"Şimdi şiir senin yüzündür,
şimdi benim tahtım senin dizindir."
Sabahattin AliPoyraz'ın yanına gidemeyeceğimi anlayınca otele geri dönmeye karar verdim. Otele girdiğimde odamın kapısında bir zarf buldum. İçeri girip kartı sonra açmak için yatağın üstüne attım. Otelin tanıtım kartıdır diye ilgilenmedim. İçeri girip yapacak bir şey yok bari vakit geçireyim dedim. Ama önce namaz kılmam gerekiyordu. Yatsı namazımı kılıp haberlere göz gezdirdim. Ne yazık ki Poyraz'ın gelmesi imkansız görünüyordu.
Allah'ım şaka gibi.. O sıra da odama yemek servisinin hala gelmediğini farkettim. Karnım zil çalıyordu. Bunlarda sistem nasıl ilerliyordu ki acaba?!
O sırada tıklatılan kapı ile başımı üstümü hızlıca örttüm. Kapıda gördüğüm ile şok olmuştum.
"Poyraz?!"
İyi ama nasıl gelmişti. Ona ulaşamadığım için kızgındım.
Arkamı dönüp yatağa uzandım. Bir cevapta beklemedim.
Bu çocukta benim nazımı iyi çekiyor. Adam OHALi dinlemesin benim icin buralara gelsin ben trip atayım. Ne yazık ki çok şanslısın Poyraz acıktığım için bu tribi çok uzun tutamayacağım..
Üstünü giyinip yatağa oturmuştu.
"Arya?"
"Hı?"
"Gerçekten karşılamana hayran kaldım.." demişti. Gülmemek için zor durduk kendimi.
"Bende ulaşılabilirliğine hayran kaldım." dedim.
"Ha kıskandın sen?" dedi gülerek.
"Bak şimdi yastığı kafana geçiricem Poyraz!" dedim sinirle. O ise gülmeye başladı. Kahkaha atıyordu resmen karşımda ya! Kapı da çalmış yemek gelmişti. Poyraz kahkahalarına devam ederken yemeği odaya aldı.
Sinirle servis masasının önüne oturmak için hamle yaptım ki lanet olmayasıca yorgana ayağım takıldı ve servis masasına tutununca çorba ve su gibi şeylerin yarısını yere dökmüştüm.
"Hay Allah'ım!!" dedim sinirle.
Poyraz ise artık gülmemek için dudaklarını sıkıyordu ki ona sinirle bakış atmamla içinde ki kahkahayı patlattı.
Hıh! Çok komik gerçekten! Ayağa kalkıp peçete almaya gittim. Biraz temizlersem yenebilecekleri yerdim.. Peçeteyi alıp çorba tabağının kenarını silmekle başlayacaktım ki tabak korkunç bir sıcaklıkta olduğu için tuttuğum gibi onu da yere fırlatınca üstümde batmıştı. Poyraz gülerek ve ağrıyan karnını tutarak beni kendine çekti.
"Gerçekten şuan ağlayabilirim." dedim.
Zaten o Jessicayla ne yaptığını da bilmiyordum!
"Benim güzel karımın morali neye bozulmuş bakayım?" diyerek ciddileşti. Bense tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım. Her ne kadar Poyraz pek duygularını belli eden biri olmasa da şaşırmıştı.
"Jessica'nın yanında... mı... kaldın?" diyebilmiştim.
"Yok artık! Sorun bu değil desin biri bana, lütfen." demişti.
"Of saçmalıyorum işte.." diye elimin tersiyle göz yaşlarımı silip kenara attığım zarfa bakmaya yürüdüm. Önemsiz bir zarf olduğunu bilsemde şuan yapacak bir şey bulamamıştım. Poyraz ise gözlerini üzerimde tutarken değişen psikolojimi çözmeye çalışıyordu.
Elime zarfı alıp açıyordum ki Poyraz seslendi.
"Arya sen iyi misin?" dedi kaşlarını çatarak:
"Iyiyim ya açlık başıma vurdu sanırım." dedim zoraki gülümseyerek.
"O elinde ki ne?" dedi. Dikkatini dağıtmayı başarmıştım.
"Reklam kartlarıdır heralde bir bakayım." derken zarfı yırttım. Içinden bir a4 kağıdı çıkmıştı. Bu sefer benimde tüm dikkatim kağıda yönelmişti.
El yazısı ile yazılmış bir şeyler vardı.
"Ben Jessica, Arya. Tanışmamızı daha farklı hayal ederdim ama bu kağıt bizi tanıştıracakmış meğer."
Okuduğum kağıtla kaşlarım çatılmaya devam ederken Poyraz da yanıma gelip okumaya başladı:
"Poyraz seni seviyor sanıyor olabilirsin ama onun beni sevdiğine eminim. Bir hem cinsin olarak seni uyarmak istedim. Zarfın içindeki resimlerde sana güzel bir hoşçakal olsun."
Neler saçmalıyordu bu kadın?!
Zarfa iyice baktığımda Jessica ve Poyraz'ın fotoğraflarını gördüm. Poyraz Jessica'nın evine giriyordu sanırım. Jessica ise oldukça açık saçık giyinmiş ve Poyraz'ın dibinde duruyordu.
Ben bir şok yaşarken, Poyraz elimdeki fotografları hızla çekti. O da şaşırmış olmalı ki resimleri yere fırlatıp sinirle bir şeyler söyledi. Fakat onu duymuyordum. Üstümde neler olduğunu, saatin kaç olduğunu, açlığımı ve Poyraz'ı unutup yatağa geçip üstümü örttüm. Arkamı dönüp hissettiğim yorgunlukla uyuyakaldım.***
Sabah gözüme giren güneşle uyandım. Poyraz ise kenarda ki koltukta uyuyordu. Benim kıpırdarken ki sesimi duymuş olmalı ki gözlerini yavaşça açmıştı. Ona bakmayıp kalkıp lavobaya girdim. Dağınık saçlarımı kısaca kremleyip hızlıca taradım. Dişlerimi fırçalayıp lavobadan çıktım. Başörtümü bağlıyordum ve üstüme bir şeyler geçirdim.
Bana bakan Poyraz ise oturur hale gelip:
"Arya? Nereye gidiyorsun?"dedi.
"Kahvaltıya."dedim.
"Yalnız gitmeyeceksin heralde?" dedi.
"Ne o Poyraz hayırdır? Eski kocamın evine gitmiyorum ya.." dedim Jessica'ya vurgu yapmak isteyerek. Uykulu gözleri ile çaresizce saçlarını karıştırdı.
Nefes alıp verip ayağa kalktı. Kenardaki kot pantolonunun kemerini bağlarken daha fazla onu beklemek istemeyip odadan çıktım. Kırgındım Jessica'nın evine gittiği için.
Açık büfeden zeytin peynir ekmek alıp masalardan birine geçtim. Canım bir şey yemek istemiyordu. Tabağıma gömülmüşken karşımda ki sandalyeyi biri çekip oturdu. Tabiki Poyraz'dı. Bütün kahvaltı boyunca tek kelime konuşmadık. Yemeğimi yedikten sonra Poyraz'ı beklemeden odaya tekrar geçtim. Peşimden Poyraz gelmişti ve odaya girer girmez kolumdan çekip beni kendine döndürdü.
"Böyle mi davranıcaz birbirimize?!" dedi. Sesinin soğukluğu korkutuyordu.
"Yine aynısını yapıyorsun! Güvenmiyorsun! Dimi güvenmiyorsun Arya!" diye bağırdığında dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Güveniyorum Poyraz.. Güveniyorum biliyorum o fotoğraflar her ne kadar yanlış anlaşılmaya müsait olsa da fotoğraflarda ki bakışlarını tanıyorum oradayken ne kadar rahatsız olduğunun farkındayım. Sana güveniyorum."
Şaşırmıştı.
"Öyleyse sorun ne niye bana böyle davranıyorsun?"
"Çünkü bana hiç bir şey anlatmayıp onun evine kadar gidip sonra gelip bu yaşadıklarımdan sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranmamı istiyorsun sorun bu!"
"İşimi sorunlarımı neden eve taşımamı istiyorsun Arya?"
"Çünkü ben ve sen yok. Çünkü sadece biz var." dediğimde çatılan kaşları gevşemiş dudakları yukarı kıvrılmıştı.
Sorunumuzu halletmiştik.
"Yalnız bir daha beni dün ki kadar aç bırakma sinirlerime hakim olamıyorum açken." dedim.
"Biraz da sakar oluyorsun sanki?" deyip göz kırptı.
"Poyraz!"deyip kollarımı bağladım. O ise gelip sarıldı. Evet evet kocaman sarıldı. Ne kadar özlemiştim...***
Bugün Fransadan gidiyorduk. Türkiye'ye dönecektik. Poyraz o Jessica'nın ağzından laf almıştı ve evlilik belgelerinin usta bir sahteciliğe olduğunu anlamıştı. Şimdi ise Türkiye'ye gidip onu sahtecilikle suçlayacaktı. İşler yoluna girmişti.
***
Ve geldiiik!
Evimizi nasıl özlemiştim..
Eve girer girmez pembe karpuzlu pijamalarıma koştum ve bir çırpıda giyindim. Yüzümde başarmıştık gülümsemesi varken bana tuhaf tuhaf bakan Poyraz'a baktım:
"Ne oldu Poyraz neden bana böyle bakıyorsun?"
"Hayır şu pijamaları benden daha çok sevdiğine kalıbımı basarım." demişti bazen çok çocuk olmuyor mu? SEN koskoca Poyraz'sın kendine gel yahu..
Gidip Poyraz'a sarıldım fakat sarılmama karşılık vermedi. Ciddi miydi şimdi?
Kendimi geri çekip:
"Aslında haklısın çünkü pijamalarım beni kocamaaan sarıyorlar senin gibi bahçedeki incir ağacımız misali beklemiyorlar." deyip kıvırtarak koltuğa oturdum.
"Beklemesene orada gel gel." dedim içimden sırıtsamda ciddi durdum. Ya sen otelde benle nasıl dalga geçtin pis Poyraz!
Ne var biraz sakarsam..
Bir anda kulağımda hissettiğim fısıltıyla çığlık atacak gibi olsam da Poyraz olduğunu anlayınca durdum:
"O pijamaları makasla kesmemi istemezsin dimi?"
Nee?!
"Kıskanç seni!" demiş gözlerimi kısmıştım. Ona ciddi ciddi bakarken o sırıtıyordu. Yalnız bir anda sırıtmadı kesildi. Ciddi bir patlama sesi duymuştuk. Korkuyla elini tutmuştum. O ise ayağa kalkıp beni arkasına doğru çekti. Hızlıca silahını beline takıp üstüne siyah deri ceketini giydi. Bana dönüp:
"Beni burada bekle tamam mı?" dedi.
"Ama Poyraz.."
"Şşhh.. Gelicem." diyip kapıyı çekip çıkmıştı. Her an dışarı çıkmam gerekebilir diye hızla üstüme uzun feracemi attım. Başıma hızla bonemi takıp, şalımı örttüm. Burada beklemek istemesemde dışarıda silah çatışmaları duyulmaya başlamıştı. Daha fazla bekleyemezdim. Kapıyı açıp Poyraz'ı aramaya başladım. Ormanlığın içinde iyice ilerlemiştim ama etrafta kimse yoktu. Silah seslerinin yoğunlaştığı yere ilerlerken bir adam gördüm. Sanırım Poyraz oradaydı. Küçük küçük ilerlerken birden birisi ağzımı kapattı. Çırpınıyordum ama bırakmıyordu beni. Panikle kaçmak için canım pahasına kaçmaya çalışıyordum. Ağzımı öyle kapatmıştı ki Poyraz diye bağırmaya çalışsamda iniltim bile duyulmuyordu.
Bırak beniii bırak!!!Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız? 💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA! (Tamamlandı)
Spiritual"Siz hiç rüyanızda gördüğünüz birine aşık oldunuz mu?" Arya oldu.. Dünyaya dair hiçbir şeyini bilmediği bir rüya karakteri onu kendi kalbine hapsetti.. "Siz hiç uyumaktan korktunuz mu?" Arya korktu. Arya ve Poyraz, gerçek olamayacak kadar güz...