Cöö-e!
Birkaç bölüme finaldeyiz, artık finali verelim ama değil mi?
*
Hamileliğimin son aylarındaydım.
Junmyeon bu yüzden artık neredeyse her gece yanımızda kalıyordu. Psikoloğumla olan terapilerime devam ediyordum ama hamilelik ilerledikçe kendimi daha da kötü hissetmekten alı koyamıyordum. Sanırım doğumun stresi beni bu hale sokuyordu ama emin değildim. Doğum yapma fikri oldukça korkutucu olsa bile Azra'nın beni gaza getirme ve korkumu yenmeme yardım etme methodları o kadar komikti ki bir anlığına her şeyi unutuyordum.
"Sen neler atlatmış bir kadınsın, eheheyt." diyerek elini sallıyordu. "Sen ki, Çağıl, canım kuzenim: tek başına Kore'ye şarkıcı olmak için gelmiş, ki olmuş," Parmaklarını şıklattıktan sonra işaret parmaklarıyla beni işaret ediyordu. "ardından en iyilerinden birisi haline gelmiş, Kore'nin en ünlü gruplarından birinin üyesini ayartmış, ayartmakla kalmamış uğruna kul köpek etmiş, ardından tüm Kore'ye siktiri çekip kendine güzel bir hayat kurmuş bir kadınsın. Yemin ediyorum Firdevs Yöreoğlu olsa seninle gurur duyardı."
Tabii Azra, evde artan Koreli popülasyonundan biraz muzdaripti. Arada Junmyeon'un ailesi geliyordu, üstelik çocukları saymıyordum bile. Onları anlamakta sıkıntı çekiyordu, dahası Jongin, Azra'nın kendisinden hoşlanmadığını düşündüğü için kendisini ona sevdirmek için elinden geleni yapıyordu. Bu da, Azra'nın neredeyse kalp krizi geçirmesine yol açıyordu. Bir gün eve cips kola getirmiş ve güzelce gülümseyerek onları Azra'ya vermişti. Azra'nın kalbinin en çok o gün zorlandığına emindim. İki poşet dolu dolu cips ve kolanın yanında Jongin de aklını yemesine yol açacak bir şekilde gülümseyince Azra yanlışlıkla Jongin'e "Eyvallah kardeşim." diye karşılık vermişti. Neyse ki olayı Jongin'e "Teşekkür ederim." diyor diye çevirerek işi kurtarmıştım. Tabii olay bununla bitmiyordu. O günden sonra Azra ne zaman ona su ya da istediği bir şey getirse Jongin gülümsüyor, elini onun koluna koyuyor ve "Eyvalla kaydesim." diyordu. Bunun sonucunda da Azra bana gelip "Sevdiğim adam bana kardeşim, dedi." diyerek ağlıyordu.
Junmyeon'un ailesi tanıdığım en iyi insanlar olabilirdi. Bundan birkaç yıl önce Kore'de bu kadar açık fikirli ve iyi kalpli insanlar olabileceğini düşünemezdim. Ne benim hamileleğim, ne şuanlık ertelenen evlilik fikri; hiçbir şey hakkında yorum yapmıyorlardı. Tek umursadıkları oğullarının mutluluğuydu. Beni sıcak bir şekilde karşılıyor, ailem uzakta olduğu için üzerime titriyorlardı. Annesi sık sık yanıma uğruyor, benimle sohbet ediyordu. Depresyon ilacı kullandığımdan ve psikoloğa gittiğimden haberleri olduğu için hayatımı kolaylaştırma çabalarını gerçekten takdir ediyordum. Bana hiçbir zaman kötü davranmamışlardı, benim hakkımda kötü düşünmüyorlardı. Birisi televizyonda benim evlilik dışı hamileleğim hakkında kötü konuşmaya ya da bunun hakkında şaka yapmaya çalışırsa anında kanalı değiştiriyorlardı. Üstelik Junmyeon'un babası benim için bir sürü kitap almıştı. Birlikte onlardan okuyor ardından tartışıyorduk. En az kendi annem ve babam kadar sever olmuştum onları. Abisi ise başka bir konuydu, işinden fırsat buldukça yanıma uğruyor, nasıl olduğumu soruyordu. Beni şaşırtan bir şekilde üyelerden önce bebeğime gidip bir çift ayakkabı almış olmasıydı. Kardeşinin baba olacak olması fikri onu daha çok heyecanlandırıyordu.
Bir oğlumuz olacaktı ve bu, hem üyeler hem de aile içerisinde feci bir yarışı da beraberinde getirmişti. Hepsi onunla birçok şey yapacağını söylüyor, ardından en çok kimi seveceği hakkında tartışmaya başlıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
c o ş k u | suho (✓)
FanfictionMagnum Opus'un Türk üyesi Lynx, sadece tek bir kişinin kendisini iyileştirebileceğini düşünmektedir. Bu kişi ise EXO'nun lideri Suho'dan başkası değildir. Sırf Suho'nun etrafında olmak ve kendisini iyileştirmesini sağlamak için Lynx, Suho'yu baştan...