0.1

6.2K 178 72
                                    

Bu yazar artık EXO'yu OT12 desteklememekte ve EXO'nun gruptan ayrılan üyeleri ile Lay'i takip etmemektedir ve hikâyelerinde onlara yer vermeyecektir ama üşengeçliğinden hikâyelerini düzenlememiştir. Bunu bilerek hikâyeleri okuyunuz.

*


ÇOŞKU'ya hoş geldiniz.

Okuduğunuz, Kim Junmyeon'a yazılmış bir hayran kurgudur.

Kesinlikle smut içerecektir, sonradan vay duymadım vay etmedim demeyiniz.

_





Zirveye ulaştığında mutlu olacağını sananlar sadece aptallardır. İşin komik yanı ise bende bir süre boyunca o aptallardan birisiydim. Her şeyin iyi olacağını düşündüm, her şeyin yolunda gideceğini sandım. Mutlu olacaktım, iyi olacaktım. Evimden kalkıp kilometrelerce yol geldikten sonra nasıl böyle düşünmezdim ki? Bunu hak ettiğimi biliyordum. Bunu hak etmiştim, istese Tanrı ile bile kavga ederdim.

Fakat en nihayetinde hiçbir şey beklediğim gibi olmadı. Sonunda arzuladığım sahneye kavuşmak, popüler olmak, para kazanmak, seni seven binlerce insanın olması bile kalbi açgözlü olanları doyuramazmış, bunu anladım. Kalbimin açlığıyla birlikte giderek büyüyen bir boşluğa düştüm. Bu boşluktaki hisler beni rahatsız etmeye başladıklarında artık kaçış yolumun olmadığını fark etmiştim. Her şey benim kontrolüm dışında gelişiyor gibiydi, sanki hayatım benim değil onlarındı ve kollarım bir iple onların parmaklarına bağlıydı. Yanlış bir şey yaptığımda bezden bedenimi ateşe vereceklerdi. İlk başlarda bu beni çok korkuttu, her adımıma, her sözüme dikkat etmeye başladım. Montesquieu der ki, despotizm korkuya dayalıdır. Hayatımın bir yerine dek haklı olduğunu düşündüm, korkuyla onlara uyuyordum. Lakin öyle bir an geldi ki, o deli cesareti denilen şeyin tadı dilime değdiğinde geri dönülemez bir yola girmiştim.

Herkesten gizlice saklanarak dışarı çıkmış ve ara bir sokakta sigara içmiştim. Normalde böyle saçma şeyler yapan bir insan değildim ama zihnimdeki bir ses kendime, o kadar cesaretimin olmadığı zamanlar da elimdeki diğer en değerli şey olan kariyerime zarar vermemi söylüyordu. Orada görüldüğüm an fotoğraflarım çekilecek ve bir ünlü olarak toplumun nefretini kazanacaktım. Grubumdan atılacaktım, evime, ülke dışına yollanacaktım. Bir daha asla Kore'de barınamayacaktım. Ama öyle olmadı, kimse beni fark etmedi. Tek bir gazeteci fotoğrafımı çekmedi, tek bir mesaj almadım. Menajerim ya da şirketim bana bu konuyla ilgili bir sorun iletmedi. Benim, zihnimdeki küçük şeytanı, yani kendimi yatıştırmak için deli cesaretiyle yaptığım o şey durulmama yaradı. O an fark ettim ki, beni bu boşluktan, beni kendimden kurtaracak tek şey yaşamam gereken adrenalindi. Boş vakitlerimde birçok tehlike spor denedim fakat sonunda anladım ki bunların hiçbiri bana göre değildi. Kariyerimi yakacağımı bile bile sokakta sigara içtiğim o günün etkisini yaratmıyordu hiçbiri.

Zihnimde çakan şimşekler haklıydı, benim kaçmak için daha büyük bir şeylere ihtiyacım vardı.

Bu yüzden ilk başlarda insanların gözüne fazlaca batmayacak şeylerle başladım. Fark edilmeden erkek şarkıcılara bakıyordum sürekli, ilgimi çektiklerinden değil. Bir programa çıktığımızda 'kültür farklılıkları' diye korunmamı sağlayacak şekilde yakınlık gösteriyordum. Fakat bir zaman sonra bunlardan da sıkıldım. İşte o zaman en büyük oyunumun başlangıcının olduğu güne geldi sıra.

Happy Together'daydık, üyeler benim herkesle iyi anlaşıyor olmamdan bahsediyordu. O anda sunuculardan birisi dönüp ideal bir tipim olup olmadığını sordu. Gülümseyip sustum, bunun üzerine herkes gülerek olduğunu söyledi ve söylemem için ısrar etmeye başladı. Gülümsüyordum çünkü içimden kimin ismini vermem gerektiğini bilmiyordum. Sıradan birisi olmamalıydı o yüzden popüler bir gruptan birisinin ismini vermeye karar verdim.

c o ş k u | suho (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin