Bölüm 18

1.8K 187 10
                                    


"Beni hayal kırıklığına uğratan, kendimden başkası değil."
Franz Kafka

Belalın geri döndü!
Belalın geldi!
Bu iş bitmedi demiştim!
Kulağımda bu sesler yankılanırken:
"Arya! Arya!" diye bağıran Zeynep'in sesini duymamla şaşırmıştım.
"Zeynep?"dedikten sonra bir karartı gelmişti gözlerimin önüne.
"Uyan artık Arya, kabus görüyorsun!" diyen Zeynep sayesinde gözlerimi açmış her şeyin kabus olduğunu anlamıştım. Belalı o adam geri dönmemişti. Fakat şimdi karşımda Zeynep vardı. Evimizdeydim.
"Poyraz geldi mi Zeynep?!" demiştim bir an Poyraz'ı hatırlayarak.
"Arya sakinleş biraz canım. Umut Poyraz'ın yanında, beni de buraya Umut getirdi. Çatışmalar bitmiş.. İkisi de çok şükür iyiler. Fakat Aras Baba yoğun bakımdaymış. Bu kadar çatışmanın ele başı Poyraz'ın ailesini elbette bulmak isterler Arya. Onlar da Aras Baba'ya gitmiş işte." diye dik durmaya çalışan Zeynep'e bir an telaşla:
"Zeynep bizde gidelim yanlarına, hangi hastane?" diye sordum.
"Arya sakinliğini koruman lazım. Bu şekilde olmaz hem durumu iyi olmasa haber gelirdi zaten." demişti ellerimi tutarak.
"Bilmiyorum Zeynep zaten az önce de beni kaçıran o adamı rüyamda gördüm. Acaba bu bir işaret miydi?" dedim.
"Arya saçmalama lütfen, aklıma getirme böyle şeyleri. Ben sana bir su getireyim biraz kendine gel." deyip mutfağa gitmişti.
Su içip biraz sohbet ettikten sonra Zeynep'e rüyamı detayı ile anlattım. Zeynep ise:
"Bu aralar çok şey yaşadın ondan psikoljin bozuldu." demişti.
"Zeynep sadece bu aralar değil. Benim hayatım böyle geçecek. Benim psikolojimin bozulma gibi bir şansı yok. Alışmak zorundayım."
"Haklısın fakat bu hayata gireli çok olmadı Arya. Tabiki alışman zaman alacak canım ama sevginizle bunları aşacaksınız inşAllah." diyen Zeynep'e gülümsedim. Sonra duyduğumuz ezan sesi ile kalkıp abdestimizi alıp vaktin namazını kıldık birlikte. Onun desteği ile sakinleşmiştim. İyi ki vardı..

***

Yaklaşık 3 saat geçmişti hala gelmemişti Poyraz ve Umut. Zeynep aradığında ise Aras Babanın gayet iyi olduğunu hastanede kalacağını Poyraz çok yorulduğu için de bugün Umut'un refakatçi olacağını öğrenmiştik. Zeynep'te Umut'u yalnız bırakmak istememiş yanına gitmek istemişti. Bende yakın olduğu için istiyorsa gitmesini söylemiştim.
"Arya seni burada nasıl tek bırakacağım peki?"
"Beni düşünme Zeynep bak bir sürü güvenlik var koruma var korkmuyorum ki ben. Hem Aras Babanın yanında olmak isterdim ama Poyraz'a destek olmam gerekiyor. Sen benim adıma da Aras Babanın yanında ol olur mu? Ben daha çok sevinirim." dedim.
"Tamamdır o zaman zaten Umut'ta yanımda biz her şeyle ilgileniriz hiç merak etmeyin şimdi taksiye atlayıp gideyim."
"Tabi ki Poyraz da yolda zaten gelir birazdan." demiştim. Zeynep giyinip çıkmıştı evden. Ona bir teşekkür borçluydum.

***

Evde tek başıma Poyraz'ı bekliyordum. Anladığım kadarı ile her şey yoluna giriyordu tekrardan. Bir aksiyonu daha başarı ile atlatmıştık.
Guruldayan karnım ile sabahtan beri doğru düzgün yemek yiyemediğimi farkettim ve mutfağa yöneldim. Yemek yapacak gücüm yoktu ve tost yapmaya karar verdim. Poyraz'a da bir tost yaptım. Tostları tabaklara koyayım derken bir tabak elimden kayıp yere düşüverdi. Apar topar temizlemeye çalışırken elimide kesmiştim. Ondan da daha çok üzüldüğüm tabak takımımdan birinin kırılmış olması idi. Aklıma gelen fikirle küçük odaya bakmaya gittim. Poyraz orada mutfak için bir sürü eşyaları tuttuğunu lazım olur veya bir şey kırılırsa buraya bakabileceğimi söylemişti. Küçük odada yedek eşyalar da vardı. Birde Poyraz'ın küçük dolabı vardı. Tabakların hepsine baksamda kırılan tabağın aynısından bulamamıştım. En son Poyraz'ın dolabında acaba ne var diye merak edip orayı da açtım. Yedek mermiler, tesbih koleksiyonu, metal ve güzel bir bıçak gibi şeyler vardı. Dolabın arkasında ise bir beyaz poşet vardı. İçine bakmak için elime aldığımda ise gördüklerime inanamadım. Bu bir uyuşturucu maddesiydi. Peki bunun burada ne işi vardı?! Aklıma gelen soru işaretleri ile içimi bir korku kapladı. Poyraz'ın şahsi dolabında nasıl böyle bir şey olabilirdi ki? Poyraz kullanıyor olabilir miydi?! O an duyduğum kapı sesi ile Poyraz'ın eve geldiğini anladım ve apar topar poşeti kaldırıp aşağı indim. Henüz kendime gelemesem de Poyraz'ın bakışlarının üzerimde olduğunu hissetmiştim.
"Arya! Elin kanıyor!" deyip elimi tutmuştu.
"Hemen bir bant yapıştıralım." dedikten sonra elime bilmediğim bir kremi sürüp yara bandı yapıştırdı. Ben ise  ayakta öylece kalmış yaptıklarını izliyordum.
"Arya? İyi misin sen? Normal gözükmüyorsun?" diye merakla bana bakan Poyraz sayesinde kendimi toparlamaya çalıştım.
"Hiiç.. Heralde kan tuttu beni . Ben biraz dinleneyim sende masanın üstündeki tostunu yiyebilirsin." dedim ve uzanmak için oturma odasına geçtim. Hâlâ aklımda soru işaretleri vardı. Oraya bir kez daha girip bakmalıydım. Poyraz yanıma gelip:
"Güzel karım benim ellerine sağlık. Dinlenebildin mi birazcık?"dedikten sonra saçlarıma dokundu. Kendimi kötü hissediyordum. Merakım aklımı kurcalıyordu. Gözlerinin içine bakıp olabilir mi diye düşündüm. Gözlerinin kırmızılığı belki de her şeyi anlatıyordu. Ah saçmalıyorum! Kim bu kadar yorulsa gözleri kan çanağına döner! Ben onun en çok imanını sevdim, böyle bir şey yapması mümkün değil..
"Dinlendim."
"Hadi gel uyuyalım odamızda. Bugün çok yoruldum." diyerek bana elini uzatmıştı. Eline bakıp:
"Şey.. Ben biraz uyudum bugün.. Pek uykum yok, sen gidip dinlen bende gelirim sonra." demiştim. Aslında aklımda o odaya tekrar girmek vardı. Poyraz başını olumlu şekilde salladıktan sonra yatak odasına doğru gitti. Bende acele edip küçük odaya girdim. Hızla dolaba doğru yaklaştım. Kapağını ise ses çıkartmaması için yavaşça açtım. Poşeti elimle kenara koyup dolabı karıştırmaya başladım. Üç paket daha uyuşturucu bulmuştum. Korkudan titreyen ellerimle daha karşıma ne çıkacak diye bekliyordum. Elimi arkalara doğru uzattığımda kağıtlar elime gelmişti. Çekiştirip çıkarttığımda ise bunların gazete olduklarını gördüm. Gazeteyi açıp neler yazdığına baktım. Eski bir gazeteydi bu 2013 yılından falan kalmaydı. İçindeki gereksiz magazin haberlerinden sonra diğer sayfayı çevirdim. Karşımda ise kocaman bir manşet vardı.
"Ünlü iş adamı Poyraz Eroğlu yakalandı! Poyraz Eroğlu uyuşturucu maddesi kullanımından hapis cezasına tutturuldu!"
Allah'ım ne olur bunlar bir rüya olsun!! Daha fazla burada durmak istemiyordum. Hatta bu evden, bu şehirden gitmek istiyordum! Arkamı dönüp yerdeki poşetleri dolaba dizmek için eğilmiştim ve karşımda duran Poyraz'ı görmemle gözlerim kocaman açılmış elimdeki poşetleri yere düşürmüştüm. Poyraz ise karşımda dim dik durmuş ve kaşlarını çatmış bir şekilde karşımda duruyordu. Ellerini göğsünde birleştirmişti. O an ki korkumla dudaklarımdan şu kelimeler dökülmüştü:
"Uzak dur benden!"

Okuduysanız hikâyemize bir yıldızda siz bırakır mısınız? 💫
Buralar yıldızlarınızla aydınlanıyor.♥️

RÜYA! (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin