3.9

1.6K 96 19
                                    


Magnum Opus'un konseri EXO'nunkinden bir gün önceydi. Konser bittiğinde herkes çok yorulmuştu. Neyse ki bir günlük bir ara vardı, böylece herkes Avrupa ayağına geçmeden önce dinlenebilecekleri için seviniyordu. Jihyun gülerek bir günlük molaya şükredecek hallere düştüğümüzü söylemişti ama kimseler gülmemişti. EXO'nun konserinden sonraki gün Fransa'ya uçmamız gerekiyordu.

Sorun ise, benim kızları ve menajerleri nasıl atlatacağımdı.

"Belki de dışarı çıkıp gezmeliyiz." dedi Opal heyecanla. "Uzun zamandır bir şey yapmıyoruz."

"Bugün EXO'nun konseri var." Tutu hülyalı bir şekilde konuştuğunda Jihyun ona bakıp güldü.

"Biletimizin olmadığı bir konsere gidemeyiz."

Acaba kızları da yanımda götürmem mümkün olur muydu? O zaman gitmek için onları atlatmam gerekmezdi. Ayrıca suç ortağımda olabilirlerdi.

"Gidemeyiz, Yohwan asla izin vermez." Yogeum yine hayalleri yıktığında Tutu onun koluna vurdu. "Vurma, gerçekleri söylüyorum."

"Hitlerum lakabını gerçekten hak ediyorsun." Opal ona gözlerini kısarak baktığında Yogeum omuzlarını silkti.

"Sizi bilmem ama ben odama çekileceğim ve küveti en sevdiğim losyonla dolduracağım. Yaklaşık iki saat içinde kalmayı ve bir şişe şampanya ile iki salkım üzüm bitirmeyi düşünüyorum. Beni rahatsız etmeyin." Yogeum ayaklandı ve bizleri yalnız bırakıp odasına çekilmek için gözden kayboldu.

"Bu kız eğlenmeyi hiç bilmiyor." Tutu kafasını iki yana salladı, ardından öne doğrul eğilip "Sizce de öyle değil mi?" diye sordu.

"Bence Yinni'den daha fazla yaşıyor." Opal bana baktı, ardından gözlerimin önünde parmaklarını şıklattı. "Kendine gel!"

"Kendimdeyim zaten, sadece dinliyorum." Elini ittirdiğimde inanmamıştı.

"Kendinde gibi değilsin. Bazen çok uzaklara dalıyorsun, bazen ruh gibi oluyorsun, bazen ise hepimizden nefret ediyormuş gibi tepkiler veriyorsun."

Opal'ın sözleri üzerine Jihyun yavaşça "Belki ediyordur." dedi.

"Kim Prenses Tutu'dan nefret edebilir ki?" Opal elleriyle Tutu'yu işaret ettiğinde Tutu en sevimli gülümsemesini gösterdi. O ikisi kendi aralarında eğlenirken Jihyun'un söylediği şeyi yalnızca ben anlamıştım.

"Aslında bende dinlenmeye çıksam iyi olur." Telefonumu kaldırıp saate baktım. Daha sonradan Junmyeon beni alması için göndereceği kişiyi otelin yakınına yollamayı önermişti. Böylece kaçmam daha kolay olabilirdi. Tabii kızları güzelce ekmem gerekiyordu. "Yorgunum."

"Bizim Asena'mız, sen uzun zamandır yorgunsun zaten." Opal bir anne sıcaklığıyla gülümsedi. "Hadi git dinlen." Ayağa kalktım ve hafifçe gülümseyip bende kızların yanından ayrıldım.

Önce odama çıktım. Üzerimi değiştirdikten sonra maskemi ve şapkamı taktım. Yanıma çantamı ve telefonumu da aldıktan sonra yavaşça odanın kapısını açtım. Kafamı dışarıya uzatıp etrafı inceledim. Gelen giden kimse yoktu, demek ki kızlar hâlâ aşağıda konuşuyorlardı. Bu benim için iyi bir şeydi. Temkinli bir şekilde odadan çıktım ve odamın kapısına rahatsız edilmek istemedimi belirten yazıyı astıktan sonra kapıyı kapattım. Hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. Kimse çıkarken merdivenleri kullanmazdı bu yüzden orada yakalanma riskim daha düşüktü. Merdivenlerden indim ve özgüvenli bir şekilde lobinin önünde yürümeye başlamaya başladım.

Burada sakladığım bir şey yok, demeye çalışıyordum. Acele edersem birileri şüphelenebilirdi. Girişte duran personellerden birisine selam verdim ve otelden çıktım. Dışarıya çıktığımda hava oldukça sıcak ve güzeldi. Otelden çıkınca yavaş adımlarımı hızlandırdım ve karşıdan karşıya geçmek için kalabalığa karıştım. Endonezya'da kendimi biraz daha rahat hissediyordum çünkü Müslüman olduğum için önüme gelen her şeye dikkat etmem gerekmiyordu. Böylesi benim için daha iyiydi. Yeşil ışık yanınca karşıya geçtim ve Junmyeon'un verdiği adrese doğru ilerledim. Hemen bir ara sokağın girişiydi. Siyah aracın kapısı beni görünce hemen açıldı. Adımlarımı hızlandırdım. Bir adam kapıdan kafasını çıkardığında bunun, Baekhyun'un beni Jeju'ya gitmek için ikna etmeye çalıştığı gün bize kahve alan koruma olduğunu fark ettim.

c o ş k u | suho (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin