Bölüm 11

3.2K 277 10
                                    

"Bir insanda kaybetme korkusu olacak, bir de Allah korkusu olacak, eğer bu ikisi varsa gerisi sadece teferruat."
-alıntı


"Ya gerçekten anlamıyorum! Bu kadarı normal olamaz!" diyen Poyraz'ın bir saattir sinirden deliye dönmüş hali ile başbaşaydım.
Direksiyona sinirden kaç kere vurmuştu. Hayır üzüldüğüm o direksiyon kim bilir kaç paraydı. İşin kötüsü neyin var diye soramıyordum da korkumdan.
Çalan telefonla sinirlerinin daha yükseleceğinden emindim.
"Ne var lan ne var?! Bir haltı beceremedik!"
"Ne sakin olu oğlum nasıl sakin olayım?! Sarpa sardı her şey!"
"Ne yapıyorsanız yapın olumsuz bir şeyle daha karşıma gelmeyin!"
Karşı tarafı dinledikten sonra telefonu kapattı.
"Poyraz, şey, acaba, her şey, yolunda mı?"
"He Arya yolunda bende böyle olmaktan zevk alıyorum  çünkü. Hobi olsun diye bağırıyorum!"
"Ya bana niye bağırdın şimdi!"
"Sende bağırıyorsun!"
Oflayıp camdan dışarı bakıyordum. Sonra tekrar çalan telefon sayesinde onu dinliyordum:
"Lan Umut neler oldu bir bilsen!"
"Abi sen geçen demiştin ya çalınan evrakların yerini bilen bir kişi var diye.."
"İşte o adamı polislerimiz yakalamış ama adam kalp hastasıymış tam konuşacakken kalp krizi geçirmiş ve ölmüş!"
Yok artık demiştim içimden bu nasıl bir şeydi! Gerçekten sarpa sarmıştı her şey. Poyraz'ın sinirini şimdi anlıyordum.
"Bilmiyorum oğlum, sadece karısına söylemiş olma ihtimali varmış.."
Onlar konuşurken gelinlikçinin önüne gelmiştik. Telefonu kapattığında her şeyi duyduğumun o da farkındaydı:
"Poyraz istersen bugün gelinlik bakmayalım. Derdin başından aşkın." demiştim.
"Dertler bir yana sen bir yana. Kalk güzel bir şeyler beğen şimdi." demesiyle gülümsedim. Sonra arabadan inip gelinlikçiye girdik. Kapıdaki kız bizi karşıladıktan sonra:
"Nasıl bir şey bakmıştınız gelin hanıma?" diye sormuştu. Poyraz'ın yerine söze ben girmiştim:
"Böyle çok dar olmayan tesettürlü bir gelinlik bakıyoruz." demiştim. Kadının yönlendirmesi sayesin de 3-4 gelinlik denemiştim.
Poyraz ise tam şuan üstümde olan gelinliğe hayranlıkla bakıyordu. Ben düşünürken bana fırsat vermeden:
"Kesinlikle bu olsun." dedi.

***

Şimdi Zeynep'lerin evindeydim ama Zeynep erken uyumuştu. Yarın okula gidecekti. Benimde sınavlarım yaklaşıyordu. Bu son sınavlarımdı muhtemelen düğünden sonra sınav tarihlerim belli olurdu. Açıktan okuduğum için biraz daha rahattım.
Gece yarısı yağmur başlamıştı. Saat 03.00 civarı idi. Şimşek çakınca korkup uyanmış kalkınca da namaz kılmak istemiştim. Teheccüd namazı kıldıktan sonra yatakta oturmuş tesbih çekiyordum. Zeynep'te gök gürültüsünden korkmuş olacak ki o da uyanmıştı. Biraz fısıldaşarak sohbet etmiştik. Şimdi iyice uykumuz kaçmıştı.
"Arya ya ben gideyim bize sıcak kahve yapayım camdan dışarıyı izleyelim."
"Bu saatte mi Zeynep? Ama yarın okulun var."
"Önemli dersim yok zaten bende gitmemek için yer arıyordum."
"Peki o zaman orta şekerli olsun!" demiş sevinçle ellerimi çırpmıştım.
Çılgındık. Fazlasıyla.
Elinde iki kahve ile gelen Zeynep'le yağmuru seyrederken çocukluk anılarımız gelmişti aklımıza. Kaydıraktan kayarken tepe takla düşüşümü sonra da kaydırak beni itti diye onu dövüşümü, yediği elmadan kurt çıkan Zeynep'in kusmasını ve daha bir çok anımızı güle güle anlatıp sessizce kahkahalar atıyorduk. Elif Teyze bu saatte bizi görse rövaşatalı bir terlik yerdik herhalde.
O sırada camdan aşağı bakarken Poyraz'ın arabası gelmişti kapıya. Bu saatte ne olmuştu ki?
"Arya aşağı inmek istersen ben burayı kollarım." diyen Zeynep'e olumlu anlamda başımı sallamıştım. Sessiz adımlarla yağmurun içine atmıştım kendimi. O sırada arabadan çıkan Poyraz'ı da yağmur ıslatıyordu. 
"Neden geldin?"dedim sağanak yağmurun altında ıslanmış kirpikleri arasında gözlerine bakarken. Gözlerine kan oturmuştu.
"Karpuzlu pijamaların mı var senin?" demesiyle utançtan kızarmıştım. O ise sırıtıyordu. Feracemin altından gözükmüştü sanırım. Elimle omzunu ittirip:
"Bunu konuşmak için gelmişsin belli!" deyip eve girer gibi yapınca  kolumdan kendine çekti  beni.
"Arya ben öz annemi böyle bir yağmurda kaybettim. Şimdi tek varlığım sensin ve böyle bir gecede karımın yanımda olmasını istedim. Korkuyorum Arya."
"Korkma Poyraz bak yanındayım. Neden korkuyorsun ki?" dedim. Ona o an sarılmak istemiştim. İkimizde sırılsıklamdık. Başörtümün kenarından saçım çıkmış olacak ki ellerini yüzüme götürüp dışarı çıkan saç tellerimi başörtümün  içine ittirmişti narince. Gözlerinde ki sevgiyi o an hissetmiştim.
"Beni seninle tehdit ediyorlar Arya. Buna dayanamıyorum. Eskiden kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Şimdi sen varsın.."demişti. Endişesini anlıyordum ama onu rahatlatmak istemiştim.
"Bunların olacağını biliyorduk Poyraz. Bende senin için endişeleniyorum. Ama sen çok güzel bir yoldasın Poyraz, sakın vazgeçme. Allah yolunda olduğun müddetçe geri adım atma. Hemde hiçbir zaman. O yolda hep ilerle." dediğimde gözlerini  yere indirip başını olumlu anlamda salladı. Sonra elleri ellerimi tuttu. İlk kez..
"O zaman birbirimizi hep Allah'a emanet edelim olur mu?" dedi.
"Allah'a emanet ol sevdiğim." diyebilmiştim. Sonra titreyen telefonla Zeynep'in çağırdığını anlayarak içeri geçtim. Evin merdivenlerini sessizce çıkıp Zeynep'in odasına geldim.
"Kızım iyi misiniz siz niye arabada konuşmak yerine her yerinizi ıslattınız sırılsıklam olmuşsun?" derken benim ve karpuzlu pijamalarımın gerçekten hali acınasıydı.  Üstümü değiştirip yatağa yatmış uyumuştuk.
***
Düğün hazırlıkları yapılıyordu. Üstümde ki gelinliğe heyecanla bakıyordum. Genç kızların en mutlu günü derler. Öyleymiş. Dini bir düğün olacaktı. Şimdi Poyraz'ın arabasında salona gidiyorduk.
"Poyraz ben ne gideceğim evi ne de aldığın eşyaları gördüm?" deyince Poyraz gülüp:
"Bana güven küçük hanım ayarladım her şeyi."
"Ya sevmezsem?"
"Biraz sabırlı ol göreceksin." demişti. Oflayıp camdan dışarıyı seyrettim. Her ne kadar dışarı da baksam arada bir Poyraz'ın beni kestiğinin farkındaydım. Gelinliği o seçmesine rağmen bende çok sevmiştim. Gelinliğimin üstünde ferace vardı aslında ama arabada olduğumuz için önümü açmıştım. Haram gözlerin beni gelinlikle görmesini istememiştik.
Salona geldiğimiz de ise heyecanla salonun kapısından içeri girmiştik. Arkada ilk Poyraz'ın arabasına bindiğimde ki ney sesi vardı. O kadar sakin ve güzeldi ki kendimi kuğu gibi hissediyordum. Poyraz'ın koluna girmiştim. Poyraz ise takım elbisesi ile dik bir şekilde yürüyordu. Salonda Poyraz'ın akrabalarının çoğu siyah takım elbiseli konumlu adamlardan ve eşlerinden oluşuyordu. Bizim tarafta ise en çok yüzü gülen Elif Teyzelerdi. Zeynep bugün her şeye yardım etmiş yetişemeyeceğim her şeyi halletmişti. Mutlulukla herkesin yüzü gülüyordu. Benimde içimde anlam veremediğim bir mutluluk vardı. Çocuklar gibi çığlıklar atıp bir o yana bir bu yana koşmak istiyordum. Poyraz'ın ise gözlerinin içi gülüyordu. Onunda mutluluğunu hissediyordum. Ama o yağmurlu geceden beri tuhaftı. Bilmiyorum bir yanı ne kadar mutlu da olsa bir yanı endişe doluydu. Ben ise böyle bir günde bunları kafasına takmasını istemiyordum. Bizi oturttukları gelin ve damat koltuğunda Poyraz'ın koluna dokunup:
"Kafana bir şey takmıyorsun dimi?" dememle sıcak bir gülümseme yayılmıştı yüzüne.
"Güzelliğin hepsini unutturuyor."

***
Gelen pasta ile ayağa kalkmış pistin ortasına gelmiştik. Pastayı keserken ikimizde öyle heyecanlı, öyle mutluyduk ki sevdiklerimizle bu anı paylaşmakta mutluluğumuza mutluluk katmıştı. Birbirimize pasta dilimlerimizi yedirdikten sonra herkesin alkışları duyulmuştu. Tam o anda çığlık sesleri gelmeye başlamıştı. Acaba Poyraz'ın bir sürprizi mi diye herkesin baktığı yöne baktığımda bir adam elinde silahı ile bize doğru koşuyordu. Saniyeler için de Poyraz'ın önüne geçmem ile karnıma sert bir demirin girişini hissetmiştim ve Poyraz'ın kollarına yığılmıştım. Poyraz ise korku dolu gözlerle benimle konuşsa da her şey bir uğultu olmuş ve bulanıklaşmıştı. Elimle karnımdaki acıya dokunmuş sonra elime bakmaya çalışmıştım. Ellerimde kan vardı. Gelinliğim kan içindeydi. Gözlerim yavaşça kararmaya başlamıştı. Şimdi her şey simsiyahtı.

Okuduysanız hikâyemize bir yıldız da siz bırakır mısınız?💫

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin