Cem,genelde sevilmeyen biriydi.Fakat bu onun umurunda bile, değildi.İki tane yakın dostu vardı. Buda ona yetiyordu.Fazlasına gerek yoktu.Zaten normalde de insanlarla anlaşabilen biri değildi.İnsanlar zor ve stres,nefret doluydu.İyiler de,vardı elbet,ama,diğerlerinin varlığı bile, insanın bazen içini sıkmaya yetiyordu.O yüzden az,öz iyiydi.Hep az eşya,az insan,az para bunlarla yaşamayı öğrenmişti.Ona yetmişti.Yükseklerde gözü yoktu.Olmayacaktı da.
"Alo Ekrem?nasılsın görüşmeyeli?nasıl gidiyor?".
"İyi Cem,senin nasıl gidiyor?".
"İyi valla ne olsun iş,güç,koşturmaca,devam".
"Bende öyle. Özledim, bir sesini duyayım dedim".
"İyi yaptın.Bir ara görüşelim".
"Bende onu diyecektim.İki hafta sonra Londra'ya,geleceğim.Müsait olursan görüşelim dedi "Ekrem.
" Müsaidim elbet anlaştık dedi Cem.Bu çok güzel olur.Seninle vakit iyi geçiyor".
" İyi ne kelime bence çok eğlenceli oluyor diyerek ekledi" ekrem.
"Orası kesin dedi" Cem.Ekrem,iyi adamdı.Onu severdi.Bu karşılıklıydı.Aradan uzun zaman geçmişti.Onu özlemişti.Yakın zamanda görüşecek olmalarına seviniyordu.Özlem giderirler,bol-bol sohbet ederlerdi.Hemen-hemen her konuda konuşurlardı. Bu önemliydi.Çünkü herkes böyle olamazdı.Herkes herkesle her konuyu konuşamazdı.Fakat Erdem,ile Cem öyle değillerdi.Farklıydılar.Hem neden konuşulmasın ki? dedi içinden.Zaten insanlar konuşamadıkları için özgür değillerdi,ve hapis hayatı sürüyorlardı. Bu yüzden de bazı gelişmemiş ülkelerde insanlar köle gibi yönetiliyorlar,esir hayatı sürüyorlardı.Koyun gibiydiler.Gereksizdiler,ve her yerdeydiler.Sıkıcıydılar.Tek başarıları başkalarını mutsuz etmek üzerine tasarlanmıştı.Seçilmiş kişiydiler.Para için tutulan özel,bir tür maftaydı,bunlar.Sayıları her geçen gün daha da artıyordu. Para için yaptıkları özgürlüğü kısıtlamaktı.Hayatta en önemli olan özgürlüğü,ve sevgiyi yok etmek üzere tasarlanmışlardı.Bunun için yaratılmışlardı.İnsan arada bir buna ihtiyaç duyuyordu.Sohbet etmeye,eğlenmeye,dışarıya çıkıp hava almaya,gezmeye eğer bunlar eksikse insanın hayatında ona göre bir sıkıntı var demekti.Hiç unutmuyordu.Ekrem,ile bir keresinde Las Vegas'da,idiler.O gün sabaha kadar içip,eğlenerek kumar oynamışlardı. İkisi de, ne olduğunu anlamadan kendilerini tanımadıkları bir kadınla çıplak halde uyanarak bulmuşlardı.Bu ikisinin de, ayrı odalarda o gün başına gelmişti.Kadının adını bile bilmiyordu.Sarhoştu. Olan olmuştu.Bu şehirde bu bir yaşam tarzıydı.O gün herkes bir şekilde birileriyle oluyordu.Şehir sanki bunun için tasarlanmıştı.Seks,kumar,alkol,sabaha kadar eğlence,partileme için özel tasarlanmıştı."Vegasta olan vegasta kalır".Bu meşhur söz bence doğru dedi içinden.Gerçekten de orada olan orada kalıyordu.Ne şehir, ama, dedi içinden.Seks bu şehirde oldukça açıktı.Diğer şehirlere göre açık ara farkla öndeydi.Diğer şehirler Amerika'da, sekse kapalıydı.Las Vegas,hariç.Los Angeles, buralar özgürdü.Şehir de öyle çılgın bir hava ve atmosfer vardı ki,insanın içinden sevişmek geliyordu.Şehir insanda sevişme isteği yaratıyordu.Bazen de bununla kalmayıp,adeta insanın başını döndürüyordu.Bu şehir seks kokuyordu.Kısacası çılgınlık yapacaksan bunun yeri Cem'e,göre Las Vegas'dı.Cem,ayrıca evliliğe de karşıydı.O eğer sevdiği kızla aynı evin içinde yıllarca yaşıyorsa ve kalpler birse zaten evli demekti.Ona göre bunun için imzaya gerek yoktu.Bu onun hayatıydı. Ona göre herkes de, kendi hayatından sorumluydu.Herkes kendi işine bakmalıydı.Kimse aynı düşünemezdi.Önemli olan saygıydı.Bu bir tek ilişkiler için değil,her konu için geçerli bir durumdu.Saygının olmadığı yerde hiçbir şey yürümezdi.Bu birden aklına Can Yücel'in,bir sözünü getirdi demişti ki;"En uzak mesafe,iki kafa arasındaki mesafedir.Birbirini anlamayan".Doğru bir söz diye düşündü.Geçmişte böyle insanlarla çok karşılaşmıştı. Arkadaşlığını da, sonlandırmıştı.Anlaşamadığı,onu anlamayan kişilerin hayatında yeri yoktu. Asla da, olmayacaktı.İlişkiler zordu.Aynı şekilde yürütmekte.Cem,şimdiye kadarki hiçbir ilişkisinde başarılı olamamıştı.Yürütememişti.Suç ne ondaydı,ne de başkasında.Anlaşamayınca olmuyordu,işte bu kadar basit.Bu yüzden zorlamanın da bir anlamı yoktu.Cem,bu ara Sandra,adında Avustralyalı bir kadınla takılıyordu.Ciddi bir ilişki değildi.İkisinin de beklentisi yoktu.Birlikte iyi vakit geçiriyorlar,geleceği düşünmeden eğleniyorlardı.İkisi de karşılıklı mutluydu.İleride belki de sevgili olurlardı,bunu bilmiyordu. Cem hayatta hiçbir konuda kesin emin konuşmamak gerektiği kanısındaydı.Belli olmaz,dedi içinden.Hayat ne gösterir şu anda bilmiyordu,geleceği düşünmek de istemiyordu.O her zaman anı yaşayanlardandı.Cem'e,göre zaman şu andı,yaşadığın andan ibaretti.Ne dündü,çünkü dün geçmişte kalmıştı,ne de yarındı.Çünkü henüz yarın gelmemişti.Yarınlar güzel olsun,umut dolu dedi içinden.Cem'in,Sandra'dan önce Chang adında Çinli bir kızla ve Anya,adında Taylandlı bir kızla kısa süreli ilişkisi olmuştu.Kızlar yatakta çok iyiydi.Bayılmıştı.