Bu İşte Bir Qahbelik Olabilir

159 42 43
                                    

Rehberlik Hocasının yanındaydım.
Ve beni ikna etmek için geldiğimden beri konuşuyordu.
Sınavlar,üniversite,kişisel gelişim, kariyer aklınıza gelebilecek okul klişelerinin hepsini anlatıyordu.
Bense hiç biriyle zerre ilgilenmiyordum.
Çünkü aklım deli divaneydi.
Suna'nın ve teyzemin söylediklerini karşılaştırıp bir şeyleri çözmeye çalışıyordum.

Güney öldürdüğünü zannettiği kişi aslında yaşıyordu ve bu kişi Suna'nın abisiydi.Ve tuvalette atıp tuttuklarından anladığım kadarıyla Suna,abisi ve erkek arkadaşını büyük yalanlarla idare ediyordu.
Şimdiye kadar bu konu hakkında duyduklarımı,Güney'in tavırlarını, teyzemin kesin olmayan bilgilerini, Halis Bey'in söylediklerini karşılaştırdığımda ortaya çok büyük bir entrika çıkıyordu.Ve ucu Suna'ya değiyordu.
İyi de bu kadar kişiyi kandırabilecek gücü nereden buldu bu kız?
Sebebi neydi?
Güney bunu biliyor muydu?

Bu Güney'in hayatını değiştirecek bir bilgiydi ve ben bunun için gerekli olan kanıtı elimde tutuyordum.

Ama ya yanlış anladıysam?
Ya hiç bir şey göründüğü gibi değilse?
Banane be,diyip unutamıyorum da.
Neyim ben Serap Paköz ile gerçeğin peşine mi?

Artık ikinci bir akla ihtiyaç duyuyordum.Ve Sevim Hoca'nın ikna çabalarının arasına girip konuştum.

'Hocam.Size bir şey sorabilir miyim?'
Kadın onu susturmamdan bozulsa da bozuntuya vermeden başını salladı.

'Hiç duymamanız gereken bir şey duysanız,ve bu şey belki de bir sürü insanı etkileyecek olsa ne yapardınız?'

Sorumun kursla alakalı olduğunu zannettiği için önce bir afalladı.Sonra bir dakika ciddi ciddi düşünüp cevap verdi.

'Bu şey olumlu mu olumsuz mu diye düşünürüm?Kimi üzer kimi mutlu eder diye sorarım kendime.'

'Emin değilseniz.Çünkü detay bilmiyorsunuz.'

'O zaman emin olana kadar beklerim.'

'Ama bu şey hayat memat meselesi olacak kadar önemliyse. Beklenmemeliyse...'

'Öyleyse bu şeyin doğruluğunu araştırır emin olurum.'

'İyi de kimseye soramayacak kadar önemli bir şey bu.'

'İlla ki bu gerçeği seninle paylaşacak biri vardır.O kadar emin olma.'

'Anladım.'Diyerek umutsuz bir şekilde önüme döndüm.O ise dikkatimi başka yere çekmeye çalıştı.

'Sen bunu bırakta söylediklerimle ilgilen.Hâlâ fikrin aynı mı?'

'Hayır desem yine beni ikna edeceksiniz değil mi?'

'Evet.'
İçimden dürüstlüğünü ve netliğini takdir edip el mahkûm teslim oldum.

'Tamam o zaman.Ben sizi hiç yormadan ikna olayım.Kursa devam edeceğim.'

Sevim Hoca,azmin zaferiyle gülümsedi ve koltuğuna keyifle yaslandı.
'Görüşmemiz bitmiştir.Şimdi kursuna gidebilirsin.'
Diyerek beni kibar kibar kovdu odasından.
Haliyle uzatmadan ikiledim.
Çıkış saatiydi zaten.Herkes daha önce belirlenen branş sınıflarındaydı.
Ben zaten geç kalmıştım.Onlarda çıkmak üzereydi.
Boşu boşuna derslerini bölmek istemedim.Ve okul binasından çıktım.
Hava aşırı soğuktu.Ve çıktığım gibi tekrar içeri girdim.En yakın kalorifer peteğine yaslanıp biraz ısınmaya karar verdim.Havanın kırılacağı yoktu ama kendimi ısıtıp öyle çıkacaktım.

İçim yavaş yavaş mayışırken ellerimi birbirine sürtüp sıcak sıcak üfledim.
Valla hiç eve gidesim yok.Zaten yarın yine gelicem.Burada kıvrılır sabaha kadar mışıl mışıl uyurdum.

DALGA🌊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin