Bölüm 17

2K 200 2
                                    


Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Sabahattin Ali

Gelen telefon ile Poyraz'ın içeride olduğunu bildiğim tuvaletin kapısını yumruklamaya başladım. Poyraz'dan ses gelmeyince kapıyı açtım. Burada değildi! Hızla evin diğer odalarına bakarken onu spor yaptığı oda da buldum. Kum torbasının asılı olduğu odada boks antrenmanı yapıyor vücudunu geliştiriyordu. Üstünde tişörtü yoktu altında ise spor siyah eşorfman altı vardı. Ter içinde kalmıştı. Muhtemelen çok odaklandığı için beni duymamıştı. Korku dolu gözlerle ona bir kez daha bakıp panikle bir kaç kez seslendim.
Poyraz kısa bir süre sonra telaşla durmuş ve şimdi bana bakıyordu.
"Arya ne oldu sana?! İyi misin?!" diyebilmişti. Ben ise titreyen bacaklarımla ayakta durmakta zorlanarak ondan destek aldım.
"Poyraz! O dokuz katlı binaya acil baskına gidiliyormuş!! Adamlarından birinin başına iş açmışlar o da mecbur acil binaya baskın yapmak zorunda kalmış. Kiralık katil her şeyi anlamış ve bir plan kuracağından eminler! Acil gitmen gerekiyormuş! Ama Poyraz! Ben burada duramam! Gitmesen?! Poyraz! Lütfen?!" demiştim. Alel acele titreyen bir sesle konuşuyordum. O ise beni duymadan apar topar giyinmeye başlamıştı. Ben ise onun peşinde o nereye giderse geliyor, gitme, diye hem lisanen hem de gözlerimle yalvarıyordum.
"Arya şu durumda bana engel olmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Korkunu endişeni anlıyorum ama şuan zamanı değil." demesi ile susmuştum.
Bir hızla rüzgar gibi evden çıkmıştı. Yolda ise beni arayıp korumaları evimizin önüne gönderdiğini söylemişti.
Kafam dağılsın diye Poyraz'ın dolabını düzenlerken silahını görmemle şaşırmıştım. Silahını almamıştı. Unutmuş mu diye düşünsem de bana bazen kendine güvenip almadığını söylediği aklıma gelmişti. Bu işi de başarabilirdi. Ona dualar gönderecektim.

***

Poyraz'dan

Karanlık semtlerden birindeydik. Mahalle olarak zengin temiz gözükse de bu bina oldukça kirli yerlerden olduğu belliydi. Ekip oldukça güçlü olmadan girilecek bir yer değildi. Fakat ekip olarak buranın üstesinden gelebileceğimize inanıyordum.
Dokuz katlı binanın tüm çıkışlarını kapatmış ileri doğru ilerliyorduk. Herkesin gideceği bir kat vardı. Benimkisi ise çok zorlayıcıydı. Bir kiralık katil! Evde bıraktığım için ben hariç herkes sessizce ve eğilerek ellerinde silahlarla ateş etmeye hazır pozisyonda birinci kata çıkmıştık. Bu katta kalıcak adamım saklanıp bizi bekleyecekti. İkinci kata gelmiştik, bu katta da insanların hep canını yakmış işinde uzmanlaşmış bir hırsız vardı. Bu da çok zorlayıcıydı biliyordum. Ama burada ki adamım da zamanında kimlerle mücadele etmişti. Ona güveniyordum.
Sırayla kat kat herkes katına gitmişti. Ben kendi katıma yani son kata geldiğimde ise elimizdeki küçük telsizler ile diğer tüm katlara haber gönderdim ve hep beraber herkes katına aynı anda girmeye başladı. O an çatışma sesleri duyulmaya başlanmıştı zaten. Bende kapıyı çalmış karşımda duran iri ve Amerikan tipli adama baktım. Boynunda zinciri vardı üstü çıplak altında ise kapri vardı.
"Hey, merhaba bir sesler duydum, sormak için geldim." demiştim gayet normal bir tavırla. Adam şüphe duymuş olacaktı ki tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Daha fazla dayanamayarak bir yumrukla adamı ittirip dairesine girdim. Çekişmeli bir şekilde dövüşmeye başlamıştık. Adam bu kadar iri olmasa işi çoktan bitmişti. İndirdiği sert yumruklar sayesinde yüzümün bazı bölgelerinden kan akmış gömleğim ıslansa da bu beni daha da hırslandırmıştı.
Kim bilir kaç insanın canını yakmıştı. Kaç kişiyi haksız yere öldürmüştü kim bilir! Onu adalete teslim etmem gerekiyordu ama bir yanım ise onu öldürmemi emrediyordu. Fakat bunu nefsim için yapıyor olmaktan korkuyordum. İndirdiğim yumruklar arasında elinde bıçak görmemle duraksadım. Bıçak ani bir hareketle kalbime doğru yaklaşırken elimle hızlı bir şekilde koluna vurdum ve bıçak yere doğru düştü fakat şuan ikimizinde ulaşamayacağı bir mesafede kalmıştı. Bıçak gidince yumrukla dövüşmeye devam ediyorduk. Tam o an onun yakasından tuttuğum gibi cama doğru itmekle cam parçalanmış ve parçaları etrafa saçılmıştı. Yüzüme gelen bir kaç parçacık yanağımda izler bırakabilecek sertlikdeydi.
Tam şuan da istesem onu çok rahat aşağı atabilirdim. Çok hazırlıksız yakalanmışlardı. Şuan onu 9. kattan atarak ölümle başbaşa bırakabilirdim. Ama bunu yapmayacaktım onu nefsim istediği için öldürmeyecektim. Adalete teslim edecektim. Keşke bu gün şeriat şartları olsaydı belki hakettiğini o zaman daha iyi bulurdu. Bir anda adamı geri çektim. Adamda onu camdan aşağı yuvarlamamı bekliyordu ki şaşkınlıkla çırpınmayı kesti.
"Neden yapmadın korkak herif?!" demesiyle ona kinle baktım. Geri kendime hakim olarak onu kapıdan dışarı çıkartmak için ittirdim. Tam kapıyı açıyordum ki boşluğuma denk gelmesi ile iri adamın başıma dayadığı silahın soğukluğunu hissettim. Ellerimi arkadan yakalaması ile iyi bir hamle yapmıştı. Şuan ölüm ile burun burunaydım.
"İşte bu kadardı dostum. Ölmeden önce şunları da unutma ki burada iyiler çabalar ama kötüler kazanır." demişti pis sırıtmasıyla.
"Eğer ölürsem sende şunu unutma ki bu düşünceye karşı çıkmak için ortaya canını dahi koyacak insanlar hep var olacaklar!" dedim. Adam beni umursamayıp tetiğe eli gidince şehadet getirip gözlerimi yumdum.
Tam o an duyduğum ateş sesiyle o an öldüğümü düşündüm. Fakat canım yanmıyordu. Başımda hissettiğim silah yoktu. Ve kulaklarım Umut'un sesini duyuyordu:
"Sen kimin kardeşine silah tutuyorsun lan?!" diye kükremesiyle arkamı dönüp gözlerimi açtım. Umut iri adamın bacağına ateş etmişti adamında silahı yere düşmüş yerde yatıyordu. Umut'un gözlerine bakıp gülümsedim. Hayatımda görüp görebileceğim en iyi dosttu o. Üstelik bu çatışmada o yokken ne ara gelmişti de beni korumuştu..
" Bu iş burada bitmedi!" diye yerde kıvranan adamı görünce Umut'a bakıp adamın kulağına doğru eğildim:
"Biliyor musun adamım, bu lafı belki yüz bininci kez duyuyorum." diyip Umut'a göz kırptım. O an arkamda ekipten gördüğüm bir kaç adama:
"Alın şunu burdan karakola götürün!" dedim. Aşağı katlar da neler olup bittiğini bilmesemde işi en uzun süren ben olduğuma emindim. Ardından koşar adım binanın karmaşasından kurtulmak istemiştim. Cebimde belki ellinci kez çalan cep telefonumu açıp kim olduğuna baktım. Ekranda gördüğüm Arya'mmm yazısı beni şüphelendirmişti. Gerçi kapıya tuttuğum o 20 tane adam işe yaramadıysa en kısa sürede işlerinden olurlardı.
"Alo Arya?"
"Poyraz sonunda sana ulaştım!"demişti heyecanla. Sesinin titremesi birşeylerin ters gittiğini anlatıyordu zaten.
"İyi misin sen Arya, ne oldu?"
"Değilim, Poyraz! Baban!"
"Ne oldu ona?!"
"Baban vurulmuş!" duyduğum şey beni ilk önce üşütmüş sonra da donuk bir hale getirmişti sanırım şuan bir şok yaşıyordum.
"Nerede şimdi?!"
"Yoğun bakıma almışlar.. Özel Karyılı Hastanesindeymiş. Poyraz, bende gelmek istiyorum."
"Arya şuan hiç sırası değil. Evde durman çok daha iyi." dedikten sonra telefonu kapatmıştım. Arabanın kilidini açıp hızla arabaya geçtim.

***
Arya'dan

Poyraz şimdi muhtemelen babasının yanına gidecekti. Belki de çatışma devam ediyordu ve belki babasının yanına girmeyecekti, gidemeyecekti bile. Hiçbir şey bilmiyordum. Bildiğim tek şey bu ara yaşadığım heyecan bünyeme fazla gelmişti. O an ki yorgunlukla koltuğa sıvışıp uyuyakalmıştım..
Ne kadar uyumuştum bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda evden çok daha farklı bir yerde uyanmıştım. Beni Poyraz'la evlenmeden önce kaçıran adam şuan tam karşımda duruyordu iyi ama nasıl olurdu bu?! O adam yakalanmamış mıydı? Şimdi nasıl karşımda durabilir?! Ellerim ve kollarımda ağır zincirler vardı ve duvarda ise Poyraz ve benim resimlerim asılıydı. O gün Umut'un yardımı ile camdan atlayarak kaçmıştık o harabe evden şimdi ise harabe bir evde değil aksine bir zindanda gibiydim. Buraya nasıl gelmiş olabilirdim ki? Kapıda 20 tane korumamız vardı. Hemde öyle böyle adamlar değildi. Hepsi yaklaşık 2 metre boyunda enine boyuna geniş ve genç adamlardı. Kim bu kadar adamı aşıp beni tekrar kaçırabilmişti?! Bu mümkün olabilir miydi? Adamları aşamazdı ama bir ihtimal vardı. O da adamlarla anlaşmış ya da adamları parayla satın almıştı. Gerçi Poyraz adamlarını çok dikkatle seçerdi. İçlerinden çürük adam kolay kolay çıkmazdı öyle. Fakat başka bir şey şuan aklıma gelmiyordu.
"Poyraz'ın canını yakacağımı söylemiştim küçük kız. Yemin ettim onun elinden seni alacağım. Belalın geri döndü!"

Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız?💫
Hadi ama pamuk eller yıldıza.. 🥰🌸💕

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin