Bölüm 21

1.8K 190 5
                                    

"Bütün uyuyanları uyandırmaya,
Bir tek uyanık yeter."
Malcom X

"Ne dedin sen?"
"Hamileyim dedim Poyraz."
"Bi dakika, bi dakika hamile misin?"
"E-veet" dedim bıkkınlıkla. Tahmini olarak ne zaman inanırdı?
"Ya baba oluyorum, baba! Kimse tutmasın beni!"
Gülümsemiştim telaşlı haline.
"E sen hastasın ama, ya bebek, o iyi mi, doktora gitmiş miydin?"
"Poyraz sakin olur musun her şey yolunda merak etme endişelenecek bir şey yok."
"Allah'ımmm Arya bu bir mucize mi?" dedikten sonra sarılmıştı bana. Bende ona kaç günün hasretiyle sarılmıştım.
Umarım benim minik mucizem hayatımızın tazelenmesine vesile olurdu..

***

1 Hafta Sonra

Her şey yoluna girmeye başlamıştı. Poyraz'la kavgalı günlerimizi silmiş bebeğimizle yeni bir sayfa açmıştık. Bebeğimi henüz hissedemesemde varlığını bilmek ve Poyraz'dan bir parça taşıyor olmak mutlu ediyordu ruhumu. Yüzü güzel olsun diye sürekli ayva yediriyordu Poyraz bana. Ahlakı içinde sık sık Yusuf süresini okuyordum. Kız ya da erkek olması önemli değildi. Sağlıklı ve hayırlı olması önemliydi bizim için.
Bugün boydan pileli kadife pembe bir elbise giymiştim. Hafiften bol giymeye alıştırıyordum kendimi. Bebeğimin karakteri için elimden geldiğince onu göstermeyecek kıyafetler giyiyordum. Saklanmayı, iffeti, tesettürü karnım da öğrensin istiyordum.
Poyraz mutluluktan etrafta sırıtarak  gezmesi ile meşhurdu şu ara. Ben ise karnım da olduğuna inanmaya çalıştığım miniğin şaşkınlığını atamamıştım henüz.
Hazırladığım kahvaltı sofrasında bir şeyler atıştıran Poyraz'a:
"Poyraz birazcık hava almak istiyorum bu gün arabayla da olsa gezelim mi?" dedikten sonra şirince gülümsedim.
"Arya bugün çok işlerimiz var. Umut'un dava da sürüyor zaten hafta sonu çıkalım olmaz mı?"
"Yaa ama ben şimdi istiyordum.." diye surat  asınca kıyamamış olacak ki:
"Bizim şoföre söylerim seni gezdirir sonra da eve bırakır."
"Aaa olur.." demiştim heyecanla. Aslında ben onunla gezmek isterdim ama böyle de olurdu.
"Imm bi de şey.. Canım kivi çekti akşam bana alsana Poyraaz."
"Arya dışarı çıkınca alırsın işte. Ben o kadar koşturup elimde silahla kivi almaya mı gideyim?"
"Hamile olduğumu unutuyorsun Poyraz!" diyerek trip attım.
"Aaa doğru ya aşerirsin dimi sen şimdi?"
Oflayıp yerimden kalktım şoför kornaya basmış geldiğini belirtmişti. Poyraz mesaj göndermişti heralde şoföre:
"Hiii şoför geldi hemen hazırlanıyorum ben." dedikten sonra üstüme uzun kürklü kabanımı atıp ayakkabılarıma uzandım. Hemen giydikten sonra arabaya atladım. Uzun zaman olmuştu hava almayalı. 
Poyraz bana dönüp:
"Sen mi çağırdın şoförü?" dedi.
Şaşkınlıkla:
"Hayır sen çağırmadım mı?" dedim.
"Çağırsam sana sormam ki Arya." dedi gözlerini devirerek. Şimdi onu çekemezdim.
"Madem fırsat ayağıma geldi ben gidiyorum." deyip hızla attım dışarı kendimi. Arabanın kapısını açıp evin anahtarını çantama yerleştirirken araba gitmeye başlamıştı.
"Şey ben sahil tarafına gidicektim." dememle şoför sandığım adam bana dönüp silahını gösterdi:
"Şimdi sadece sus. Ben gideceğin yeri biliyorum." dedi. Korkuyla bakan gözlerim yerlerinden çıkacaklardı. Kapıyı açmaya çalışsamda kitlenmişti. Cam tuşuna başındada cam açılmadı. Resmen fiyaskonun içine düşmüştüm. Ah aptal kafam neden dikkat etmeden arabaya atlarsın ki!
"Poyraz'ın seni bulması zaman almayacak!"
Adam tekrar bana dönüp:
"Sen Umut'un karısı değil misin?" dedi.
"Hayır Poyraz'ın eşiyim ben!" dedim sinirle.
"Bir taşla iki kuş bulucaz demek ki!" diyip gülümsedi. Çok sinir bozucuydu. Zeynep çok korkardı ona bir şey yapmalarına izin veremezdim. Telefonundan bir şeyler yapmıştı. Anlamamıştım.
Sonrasında araba bir minibüs gibi bir şeyin önünde durunca indi. Sonra da beni kollarımdan tutup zorla minibüsün içine attı. İçeride insanlar vardı ve hepsi çaresiz gözlerle bakıyordu. Emniyet kemeri ile herkez bağlanmıştı fakat emniyet kemeri geri çıkmayacak şekilde ayarlanmıştı. İnsanların ayakları da halatlarla bağlanmıştı.
İçeride silahla etrafı gizliden idare eden bir kadın da vardı. Bir nevi hostes gibiydi ama ajandı.
Beni de aynı şekilde ikili koltuklardan birine oturtup bağladılar. Ellerimize ince bir halat bağladılar. Ve minibüs hareket etmeye başladı. Her ne kadar çırpınsamda işe yaramıyordu. Yanımda kişiye baktığımda baygın kapalı bir kızdı. Daha dikkatli baktığımdaysa şok olmuştum. Bu Zeynep'ti! Uyandırmayı bir kaç kez denememde olmamıştı.
Minibüsü kullanan şoför konuşmaya başladı.
"Minibüs ses geçirmez tasarlanmıştır. Bu yüzden boşuna çırpınmayın! Hepiniz suçlu insanların sevdiklerisiniz. Siz bizim intikam alma aracımızsınız." diyip kahkaha attı. Herkes nefret doluydu.
"Masumlara gücümüz yetiyor demelisiniz bence!"  demiştim kendimi tutamayarak. Ama ajan kadının silahını göstermesi ile geri sustum.
Minibüsün camları filmli cam değildi. Polis falan çevirse minibüs imajı vermişlerdi.
O sıra aklıma dahice bir fikir geldi! Telefonumu almamışlardı! Telefon cebimdeydi. Oradan Poyraz'a mesaj yazabilirdim. Çaktırmamaya çalışarak cebimden zorlukla telefonu çıkartmaya çalışırken telefon pat diye yere düştü. Korkuyla etrafa baktım. Kahretsin! Tek şansım bu telefondu. Ajan kadına ve şoföre baktım. Kimse farketmemiş gibiydi. Peki telefonu nasıl yerden alacaktım?
Eğilirken ajan ile göz göze geldim. Hayırdır bakışı atmıştı bana. Bende:
"Bacağım kaşındı." deyiverdim ve bacağıma elimi uzatıp biraz zorladıktan sonra telefonumu aldım. Poyraz tuşuna gizlice basıp yazmaya başladım.
"Poyraz, şuan kaçırılıyorum. Zeynep'te yanımda. Bir minibüsün içindeyiz başka insanlarda var." yazmıştım. Şimdi tam gönder tuşuna basıyordum ki telefon bir anda elimden çekildi. Ajan kadın telefonu farketmiş ve şoföre vermişti. Kulağına eğilip birkaç şey söylese de anlamamıştım.
Allah'ım kafayı yemek üzereyim!
Zeynep o sırada ayılmış şok ile bana bakıyordu. Sus işareti yapıp kulağına fısıldayarak durumu anlattım.
"Kalemin var mı?" dedi bana. Anlamayan gözlerle ona baktım. Cam kenarında o oturuyordu. İşin tuhaf kısmı ise koltuğa takılı bir kalem vardı. Zeynep'e gözümle kalemi işaret ettim. Hemen kalemi alıp elin güç bela yazmaya başladı.
"I-M-D-A-T"
Ve elini camdan insanlara göstermeye çalışıyordu. Her bu tarafa bakan insana umutla bakıyorduk. Belki biri yardım ederdi ve peşine düşerdi bu minibüsün.
Gülümseyerek birbirimize bakmıştık.
Ne olursa olsun beraberdik.
Minibüs bir araziye gelip kimsenin olmadığı bir yerde durmuştu. Tam o an duyduğumuz  polis sireni ile minibüs kaçmaya başladı. Son hızla şehirler arası yolu gibi bir yerde gidiyorduk. Polis ve arkasında 5-6 araba peşimize takılmıştı. Belki de Zeynep'in yaptığı işe yaramıştı!
Tam o an kocaman bir kamyonun hızla gelmesi ile çalan korna sesini duymamızla herkes çığlık atmış, nefesini tutmuş ve gözlerini sımsıkı kapatmıştı! Ben ise elimi karnıma götürebilmiştim.

Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız? 💫

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin