Bölüm 32

1.1K 125 9
                                    

"Mutluluk ve hüzün, ne kadar yakındılar.."

Sensin Arya, sensin Arya, sensin Arya...
Bu ses kulaklarımda defalarca kez çınlıyordu. Karnıma giren sancıyla bebeğimi hatırlayıp sakin olmaya çalıştım.
Kafeden ayrılalı 2-3 saat olmuştu. Zeynep'e böyle bir şeyin asla mümkün olmayacağını söylesemde:
"Sana güveniyorum Arya, ama ne yazar ki? Umut sana deli gibi aşık.." demişti. Eve geçmeye cesaretim yoktu. Poyraz böyle bir şeyi duysaydı felaket olurdu. Onlar kaç yıldır kardeş umarım Umut böyle bir şeyden bahsetmemiştir. Telefondan Poyraz'ın numarasını tuşladım.
"Selamun aleyküm sevgilim."
Her şey yolunda görünüyordu.
"Aleyküm selam bitanem iyi misin?"
"İyiyim canım eve geçicektim bende Umut gitti mi diye sormak istedim."
"Yok bitanem burada. Umut birine abayı yakmış da şimdi tam onu anlatıyordu. En heyecanlı yerde aradın tam da kızı söyleyecekti bana!." dedi kinayeli kinayeli.
Aman Ya Rabbim!
"Poyraz, Poyraz, Poyraz!"
Telaşla söylediğim sözcükler karşısında o da panik oldu.
"Arya ne oldu?"
"Poyraz uzaklaş oradan!!!"
Of ben ne diyorum ya!
"Niye bitanem ne oldu?"
"Şey.. yani.. yanıma gel... Ben iyi hissetmiyorum.. şey... karnım!..Karnım ağrıyor yine."
Uf başka bir şey bulamamıştım. Afferim sana Arya! Ayıkla şimdi pirincin taşını!!
"Arya bizim kafede misin, hemen geliyorum, şu doktorla konuşalım artık."
"Ta-tamam."
Banka oturup estağfirullah çekiyordum. Belki böyle sakinleşirdim. Nefes al içinde tut  7 kere estağfirullah de nefesini ver elhamdülillah de. Bu tekniği tekrarlıyordum. Sakinleştiriyordu beni.
Sırtıma bir el dokununca geri çekildim.
"Arya? Ne yapıyorsun burada."
Kafeden sahile yürümüş kayalıklarda oturuyordum. Poyraz'ı görmem ile ayağa kalkıp ona sarıldım. Tam derin bir nefes veriyordum ki Umut'u görmem ile nefesim ciğerime kaçtı!! Poyraz'ın okyanus kokusuyla aşk yaşayamadan nefesim kesildi. Öksürüp duruyordum.
"Arya, ay yenge iyi misin?"
Umut'un sesiydi bu. Yenge deme Umut deme yenge bana!
"İ-öhö-yiyim."dedim öksürük içinde.
"Bitanem karnın nasıl? Hadi hastaneye gidelim ağırlaşmadan."
"Yok olmaz!"
"Arya saçmalama ve yürü."
Poyraz'ın soğuk sesi korkutsa da diretmek zorundaydım.
"Şey bitanem.. geçti ki benim ağrım."
"O zaman ben hazır Arya da buradayken bir şey itiraf etmek istiyorum."
Hayır Umut! Sakın! Yalvaran gözlerle Umut'a bakıyordum.
"Lan hanginizin saçmalıklarıyla uğraşacağımı şaşırdım söyle hadi."
"Umut, dur! Asıl ben bir şey söyliycem."
Poyraz fısıldayarak ya sabır çekmişti.
Umut durup peki dedi.
Ee ne söyleyecektin Arya? Bul bakalım. Hayır o olmaz. Hayır onu söyleyemem. Mecburum! Söyliycem. Söylüyorum.
"Ben şey.."
"Sen ney?" Ikisi de aynı anda aynı şeyi söyleyince daha bir korktum. Bismillahirrahmanirrahim...
"Ben hamileyim!"
"Hadi be!"
"Yok artık!"
Oh oh tepkilere bak ya!
Of Umut bunu yapmazsam kesin açıklardı bende söylemek zorunda kaldım.
"Lan sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim oğlum çok tehlikeli bir şeydi hamile kalman?!"
"Merak etme doktor biliyor. Yani dikkatli gidiyor ve her şey yolunda şuan."
"Ah bitanem ne zaman öğrendin."
"1,5 ay falan oldu öğreneli."
"Peki neden şimdi söylüyorsun?!"
"Bunu burada konuşmayalım şimdi Poyraz hem Umut orada kaldı."
"Şey.. hayırlı olsun abi.."

***

Bu gün bu faciaya bebeğimle engel olmuştum. Ama nereye kadardı? Umarım Umut bir yerden sonra bebeği de duyunca vazgeçmiştir.
Eve gelmiştik ve yatağımda uzanıyordum. Ellerimi başımın altına koymuş tavanı izliyordum.
O sırada Poyraz gelip üstümden atladı ve yanına yattı.
"Ya üstümden geçtin Poyraz boyum kısa kalırsa senin yüzünden!"
"Batıl inançlar be güzelim, hem sen daha uzamazsın."
Kaşlarımı çattım.
"Nedenmiş o? Yaşlanmış mıyım ben?!"
"Hayır da yaniii.."
"Sevmiyorsun beni dimi artık tombul tombul da oluyorum bebek sayesinde karnımdan önce bütün vücudum şişti zaten. Kollarıma bacaklarıma bak."
Dudaklarının arasında bir kahkaha çıkmıştı.
"Bi de dalga da geç tam olsun! Şu karnıma bak şiştikçe şişiyor. Şu yüzüm, kocaman yanaklarım oldu."
"Minik shrek!"
"Yuh Poyraz! O kadar da değil!"
Bir kez daha kahkaha atınca sinirlenmiştim.
Arkamı dönüp yorganın içine girdim. Yorgan bir anda üstümden çekildi ve Poyraz'ın kokusu yoğunlaşmıştı.
"Ne var Poyraz uyuycam!"
"Benim karım tombul tombul mu olmuş bakayım?"
Elimle sert iri omzuna vursamda trambolin gibi geri sekmişti.
"Git."
"Canım karım benim sen her halinle dünyanın en güzel kadınısın."
"Beni mutlu etmek için mi söylüyorsun?"
"Hayır kendi gözlerimden söylüyorum. Bu gözler hiçbir zaman senden başkasını güzel görmeyecek. Bu yüzden sen nasıl olursan ol benim için her zaman dünyanın en güzel kızısın."
Ellerimi boynuna kocaman dolayıp kulağına fisildadim.
"Güzel olmak kimin umrunda sen beni böyle severken.. Ama biraz daha sıkı sarılırsan miniğimiz ezilecek."
Kendini geriye doğru atıp sırıtmaya başladı.
"Bu gün pek bir güleçsin.!"
"Baba olduğumu öğrendim kızım nasıl gülmeyeyim.. Ben kız olur gibi hissediyorum ama."
"Bilmem ismini ne koyucaz asıl?"
"Kız olursa adını sen koyarsın, erkek olursa da ben?"
"Hayır Poyraz ortak karar verelim ikisine de.. "
"Cinsiyetini öğrenmek istiyorum bir an önce. Ne zamanmış o gün?"
"4.ayında belli olurmuş yakında çağırırlar."

***

1 ay sonra

Bebegin  cinsiyetini sadece şoförümüz Cem Bey öğrenmişti. Henüz bizde bilmiyorduk.
Poyraz tüm iş arkadaşlarını bende tüm çevremi çağırmıştım. Cinsiyet partisi yapacaktık. Aslında böyle şeyler bana masraf gelirdi. Ama aramızda eğlenmek istedik ve masraf yapmadık. Poyrazla birlikte hamaratlığımızı konuşturup enfis mamalar yaptık. Birde semaverde çay. Herkesi bahçede ağarlayacaktık. Bahçeye de kocaman balonlar astık. Kolonlardan tatlı şarkılar  açtık.
Umut o günden sonra 1 aylık iş için yurt dışına çıkmıştı. Bu gun o ve Zeynepte davetliydi. O olaydan beri Umutun adını sanını hiç duymadım. Poyraz da çok nadir hep işle konuşup kapattılar. Zeynepse boşanma davası açmıştı. Bir kaç hafta sonra da mahkemesi vardı.
Misafirler yavaş yavaş geliyordu. Önce Poyrazın kankileri😜 Engin Abi, Cem Bey ve bir siyah takım elbiseli grup gelmişti. Poyraz onlarla ilgilenirken bende liseden dostlarımız Buse ve Ece'yi karşıladım.
"Buseee nasıl özlemişim. Bebeğin mi oldu seninn?" diye annelik iç güdüsüyle bebeğini kucağıma aldım. Çok tatlı beyaz bir mini gelinlik giymisti. Prenses gibiydi. Bukle bukle kahve saçları vardı.
"Darısı başına teyzesiii.. Su perisi gibi olmuşsun sende. Bu ne güzellik."
Su yeşili bir elbise giymiştim. Üstüne de taşlı bir şal takmıştım. Bir ara aynada kendimi düzeltsem iyi olurdu.
Ece'yi selamlarkende Zeynep gelmişti. Buse tüm sıcaklığı ile Zeynep'e koştu sarıldı. Birbirlerine sarılıp sohbet ederken bende miniş bebekle ilgileniyordum.
"Ece, Buse adını ne koydu bu şirin suratın?"
"Adı Cemre teyzesi."
Ayy ne kadar da tatlıydı.
Buse ile Ece ve Zeynep ile ben gibiydiler.
O sırada Poyraz'ı bir yere koşarken gördüm.  Takım elbisesiyle çok karizmatik olmuştu. Parfümü koşarken yayılıyordu. Derin bir nefes aldım.
"Zeynep kardeşim seni çok özledim. Ne kadar çok oldu adam akıllı konusmayalı."
Kızlarla hep birlikte masaların birine geçmistik. Zeynep'e çok görüşemedik çünkü bu bir ayda bende yüzüne bakmaya utanıyordum. Onu üzmek  asla istemedim. Onun üzüleceği hiç bir şeyi de ona asla yapmazdım zaten.
Bu süreçte Zeynep'le Umut hala boşanmamışlardı. Neler olacak dua etmekten baska yapacak bir şeyim yoktu. Poyraz ise hala hiç bir şeyi bilmiyordu.
Herkes gelmişti. Poyraz da yanıma geldi. Artık cinsiyeti açıklama vaktiydi.
Ben ve Poyraz'a ayrılmış masanın başına geçmiştik. Elimizde bir balon vardı. Ve iki de iğne. Patlatınca mavi renk çıkarsa erkek, pembe renk çıkarsa kız olduğunu öğrenecektik.
Elbisemin etekleri rüzgar da uçuşurken bu an hiç bitmesin istedim.
Bazen o kadar acı çekeriz ki boğulup öleceğimizi sanırız, artık bittim deriz oysa hayat yeni başlıyordur, bazense mutluluğu o kadar hissederiz ki o an bitmesin isteriz, hep o anda kalmak isteriz..
Şu an mutluluğu dibine kadar hissettiğim andaydım. Ama hayat bu illa iniş çıkış olacaktı..
"9-8-7-6-5-4-3!"
Herkes balonu patlatmamızı bekliyordu.
"İkiii - biiiir- BUM!"
Balon patlamış ve her yere mavi püsküller yayılmıştı. Yüzüm hep 32 diş ve gözlerim yaşlar doluydu. Ellerim heyecandan titriyordu. Bundan eminim ki cinsiyeti hiç önemli değildi kız ya da erkek, önemli olan sağlıklı hayırlı bir evlat olmasıydı. Fakat cinsiyetini öğrenmiş olmanın heyecanını taşıyordum. Poyraz bir anda elleri ile belimi kavrayıp masanın etrafında beni döndürüverdi. Alnıma up uzun bir öpücük kondurdu. Kalabalıktan heyecan dolu sesler yükselirken ben sanki ağır çekim yaşıyordum hayatı. Ta ki havaya atılan silah sesini duyup korkudan ufakça zıplayana  kadar. Sevmiyordum böyle silah atmaları kim yapmıştı bunu. Insanlara kuşlara zarar verebilirdi bu. En arkalardan gelmişti ses. Elimi hemen bebeğimi koruma iç güdüsü ile karnıma koymuş Poyraz'la sesin nereden geldiğine bakıyorduk. Herkes arkaya dönünce arkadaki kişi elinde silahla gülümsüyordu.
Kırmızı bir tişört, beyaz bir pantalon, kırmızı beyaz ayakkabılar siyah bir gözlük. Karşımızdaki kişiyi tanıyamıyordum. Oldukça spor ve zengin birine benziyordu. Bir eliyle arkasında ki kırmızı ferrari arabanın kapısını kitledi. Gerçekten zengin biriydi ama kimdi?
Neredeyse Poyraz kadar havalı duruyordu. Fakat Poyraz klasik tarzda giyinirdi. Onun karizması farklıydı.
Poyraz'a dönüp baktığım  da silah sesinden o da hoşlanmadığı için kaşlarını çatmıştı. Yüzünde garip bir ifade vardır. Kim olduğunu çıkartmaya çalışıyor gibiydi. Karşımızdaki kişi siyah gözlükleri çıkarttığında bu sefer Poyraz'ın kaşları gevşemiş bu sefer benim kaşlarım istemsizce çatılmış korku ve öfke arası bir şey yaşıyordum.
Karşımızda ki kişi Umut'tu! O kadar değişmişti ki!

Hikayemizi okuduysanız ve beğendiyseniz bir yıldız da siz bırakır mısınız? 💫

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin