Ertesi gün,gerçekten her şey yolundaymış gibi başlayan bir güne uyandım.
Teyzem bugün Halis Bey ile görüşüp işini kabul ettiğini söyleyecekti.
Eğer her şey yolunda giderse,bu evden taşınıp okula daha yakın bir yere gidebileceğimizi bile düşünüyordu.
Heyecanlı ve içi içine sığmıyordu evden çıkarken.
Birlikte çıktığımız evden farklı otobüslere binerek ayrıldık.
Önceden kullandığı arabası Marina'ya ait olduğu için artık onu kullanamazdı.
Ama bu işle belki kendi arabasına bile sahip olabilirdi.Bahsettiğine göre Bella Grand ülkenin en bilindik otellerinden biriydi.
Çok büyük ve ihtişamlı mimariye sahipti.Marina'dan çok daha iyi olduğu kesin.Her anlamda (!).Ama bu sefer oraya giriş çıkışım rahattı.Direk Halis Bey'in ağzından duyunca havama hava katıyordum.
Ay *ötüm!Sanki oranın sahibi bana!
Yani iki dakika hevesimi kursağımda bırakmasan ölürsün.
İç sesime göz devirip Gizem'le Ercüment'in koridor sohbetlerini dinlemeye başladım.Tenefüste Ercüment'in yanına gidip sınıfın önünde ki kalorifere her zaman ki gibi yaslanıp konuştuk.
Dün olanları Gizem'e anlattım ve o da çok sevindi.
Bana olan desteği için ona teşekkür etsemde onun konuşmak istedikleri başkaydı.
Ve şuan bunu yapamazdım çünkü Ercüment vardı.
Neyse ki gündemimiz Başak olduğu için hiç bir şey daha fazla dikkatini çekmiyordu.Ve bela çeken biri olduğu için, konuşmayı bir anda bırakıp,o sırada sınıfına doğru giden Başak'ın önüne geçerek, aniden onu durdurdu.
'Günaydın,kırmızısına ekmek bandığım yarim.'
Başak bıkkınlıkla durup gözlerini devirdi.'Sen hâlâ akıllanmadın mı?Dayağa doymuyor musun?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGA🌊
Teen FictionBu hikayeyi anlatamam ama bir şarkıyla özetleyebilirim. Azer Bülbül-Her an her şey olabilir🤫 Şimdi devam edip tamamını okuyabilirsin.