"Bir şeye ihtiyacın olursa
söyle demiştin ya hani...
Sana ihtiyacım var, bil istedim."
-alıntıPoyraz sanırım sana en çok şuan ihtiyacım vardı..
İri adam karşımda pis pis konuşuyordu. Bakışları öyle iğrençti ki..
"Seni elimde tutamıyorum madem küçük kız o zaman böyle anlaşıcaz. Poyraz'ın canını en çok bu yakıcak."
diyip sarı dişleriyle sırıttı. Sanırım alkollüydü. Üzerime gelmesiyle ellerimle onu itmeye başladım. Her ne kadar onun yanında güçsüz de olsam direnmek zorundaydım. Korkudan ağladığımı yanağımda ki ıslaklık ile farkettim.
Tam o an da açık pencereden içeriye biri atlamış ve iri adamın başına kenara koyduğum sandalyeyi geçirmişti. Nasıl güçlü biriydi ki tek vuruşta iri adamı bayıltmıştı.
"Arya! İyi misin?!" yanıma gelen kişinin yüzüne bakamamıştım. Başımı kaldırdığımda geçen gün ki Poyraz'ın adamı olduğunu fark ettim.
"Ben Umut, Arya.. Poyraz Bey'in adamıyım. Poyraz kapının önünde ki güvenlikleri dövmekle meşgul. Onun buraya gelmesine izin vermedim ki adamı öldürmesin." dedi.
"Buradan.. gidelim.. Umut.." demiştim titreyen korku dolu sesimle. Cama doğru baktı:
"Buradan atlayabilir misin?"
Olumlu anlamda başımı salladım.
"O halde buradan atlayıp dümdüz ilerle karşına çıkan arabanın kapısı açık olacak içine binip kapıları kilitle. Ben Poyraz'a yardım etmeliyim." Tekrar başımı sallayıp ayağa kalktım. Camdan atladım. Çimenliklerin üzerinden koşarak arabayı arıyordum. Uzun bir yolun sonunda arabayı görmüştüm. Her zaman ki gibi arka kapısını açıp arkaya atladım. Kapıyı kapattım. Derin bir nefes almıştım. Sonunda kurtulmuştum buradan.
"Hoşgeldin Arya."
Duyduğum sesle çığlık atmaya başlamıştım. Kapıyı açmaya çalışıyordum ama kilitlenmişti. Ben çırpınırken o,
"Şşhh tamam tamam, korkma, Arya sakin ol, benim Poyraz, Aryaa..." demeleriyle başımı ona çevirdim. Poyraz karşımda duruyordu.
"Böyle mi seslenilir baş belası!" dememle kahkaha atmaya başlamıştı.
Hıh! Çok komik!
"Gül sen gül! Zaten sayende başıma gelmeyen kalmadı!"
Hâlâ gülmesi kesilmemişti.
"Biraz daha gülersen o iri adamın yanına gidicem ve Poyraz'ı bulup benim yerime de öldürün diycem."
"Hahahaha..." şuan arabayı kafasına geçirmek istiyordum!
" Tabi onlarda haklısınız Arya Hanım siz burda bekleyin derlerdi."
"Ya sen niye bulaştın bu adamlara, ne işin var senin bunlarla?" diye sordum. O sıra yüzüne baktığımda ağzı kan içindeydi. Bunu o adamlar yapmış olmalı..
"Poyraz yüzünde kan var!.." dedim korkuyla. O umursamıyorsa da hemen eşarbımın ucundan yırttım ona uzattım.
"Lütfen yavaşça temizle yüzünü."
Benim ona dokunmam doğru olmazdı. Bu yüzden ona uzatmıştım.
Küçük hareketlerle dudağına sürüp yüzünü ekşitmişti..Canı yandığı belliydi.O an kapı açılıp içeri Umut binmişti.
"Abi niye geldiğinizi söylemiyorsunuz? Bayılttığın adamların üstünden atlaya atlaya seni aradım resmen!"
Umut ile Poyraz ne kadar resmi olsalarda bir yandan arkadaş gibiydiler ve Umut, diğer adamlarından farklıydı. Umut, Poyraz'ın yaşıtıydı muhtemelen. Birbirlerine değer verdikleri belliydi.
"Başarımı sana göstermek istedim belki oğlum Allah Allah!" diyip sırıtan Poyraz'ın keyfi oldukça yerindeydi.
"Arya nerede?" diyen Umut'a dönüp:
"Arkanda." demişti. Umut arkasını dönüp bana bakacakken Poyraz gaza basıp herkesin arkasına yaslanmasını sağlamıştı.
Yol boyu bir sessizlik vardı. O an aklıma gelen soruyla:
"Poyraz?" dedim.
"Hıı..?" demişti yola bakarken.
"Annem ve babam iyi mi?"
Poyraz dikiz aynasından bana bakıp:
"Arya.. Bunu sonra.. konuşalım.." diyip Umut'la göz göze geldiler. Paniklemiştim.
"Poyraz, Umut söyleyin lütfen! Bir şey mi oldu onlara?!"
"Arya.."
"Umut sen söyle lütfen! Ne oldu!" dememle Umut:
"Onları kaybettik Arya.."demesiyle ağlamaya başladım. Hıçkırıklarım arasından:
"Poyraz.. Ne olur beni onlara götür.." demiştim.
Poyraz arabayı durdurup Umut'a yaptığı göz işaretiyle arabadan inmişlerdi.
Ben arabada başımı ellerimin arasına alıp ağlarken onların sesi arabaya geliyordu:
"Umut sen aptal mısın?!"
"Abi bilmesi gerekiyor!"
"Ne bilmesi lan! Kızın yaşadıklarını görmüyor musun!"
Poyraz , çalan telefonla uzağa gidip telefonla konuşmaya başladı.
Sonra beraber arabaya bindiler.
"Arya telefon geldi anne ve babanın cenazesi kalkacakmış oraya gidiyoruz." demişti.
Başımı sallayıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Arabada çalan ney sesiyle eski anılar gözümde canlanmıştı...
***
Bütün işlemler tamamlanmış herkes gitmişti. Şimdi yanyana mezarlıkta anne ve babam yatıyordu. Bu gece onlarsız ilk gecem olacaktı. Poyraz biraz geride beni bekliyordu. Anne ve babamın toprağına elimi sürdüm.
"Güzel annem.. yakışıklı babam.. beni neden bırakıp gittiniz?.. size çok ihtiyacım varken.."
Bu dünya bu kadar yalandı işte..
Poyraz gelip mezarlığın kenarına oturmuştu.
"Arya.." demişti.
"Biliyor musun Poyraz, babam anneme hep ne derdi?"
Gözlerini mezardan ayırmayıp beni dinliyordu.
" 'Biz bu dünya da hep beraber yaşadık, dilerim ki ölümümüz de beraber olur. Lâkin eğer ben senden önce ölürsem senin bu pis dünya da yalnız kalıp benim acımı çekmene dayanamam, yok eğer sen benden önce ölürsen ben yaşayan bir ölüden farksız ölümü beklerim. Bu yüzden beraber ölümü dilerim Allah'tan.' derdi." dedim elimin tersiyle göz yaşlarımı silerken.
"Poyraz bu gece tek kalmak istemiyorum. Ben burada onların toprak kokusuyla kalmak istiyorum."
"Kimsen yok mu Arya? Gece dışarısı tehlikeli olucak."
"Kimseye gitmek istemiyorum."
"Zeynep var. Onlarda kal."
Az önce Zeynep'te cenazedeydi ve bütün gün yanımda destek olsa da zorla ona gitmesini söyledim. Ben yalnız kalabilirdim. Fakat Poyraz gitmemekte ısrarlıydı.
"Arya çevremde çok kötü insan var seni buluyorlar. Burada tek bırakmamı isteme benden."
Başımı sallayıp yarın gelmek üzere anne ve babama söz verip içimden Yasin Suresini okuyup onlara gönderdim.***
1 Hafta Sonra
***
Her gün mezarlığa gidemesem de okuyup anne ve babama gönderiyordum. Bu aralar Zeynep'lerde kalıyordum. Ama o da üniversite sınavlarının başladığı bir dönemdeydi. Üstelik yüksek lisans yaptığı için yoğun bir dönemdeydi. Her gün okula gitmesi gerekiyordu. Bende Elif Teyzeyle bütün gün dertleşiyor acılarımı azaltmaya çalışıyordum. Annem tek çocuktu ve anne babası ayrılmıştı. O yüzden annem kendi annesiyle yıllarca yalnız yaşamıştı. Şimdi ikisi de olmadığı için anne tarafimdan kimse yoktu. Baba tarafımda ise babam kendi ailesi ile konuşmuyordu. Çünkü onlar annem babamı çok istediği dönemde hep karşı çıkmış dindar bir kadınla evlenmemesi için oyunlar oynamışlardı. Evlendiklerinde ise anneme hep aşağılayıcı davranışlarından dolayı babam onları silmişti. Bu yüzden yalnızdım. Ne anne ne de baba tarafımdan kimsem yoktu şimdi.
Poyraz ise her gece mesaj atarak iyi olup olmadığımı soruyordu. Bu gün de anne ve babamın mezarına gitmek için dışarı çıktım. Bir otobüse binip mezarlığa geldiğimde, anne ve babamın mezarlığının yanında Poyraz'ı görmüştüm. Az buz duyduğum kadarıyla elindeki Yasin kitabından sureler okuyordu.
Sure okumasını bölmemek için arkaya doğru oturdum. Sanırım Mülk Suresini okuyordu. Kabir arkadaşıydı bu sure benim için. Çok okumaya çalışmıştım ve okurken de ezberlemiştim.
Sure bittiğinde beni fark etmişti..
"Arya.." dedi ciddi bakışlarıyla,
"Buraya her gün yalnız gelmeni ve geç saatlere kadar kız başına burada kalmanı doğru bulmuyorum."
Evet belki bu yanlış olabilirdi. Yapayalnızdım. Nasıl kendimi koruyarak yaşayacaktım ki bundan sonra.
"Her zaman yanımda sen yoksun Poyraz. Kimsemde yok, ne yapabilirim? Belki bir kaç gün sonra anne ve babamın evinde tek yaşayacağım." Susmuştu.. Çok düşünceli olduğu belliydi. Gözlerine baktım ve ağzımdan çıktığına inanamadığım o sözleri söyledim:
"Poyraz, benimle evlenir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA! (Tamamlandı)
Spiritüel"Siz hiç rüyanızda gördüğünüz birine aşık oldunuz mu?" Arya oldu.. Dünyaya dair hiçbir şeyini bilmediği bir rüya karakteri onu kendi kalbine hapsetti.. "Siz hiç uyumaktan korktunuz mu?" Arya korktu. Arya ve Poyraz, gerçek olamayacak kadar güz...