Sabah erkenden kalmış ve okul üniformamı giyerek odamdan çıkmıştım.
Teyzem bugün çok neşeli görünüyordu.
Üstelik bize kahvaltı bile hazırlamıştı.
Şaşırarak mutfağa girdim ve mis gibi sucuklu yumurta kokusunu içime çektim.
'Günaydın.Bugün hamaratız bakıyorum.'
Dedim masaya otururken.
Gülümseyerek çayımı doldurdu.
Bu neşeli halleri beni de mutlu etmişti.
Üst üste dramatik olaylar modumu oldukça bozmuştu çünkü.
Teyzemi böyle görünce,doğal olarak güne puanım ondu.Kendi çayını da doldurduktan sonra karşıma oturdu.
Sessiz sedasız kahvaltı yaparken yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.
'Hayırdır?'Dedim imalı bir sesle.
Utançtan kızaran yanaklarıyla kaçamak bakışlar attı yüzüme.
'Ne hayırdır?''Ne bileyim,kahvaltılar,tatlı tatlı gülücükler.Neye borçluyuz Defne Kural?'
Dedim göz kırparak.Gülümsemesini silmeden çayını yudumladı.
'Hiç,her zaman ki halim.'
Dedi omuz silkerek.
Ama tabii ki inandırıcılığı yoktu.
Bende muzip bir sesle onu ufak bir teste tabii tuttum.'Öyle diyorsan.Ha,hazır hatırlamışken şey diyecektim.Bizim Sinan Hoca'nın selamı var sana.'
Dediğim anda içtiği çay boğazında kalmış olacak ki öksürmeye başladı.
'Helal helal.'
Dedim alaycı bir ses tonuyla.İşte şimdi aklımda ki düşünceyi doğrulamıştı bu tepkisi.
Öksürüğü geçince gözlerini kaçırarak konuştu.
'Aleyküm selam.''Amin,amin.'Dedim bıyık altından gülerek.O da kızaran yanaklarını saklamaya çalışarak yemeğine döndü.
Daha fazla utandırmak istemediğimden konuyu kapattım.Bir kaç dakika sonra Ercüment içeriye girince tüm neşem kaçmıştı.
Çünkü kırılan kolunu hatırlayınca gergin olmaya başladım.
Kırık kolunu üzerine hırkasını örtmüş,çantasını da yarım yamalak takmış bir halde yanımızdaydı.
Teyzem ona garipçe bakarak konuştu.'Ercüment.Düzgün giysene hırkanı. Bu ne hal?'
'Acelem var Defne abla.Dışarıda giyerim.'
Diyerek kahvaltı masasından aldığı salatalığı ağzına attı.Ben tedirgin bakışlarımı teyzem ve Ercü arasında gezdirirken,Ercü'nün rahatlığına ayrıca sinirlenmiştim.
Ama teyzem maalesef oldukça şüpheci bakışlar atıyordu.
'Oğlum otursana sofraya,öyle iki lokmayla olur mu?'
'Dedim ya,acelem var.Hadi ben kaçtım,size afiyet olsun.'Deyip mutfaktan çıkarken teyzem arkasından konuştu.
'Sen dur bi bakiyim.''Eyvah.'Diye fısıldayarak dudağımı ısırdım.Çünkü birazdan olacaklara karşı yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Ve Ercü'nün rahatlığıda kaybolmuş gibiydi.
Ercü yan dönerek,kırık olmayan kolunu bize doğru göstermişti.
Ama teyzem tam bir sherlock şüpheciliğiyle gözlerini kısmış, yavaşça ayağa kalktı.
Biz ecel terleri dökerken Ercü'ye yaklaşıp anlık bir hareketle hırkayı çekti.
'Hii!Bu ne!'
Hemen ayaklanıp teyzemi sakinleştirmeye çalıştım.
'Teyze valla açıklayabiliriz!'
Şaşkınlıktan çıkacak olan gözlerini bir bana bir Ercü'ye bir de kırık kola çevirirken aslında nasıl açıklayacağımı hiç bilmiyordum.
'Nasıl oldu bu Ercüment!Ne zaman?
Hastahaneye gittiniz mi?Neden benim haberim yok?'
Ardı ardına sonuna kadar haklı olduğunu bildiğimiz soruları sorunca onu sakince oturttum.
'Korkulacak bir şey yok Defne abla.
Ufak bir kaza oldu ama halletik yani.
Bir iki aya kalmaz düzelir.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGA🌊
Teen FictionBu hikayeyi anlatamam ama bir şarkıyla özetleyebilirim. Azer Bülbül-Her an her şey olabilir🤫 Şimdi devam edip tamamını okuyabilirsin.