Junmyeon kahvaltı hazırlarken Byul ile oynayan Sehun ile Baekhyun'u izliyordum. İkisi de sürekli köpeği seviyor, ardından mıncıklıyorlardı. Byul önce havlar gibi yapsa bile kuyruğunu deli gibi sallayıp etrafında dönüyor sonra sırayla adamların üzerine atılıyordu."O şekilde terlemiyor musun?" diye sordu Chanyeol masaya bardakları bırakırken. Üzerimde Junmyeon'un bana verdiği uzun kollu tişört vardı ve ev, dışarıdaki Kore'nin soğuğuna rağmen sauna gibiydi. Uzun parmaklarıyla alnımı işaret etti. "Tüm suratın göl gibi olmuş."
"Sorun değil." dedim, nasılsa birkaç saat içerisinde gidecektim. "Daha fazla kıyafet kirletmenin manası yok."
"Bence yerinde bir karar." dedi Sehun gözlerini bana dikerek. "Hem aklıma bir şey takıldı, neden Myeon hyungun kıyafetlerini giyiyorsun sen?"
"Şşt Sehunnie~" Baekhyun yanındaki bana çatılmış kaşlarla bakan çocuğu dirseğiyle dürttü. "Yetişkin işleri bunlar."
"Size söyledim," dedim. O sırada elinde tabaklarla Junmyeon yanımıza geldi. "süt beyazı liderinizi yatağa attığım filan yok." Gözlerimi Sehun'a diktim. "Henüz."
"Sen-"
Sehun bir şey diyecekti ki sözünü Junmyeon kesti. "Kedi – köpek gibi tartışmayı kesecek misiniz? Sehun," Koca oğlana baktı. "Yinni misafirimiz."
Hyungun uyarısıyla Sehun dudaklarını büzdü ama bana çatılmış kaşlarıyla bakmayı kesmedi.
"Hyung! Lynx terlemiş, kızı boğmak ister gibi kalın şeyler vermişsin." Baekhyun beni işaret edince Junmyeon bana döndü. Hemen şakaklarımdaki terleri sildim.
"Sana kısa kollu verelim." deyip odasına doğru ilerlemeye başladı.
"Gerek yok." dedim ama beni dinlemedi ve gelip kucağıma kısa kollu bir tişört bıraktı.
"Üzerini değiştir de yemek yiyelim."
"Hyung! En sevdiğim tişörtünü vermedin değil mi?" Sehun kıskanmış gibi göründüğünde Junmyeon elinde olmadan güldü.
"Merak etme, vermedim."
"Eski sevgilin olmadığına emin misin?" Elimle Sehun'u işaret ettim. "Öyle davranıyor da."
"Seni hyunga layık bulmuyorum." Sehun küçümser gibi baktı. Baekhyun sırıtarak bizi izliyordu, Chanyeol'ün ise hali tenis maçı izler gibiydi. Gözleri bir bende, bir Sehun'daydı.
Güldüm. "Kendini de yakışıklı bulduğuna göre, fikirlerini önemsememiz gerekmiyor." Tişörtü alıp lavaboya yöneldiğimde Sehun'un arkamdan sinirle söylendiğini duydum. Hızlıca üzerimdeki uzun kolluyu çıkardım ve tişörtü geçirdim. Kıyafeti kirli sepetine yollayıp dışarıya çıktığımda oğlanları masanın etrafında buldum. Yanlarında gittiğimde tek boş yere –Junmyeon ile Sehun'un ortasına- oturdum. Solumda Sehun, sağımda, masanın başında ise Junmyeon vardı. Sehun tek gözüyle beni keserek yemeğini yiyordu.
"Kore yemeklerine alışman zor oldu mu?" diye sorduğunda Baekhyun, kafamı kaldırıp ona baktım. Gülümsediğinde insanların neden onu bu kadar çok sevdiğini anlayabiliyordum. Hem yakışıklıydı, hem çok güzel gülümsüyordu hem de oldukça ilgiliydi.
Yavaşça çubuklarla yemeklerden birisine uzanırken "Evet." dedim. "Siz neredeyse hiç tuz kullanmıyorsunuz. Bizim yemeklerimiz tuzlu ve bol soslu olur. Tek bir şey vardı yemek konusunda beni aşırı zorlayan."
"Neydi?" Chanyeol kocaman ağzına bir şeyler tıkıştırırken sormuştu bunu.
"Kahvaltı kültürünüze alışmak." Önümdeki masayı işaret ettim. "Bizim kahvaltı edişimiz daha farklı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
c o ş k u | suho (✓)
FanficMagnum Opus'un Türk üyesi Lynx, sadece tek bir kişinin kendisini iyileştirebileceğini düşünmektedir. Bu kişi ise EXO'nun lideri Suho'dan başkası değildir. Sırf Suho'nun etrafında olmak ve kendisini iyileştirmesini sağlamak için Lynx, Suho'yu baştan...