Bölüm 23

1.5K 176 4
                                    


Balığa denizden başkası azaptır...
Mevlana

Anlamını bilmediğim ve sormaya hala korktuğum bir sebeple karakola gelmiştik.
Bekleme koltuğunda oturmuş yanaklarımı şişirmiş bir şekilde ayaklarımı sallıyordum. Ayaklarımı sallayabildiğim uzunlukta ki sandalyeleri çok seviyorum. A birde dönen sandalyeler çok eğlenceli, sadece biraz fazla dönünce midem bulansa da her gülün bir dikeni vardır dimi?
Artık beklemekten ve heyecandan sıkılmıştım. Şimdi sağ yanağını şişir, sıra sol yanakta, şimdi tekrar sağ yanaak vee şimdi de..
"Arya düşünmeme engel oluyorsun birtanem." Diyip tek kaşını kaldırıp bana uyarıcı gözlerle bakınca:
"Ee ben... sadece... çok sıkıldım.." derken uzun boylu ve iri bir polis
"Arya Hanım?" demesi ile Poyrazla aynı anda adama doğru baktık.
Ayağa kalkıp polisi takip ettim. Poyraz'da peşimden geliyordu.
Polisin odasına girdiğimizde masasında oturan bir adam Poyraz'ın elini sıktı. Ben ise başımla selamlayıp koltuğa oturdum. Poyraz'da gözlerini yumup açarak bana güven vermişti. Derin bir nefes alıp Polis Emre Beyi dinlemeye başladım.
"Arya Hanım,.."
Bu gün kaç kere bu kelimeyi duyacaktım. Adam çok endişeli görünüyordu ve beni korkutuyordu. Poyraz ise her zamanki kendinden emin duruşu ile korkacak hiç bir şey olmadığını bana hissettiriyordu. Poyraz'ın dik duruşu bana hep güven vermişti. Kolay kolay geri adım atacağı iş yapmazdı. .
Bir şey yaparken çok düşünür ve pişman olacağı şeyi yapmamak için uğraşırdı.Onun hayatında açıklayamadığı bir durum olmamıştır.

Sadece ben bazen açıklamasına fırsat vermezdim. O da kendinden emin olduğu  için hiç bana yalvarmaz dinlemezsen kaybedersin der gibi dururdu... Bazen bu eminliği beni korkutuyordu.

Tıpkı biraz sonra olacağı gibi..

"Evet sizi dinliyorum."
"Arya Hanım, Jessica Blue adlı bir bayan tarafından suçlanıyorsunuz. Sahte bir evlilik yaptığınızı söylüyor yani kanunen suç işlediğinizi bildirdi bize."
Ne?! Bir dakika ya!
Kamera şakası falan mı yapıyorlar şu an bana?
Sinirime engel olamayıp güldüm.
"Şaka mı bu?!"
Poyraz gözlerimin içine bakıyordu.
"Poyraz?! Bir şey desene?"
Poyraz sert bakışlarını üstümden çekip polise baktı:
"Bakın Jessica'yla konuşmak istiyorum karıma böyle bir şikayette bulunamaz!" diyerek masaya yumruk atmıştı Poyraz.
"Ya ben anlamıyorum?!" dedim kendimi hatırlatarak. Emre Bey bana dönüp:
"Kocanızın ilk evliliği Jessica  ile olmuş Arya  Hanım. Almanya da bir nikah yapılmış henüz belgelere ulaşamadık ama iddiası böyle ve sizinle burada sanki ilk evliliği gibi bir nikah yapmış fakat Jesica ile evliliği devam ediyor. Bunlardan ise Türkiye Devleti olarak herhangi bir bildiri gelmemiş. Jessica ise sizinle yaptığı evliliğin yasal olmadığını bize bildirdi. Açıkçası bizde işleri çözmeye çalışıyoruz. Bunun için hepimiz buradayız." dedi. Şuan kapıyı çarpıp çıkmak istiyordum fakat duyduklarımdan sonra kalkacak gücüm kalmamıştı. Poyraz'ın yüzüne baktım acıyla.. Bunlar gerçek miydi. Poyraz ne düşündüğünü asla anlayamayacağım şekilde tepkisizce bana bakıyordu.
Gözlerimin en içine..
Sakin olucam..
Sakin olucam..
Sakin olucam..
Derin nefes alıp verdim.
"Peki ben şimdi kuma mı oluyorum Emre Bey?"
"Bu konuyu Poyraz Beyle konuşmanız daha doğru olur Arya Hanım. Şuan için bir şey bilemiyorum."
"Arya saçmalamayı kes ve bir kez olsun bana güven!" diyerek susturmuştu beni.
"Peki."
Bu sefer sabredecektim. Zaten başka ne yapabilirdim ki..
Emre Bey odadan izin isteyerek çıkmıştı. Sanırım geri gelecekti fakat şuan Poyrazla yan yana kalmak istemiyordum. Konuşmak da istemiyordum çünkü zihnimi toplamam gerekiyordu.
Poyraz telefonla adamlarından birini aradı.
"Jessica polislere ulaşmış ve evliliğimi şikayet etmiş.."
"..."
"Yarına uçağı hazırlatın sabah havalimanında olucam." dedikten sonra telefonu kapattı. O sırada Emre Bey tekrar içeri girdi.
"Emre Bey ben yarın sabah ilk uçakla Almanya'ya gidiyorum. Jessica ile konuşup bu sorunu halledicem. Bu geceyi Arya'nın burada geçirmesini istemiyorum zaten sorun yarın çözülecek."
"Ama Poyraz Bey, Arya Hanımı burada tutmak zorundayız."
"Ne için?! Daha emin olamadığınız bir şikayet için mi?" dedikten sonra ayağı kalktı ve kolumdan çekip beni kaldırdı. Ve odadan çıktık. Sürüklese de sürüklenirdim çünkü beynimi toplayamıyordum ve kendimde değildim.
İşte yine onun dik duruşuna güveniyordum. Bir kez şüphelenmiş çok pişman olmuştum, artık şüphelenmek istemesemde bulunduğum durum çok da normal bir durum sayılmazdı.
Karakoldan çıkıp araca binip eve gidiyorduk.
Poyraz bir eli direksiyonda gözü ise pür dikkat yoldaydı. Biraz da fazla hızlı gidiyorduk. Sinirlenince böyle oluyordu.
Oluşan sessizlik onu da rahatsız etmişti ki gözünü yoldan ayırmadan:
"Yarın Almanya'ya gidicem."
He bir de çok normalmiş gibi Almanyaya gidicem diyordu.
"Bana kuma olduğumu ne zaman söyleyecektin Poyraz?!" dedim bir hışım.
"Kuma falan değilsin sana saçmalamayı kes demiştim." dedi dişlerini sıkarak.
"Hem suçlusun hem güçlü ya şuan dişlerini sıkması gereken tek kişi benim!"
"Arya sinirlerimi bozuyorsun. Bana güven demiştim sana ama sen belli ki hala güven problemini aşamamışsın!"
Ne alakası vardı şimdi!
"Açıkla o zaman! Kim bu kadın? Anlat çok güveniyorsan kendine!"
Arabayı ani bir dönüşle uçuruma doğru sürmesi ile çığlık atmıştım. Son anda frene basarak arabayı durdu. Ve uçurumdan uçmadık. Bu kadar aptalca araba sürmeyi kim öğretti bu çocuğa!
Ellerimle korkudan yüzümü kapatmıştım ki yavaşça ellerimi indirdim.
"Az kalsın katilim olacaktın!" dedim.
Yine alnını ovuşturdu. Başı ağrıyor gibiydi.
"Bu gün çok konuşuyorsun Arya.."
"Heh çok güzel zaten hep ben suçluyum bu durumda bile bana bunu söylem.."
"Arya!"
Bağırması ile konuşmayı kesmiş ve korkmuştum.
"Sus ve dinle tamam mı?!" dedikten sonra ikimizde uçuruma doğru bakıyorduk.
"Arya benim işim Almanya Türkiye arasında bir teşkilat bunu sende biliyorsun. Almanya benim ikinci mekanım sayılır. Ben orada da çok iş yaptım. Bir gün Almanyada yine büyük bir iş peşindeydik. Bir daveti basmamız gerekiyordu çünkü o davette hep kirli işleri olanlar vardı. Biz 3 kişiydik. Ben, Burak, Jessica. Jessica bizim başımızda ki adamın kızıydı. Görsemde pek muhabbetimiz olmamıştı. Bu davete üçümüzü patron göndermişti. Ve davete sadece evli kişiler girebiliyordu. Aslında bizim işlerde bir kız kolay kolay olmazdı ama patron davetin şartlarını bildiğinden kağıt üstü evli gibi göstermek istemişti bizi. Burak zaten evliydi. Onun için sorun yoktu. Bizde Jessica ile sadece Almanya'da geçerli bir evlilik yapmıştık.."
Anlattıklarını sindirmek kolay olmuyordu. O soluklanırken ben bir şey sormak istemiştim.
"Pekii şey.. Bir şey sorabilir miyim?" dedim.
"Bekle bitirdikten sonra seni yanıtlıyacağım." dedi sakince. Daha anlatacak diye korkarken devam etti:
"Sonrasında o daveti bastık. Kirli adamların hepsini tek tek yakalayıp masum insanlara zarar vermelerinin cezasını ödettik. İş bittikten sonra patrona her şeyi anlattık. Kızından ayrılmam için onay verdi. Fakat Jessica bana bu kağıdı gönderdi dedikten sonra elindeki kartı bana uzattı. Jessicayı çok merak ediyordum. Acaba Poyraz onu hiç sevmiş miydi? Jessica nasıl bir görünüşe sahipti içim içimi yiyordu.
Kartta yazılanları seslice okudum:

'zaten evlilik yasal değildi Poyraz fakat Almanyada bir torpil yapıp evliymişiz gibi belge aldım ve sisteme soktum yani ayrılmamız için bir şey yapmana gerek yok zaten hiç kavuşmadık'
Jessica Blue

"Peki simdi? Jessica şimdi de evliymişsiniz gibi neden davrandı? Bizden ne istiyor? Beni nereden biliyor?" dedim.
"Bunu öğrenmek için yarın oraya gidicem ve bu işi halledicem." dedi. İçime sinmiyordu dayanamayıp konuştum:

"Peki o halde bende seninle Almanya'ya geliyorum!"

Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız? 💫

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin