,tüm gün ağlamıştı. Cem,o esnada okuldaydı. Akşam olup,eve gelene kadar da kendisini toparlayamamıştı.Sonra o gelince hiç bir şeyi belli etmemiş,ona mutlu görünmüştü.Bu konuda iyiydi.Eğer,bundan Cem'e,bahsetseydi,Cem üzülür,oda kolayca etkilenip,ağlamaya başlardı.Çünkü annesinin,babasının küçük yaşta ölümü onunda psikolojisini alt,üst etmişti.Hayat devam etse de,acılar kalıcıydı.Onlarsız da yaşanıyordu,ama,insanın ailesini kaybetmesi dünyadaki en büyük acıydı.Bundan daha kötü bir acı daha yoktu.
Müjgan,Freud okumaya başlamıştı.Kitaplarını severdi.Psikoloji,Felsefe ve Sosyolojiyle ilgilenirdi.Bunları severdi.Bu esnada televizyonda İsviçre'nin,Zermatt şehrini gösteriyordu.Gerçekten de masal gibiydi.
Tıpkı rüya gibi. Çekya'nın,Prague şehri de öyleydi. Masalsı,adeta bir cennetti. Bu birden aklına ünlü yazar Kafka'yı,getirdi.Orada doğmuştu.
Geçenlerde internette dünya mutluluk raporu yayınlanmıştı.İskandinav Ülkeleri başı çekiyordu.Gene de Müjgan'a,göre mutluluk birazda insanın kendi elindeydi. Ona göre dünyanın her yerinde mutlu insan olduğu gibi, aynı şekilde mutsuz da vardı.Geçim sıkıntısı,parasızlık bunlar büyük dertti.Fakat sağlık da, her şeyin başıydı.Bunu unutmamak gerekirdi.Bunları düşündüğü esnada birden çok sevimli bir köpek gördü.Bembeyazdı. Sahibiyle birlikte yürüyüp gitti.Sevimli köpeklere,kedilere karşı zaafı vardı.Onlara bayılıyordu.Müjgan,hayvanları severdi.Onlar masumdu.Müjgan,insanları incelemeyi,bakmayı,gözlem yapmayı çok severdi.Bunu genelde balkondan yapardı.Gelen geçeni izlemek ona inanılmaz bir keyif verirdi.Gözlem gücünü kullanarak bir kitap yazmak istiyordu. Artık çok yaşlıydı,ama, hiçbir şey için bu hayatta geç olmadığını düşünüyordu. Hele ki söz konusu olan bir kitap yazmaksa. Yazarlığa 77 yaşında da başlayabilirdi,pekala. Bu onun için bir sorun değildi. Yaşa pek de takılmıyordu.Çünkü bunlar ona göre önemsiz olan detaylardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR
AdventureCem ve anneannesi Müjgan'ın yaşamı. Aynı zamanda da bir aşk hikayesi.