Bölüm 1

14.7K 541 164
                                    

Yayımlanma tarihi: 18.11.2019

Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakırsanız sevinirim canlar.. :)

Keyifli okumalar.. ❤

Bazen gerçek olmasını istediğimiz rüyalar,
Rüya olmasını istediğimiz
gerçekler vardır.
Sami Yusuf

"Arya! Uzaklaş oradan! Haydiii! Vaktimiz kalmadı!"
"Ama bu ayna, neden beni yaşlı gösteriyor?"
"Hayır Arya süremiz doluyor! Seni kaybetmek istemiyorum! Bırak o aynayı gerçek değil bunlar!"
"Orada ki kitapta mı gerçek değil?! Bana o kitabı almamı söylemiştin?"
"Şimdi değil! Arya anlamıyorsun, şimdi değil git buradan. Gözlerini aç! Uyan bu rüyadan!" dediğini yapıp uyanmak için zorlamıştım kendimi.

Kan ter içinde uyandığımda yine o rüyalardan gördüğümü anlamıştım. Yerdeki ayıcıklı panduflarımı giyip lavaboya geçtim. Ellerimi yüzümü yıkadıktan sonra merdivenlerden inip annemin kurduğu o dört dörtlük sofralardan birine oturdum.
"Hayırlı sabahlar millet" diyerek neşemi korumaya çalıştım.
"Sana da kızım.." diyen babam gazetesine göz gezdirdi ve çayından bir yudum aldı. Annemse kızarttığı patatesleri tabağa koyuyordu.
"Anne ben Zeynep'in yanına uğrayacağım. Haberiniz olsun." deyip meyve suyumu fondipledim. Ağzıma alelacele zeytin peynir domates sıkıştırdıktan sonra fazla oyalanmadan masadan kalktım.
Üstüme pardesümü alıp çantamı boynundan geçirdim. Kapının yanındaki aynada şalımı, üstümü düzelttim. Peygamberimizin (s.a.v.)'in sünneti olsun diye de çıkmadan kendimi aynada kontrol ettim. Yolda ilerlerken bir yandan telefonun ekran kilidini bir çırpıda açıp telefondan Zeynep'in numarasını tuşladım. Dııtt seslerinden sonra Zeynep açmıştı telefonu.
"Ey mübarek rüya tabircim sana işim düştü." dedim sırıtarak.
"Hadi canım rüya mı gördün? Yine o rüyalar mı artık şüpheleniyorum Arya. Bir an önce gelde anlat."
"Şimdi otobüse biniyorum yarım saate oradayım." dedim.
Gelen otobüse binerek pasomu bastım arkadaki tekli koltuklardan birine oturup telefonumdan en sevdiğim ney seslerinden birini açtım. Bu ses bana huzur veriyordu. Rüya aleminde hissettiriyordu beni. Çünkü gördüğüm rüyalarda arka planda hep bir ney sesi vardı. Ney denilince aklıma hep sır gelir. Belki de bir sırra işaretti bunlar. Ama hala gerçekte hiçbir şey yoktu. Rüyalarımda gördüğüm Poyraz, adını hiç göremediğim kitap ve bazı belli belirsiz mesajlar..
Otobüs yaklaşınca dur düğmesine basıp durakta indim. Zeynep'in evi durağa yakın olduğundan çabucak gelmiştim. Zeynep'in teyzesi Elif teyze kapıyı heyecanla açtı.
"Hoşgeldin kızım gel, Zeynep'te odasında sen oraya buyur bende size sıcak kurabiyelerimden getireyim. " deyince.
"Yaşa Elif teyzem yaa!" deyip yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Hızla Zeynep'in yanına ilerledim.
Zeynep yatağına uzanmış roman okuyordu.
"Ah hoş geldiniz bayan geç kalan.. Sayende okuduğum ve çalıştığım hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Rüyan kafama o kadar takıldı ki! Hemen otur da anlat."
dedi bir çırpıda. Ben yatağının köşesine oturup:
"Zeynep ben artık rüyalarımda Poyraz'ın yüzünü o kadar iyi tanıyorum ki sokakta görsem kesin tanırım." diyip rüyamda gördüklerimi anlattım. Her anlattığımı heyecanla ve dikkatle dinliyordu.
" Imm demek ayna.." diyerek yerdeki halının desenlerine baktı. Sanırım düşünüyordu.
"Ayna ve yaşlanman bu bir süreç demek bence Arya. Zaman daha karşılaşmanızın zamanı değil.."
"Peki ya kitap o da mı hala ne olduğu belli değil?" dedim.
"Kitaba dair hiç mi birşey hatırlamıyorsun?"
"Kitabın adına dair birşey hatırlamıyorum. Ama rengi mavi, hatta mavi mor bir kapağı var. Adı da öyle uzun bir yazı değil."
"Görsen tanır mısın?"
"Emin değilim." dediğimde hızla ayağa kalktı. Dolaptan montunu alıp:
"Haydi gidiyoruz." deyince şaşkınlıkla baktım.
"Nereye Zeynep?!"
"Bizim aşağıda bir kütuphane var."
"Zeynep mümkün değil? Dünya kadar romanın içinde bulamam o kitabı."
"Denemekten başka çaremiz yok Arya. KALK hadi! Bu bir işaret olabilir." dedikten sonra beni çekiştire çekiştire dışarı çıkarttı. En çok kurabiyeleri yiyememek üzdü beni :'(

***

Evet, geldiğimiz kitapçıda ayaklarım artık dolaşmaktan şişmişti. Koskoca kütüphanede bir türlü bulamamıştık kitabı.
"Belki de öyle bir kitap yok. Belki hepsi bilinçaltımın uydurmaları Zeynep.." diyerek en son umutsuzluğa vurmuştum. Sanırım Zeynep'te çok yorulmuştu. Havada kararmak üzereydi. Vedalaşıp evlere dağılmaya karar verdik. Olan kurabiyelere olmuştu. Yiyemeden eve gidiyordum. Neyse artık yemek yeme saatim gelmişti bile karnımın zilini otobüstekilerin tamamı duyuyordu bence. Eve gider gitmez yumoş ayıcıklı panduflarımı giyip dinlenme hayalleri kuruyordum. Kulaklığımdan gelen ney sesi de bu hayali kurmamı kolaylaştırıyordu.

***

"Hanımefendi,"
Sanırım üçüncü kez hanımefendi diyen birinin sesi kulağıma rahatsızlık veriyordu. En son dayanamayarak kızdım:
" Görmüyor musunuz uyuyorum! Niye rahatsız ediyorsunuz beni!"
Ne!! Ben uyuyor muyum? Nerdeyim ki ben! En son otobüste eve geliyordum.
" Kimsiniz siz! Kaçırdınız mı beni?!" adam sinirle bana bakınca kaçırıldığımdan emin olmuştum. Hemen kendimi korumalıydım. Otobüsün camından ilk gördüğüm hafif kaslı siyah takım elbiseli ve yanında bavulu ile duran muhtemelen bir iş adamı olan birini görmüştüm onu göstererek;
"Bak o adam benim abim! Şimdi sizi görücek ve beni kurtaracak!" diyerek kendimi kurtarmaya çalıştım. Sonrasında söylediğim yalana çokça tövbe edecektim.
"Hanımefendi yeter! Kaçırıldığınız falan yok! Otobüste uyuyakalmıştınız gelip sizi kaldırıyordum! Allah'ım çattık ya!" diyip bir hışım kapıdan çıkıp benim gösterdiğim adamın yanına gitti.
"Beyfendi gelip otobüsümden kardeşinizi alın yoksa polis çağırıcam!" diye bağıra bağıra gitti. Allah'ım şimdi yandık! Heh yalan söyledin şimdiden cezasını çekmeye başladın Arya!. O iş adamına benzettiğim genç yanıma doğru geliyordu. Otobüsten inmek için çok geçti ve otobüste sadece ben vardım. Daha önce hiç bu kadar rezil olmamıştım. Üstelik otobüsün son seferiydi. Ben eve nasıl dönerdim. Şarjım da bitmişti. Daha kötüsü şuan karışımda duran adama nasıl bir açıklama yapacaktım. Tek kaşını kaldırmış dik bir şekilde karşımda durmuş bana bakıyordu. Parfüm kokusu otobüsü okyanusa çevirecek kadar yoğundu. Gözlerimi hemen yere indirip:
" Kusura bakmayın bir yalnış anlaşılma oldu heralde ben izninizle ineyim." diyerek arabadan koşar adım uzaklaşmıştım. Fakat dışarısı çok ıssız ve karanlıktı. Yatsı ezanı çoktan okunmuş olmalıydı. Taksi bulmalıydım. Caddeye nereden iniliyordu ki. Acaba hızlı büyük adımları ile önüme geçip ilerleyen iş adamını takip etsem o da muhtemelen taksi arıyordur diye düşündüm ve peşine takıldım. Belki bu yaptığım saçmalıktı ama etrafta soru sorabileceğim kimse yoktu nereye düştüm ben? Issız bir caddeden geçiyorduk. Kediler ve köpekler vardı. Biraz daha ara sokaklardan geçip bir ormana geldik. Geldiğimiz orman çok ama çok ıssızdı pişman olmuştum. Geri dönmek istedim fakat yolu bulabileceğimden emin değildim. Korkuyordum. O sırada öndeki iş adamı aniden dönünce aramızdaki mesafenin yakınlaştığını yeni farketmiştim:
"Sen beni mi takip ediyorsun! Sabahtan beri saçmalaman yetmedi mi?"
O da yüzüme bakmıyordu. Belki de o da dini konularda hassas biriydi. Ama sorun şu ki, bu kadar dik ve güçlü görünüşü beni korkutuyordu.
"Şey.. Ben sadece.."
"Bak her kimsen git burdan, uzaklaş, seninle uğraşacak vaktim yok!" diyip ilerlemeye başladı. Nereye gidecektim ki? Geri dönmeye çalışsam başarabilir miydim? Bu ormanda daha fazla ilerlemem doğru olmayacaktı. Tanımadığım yabancı bir erkeğin peşinden gitmem de tamamen saçmalıktı zaten. Adımlarımı geriye çevirip bismillah diyip geri gitmeye başladım. Yürürken korunma esmalarını okuyup Rabbime sığınıyordum. Etraftaki köpek ulumaları beni yeterince korkutuyordu. Tam ilerlerken bir anda silah sesleri duymaya başlayınca çöp konteynırının arkasına saklandım. Silahlı 3-5 adam bağırışıyordu. Etraf silah sesleriyle dolmuştu. Bulunduğum yere iyice sinmiş ağlıyordum. O sırada 4 tane siyah takım elbiseli adam siyah mercedese binip arabanın tekerleklerini sürterek gittiler. Hıçkırıklarıma engel olamayıp elimle ağzımı kapatmıştım.

"Sana burdan uzaklaşmanı söylemiştim!"

Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız? 💫

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin