Buraya bir tarih alayim....BAŞLANGIÇ.....
Soğuk hava koskoca şehri esiri altına almıştı. Ağaçlar esen şiddetli rüzgarla ahenkle sallanıyor, rüzgara teslim oluyordu adeta.
Küçük kız minik ellerini camın önündeki betona koyup kendini yukarıya kaldırdı. Odasındaki pencereden dışarıyı izlemeyi her zaman sevmişti. Dışarıda sallanan ağaçlardan dökülen turuncu ve sarı yaprakları takip etti küçük kız.
Dudaklarına yerleşen tebessüm içler acısıydı, en küçük şeyde dahi mutlu olmayı kendine şart koşmuştu .
Hayatta mutlu olmamız gerektiğine inanırdı hep, kızın kahve gözleri kırmızı kabanlı kadında takılı kaldı. Kadının saçlarının güzelliğine büyülenmişti. Kadının siyah kıvırcık saçları rüzgarda ahenkle sallanıyordu.
Adımları küçük ve narindi. Büyüyünce bu kadar güzel olacağına inandırdı kendini. Kadının arkasından gelen adam iri elini kadının omzuna koydu.
Kız kaşlarını çattı, adamın elindeki siyah karga dövmesi ilgisini çekmişti.
Kadın adamın elini hissettiğinde hışımla arkasını döndü. Hava şiddetle gürlediğinde küçük kız yerinden sıçradı. Hızlanan minik kalbi iyi şeylerin olmayacağının habercisiydi.
Adam ellerini iki yanına açıp kadına doğru kükremeye başladı.
Kızın minik eli pencerenin kulpunu bulduğunda tereddütte kaldı. İçindeki tehlike çanlarını umursamadan pencerenin kulpunu çevirdi.
Küçük yüzüne esen soğuk hava titremesine sebep oldu. Gözlerini kırpıştırıp yoldaki kadın ve adama daha dikkatli bakamaya başladı.
" Dediklerimi yapacaksın!", diye kükredi adam.
Kız elinin altındaki soğuk mermeri farkında olmadan sıkmaya başladı. Kadın kolunu bedenine sarıp suratını buruşturdu.
" Zorunda değilim", dedi kadın titrek sesiyle. Esen rüzgarla hava bir kez daha gürledi. Genç adam yumruklarını sıkıp kadına adımladı.
"Zorundasın"Kadının saçlarını kavradığı gibi çekiştirdi. Küçük kız dehşete düştü, suratı buz kesti adeta.
Kadının saçlarına nasıl kıyabilmişti? Kız yutkunup acıyla kıvranan kadına baktı. Adam acımasızca kadının saçını bir kez daha çekiştirip bıraktı. Kadının ince bedeni toprağın üzerine yığıldı.
"Neden yapıyorsun bunu?",dedi kadın ağlayarak. Omuzları şiddetle sarsılırken ,elleriyle topraktan destek alıp titreyen bedenini kaldırdı.
"Hak ediyorsun", dedi adam sert bir ses tonuyla. Kadının yüzündeki kırgınlık gözler önündeydi. Küçük kızın bedeni soğuktan dolayı titremeye başladı.
Hasta olacaktı büyük ihtimalle, ama içinden bir ses burada durup tüm olanları izlemesini söylüyordu. Nereden bilebilirdi, hayatının bu gün değişeceğini.
Kadın üstündeki kabana sarılarak hızlı adımlarla adamdan uzaklaşmaya başladı. Adamın yumruk yaptığı iri ellerinin parmak boğumları bembeyaz kesilmişti adeta. Kadın arkasını dönüp adama baktı.
"Senden nefret ediyorum",dedi ağlayarak. Adam olduğu yerde durmuş kadının uzaklaşmasını izliyordu.
Kadının titreyen bedeninden ne kadar kırgın ve güçsüz olduğu belli oluyordu. Kadın önüne dönüp esen şiddetli rüzgara rağmen adımlarını hızlandırdı. Kızın kahve gözleri göğsü şiddetle inip kalkan adamı buldu. Kadının ondan nefret ettiği gerçeği ağır gelmişti adama sanki. Barışırlar dedi küçük kız, her anne ve baba gibi barışırlar...
Genç adam iri elini beline götürdü. Kız gözlerini kısıp daha dikkatli bakamaya başladı. Adamın çıkardığı siyah metalin ne olduğunu anlamıştı küçük kız. Gözleri korkuyla irileşirken kadına baktı,her şeyden habersiz ilerliyordu sadece, hava bir kez daha gürledi.
Adam silahın ucuna susturucuyu taktı, kızın kalbinin sesi dışarıdan dahi duyulabiliyordu. Bu siyah şeyin ne için kullanıldığını biliyordu. Adam uzun ve kaslı kolunu kaldırdı. Kadın her şeyden habersizce yürüyordu sadece....... ve o an bir şey oldu.
Çıkan tiz sesi gök gürlemesi kamufle etmişti. Kadın yürümeyi bıraktı. Gözleri acıyla irileşti. Siyah saçlarından kırmızı sıvı akmaya başladı. Toprak kanla bütünleşti. Adamın silahı tutan eli yanına düştü, ne yaptığını yeni kavrıyordu sanki.
Küçük kızın yanağından süzülen göz yaşı dudaklarında tuzlu bir tat bıraktı. Kız minik elini ağzına kapattı. Göz yaşları art arda geliyordu.
Kadının ince bedeni yere yığıldı. Yüzü kıza doğruydu. Kadının gözleri kapandığında kızın göz yaşları daha da arttı.
Toprağa birikmeye başlayan kan kırmızı ve tazeydi. Adam elindeki silahı beline koyup yavaş adımlarla kadına ilerlemeye başladı.
Kızın bedeni korkuyla sarsılırken kadına ne yapacağını anlamaya çalıştı. Adam kadının yanına eğilip iri ellerini kadının yüzüne koydu ve alnını öptü.
Vedalaşıyordu sanki, adam tekrar ayağa kalkıp kadının ince kolunu iki yanından tutup sürüklemeye başladı.
Adam cansız bedeni her çekişinde toprağa kan lekeleri iyice bulaşıyordu. Adam yolun kenarındaki göle doğru ilerlemeye başladı.
Kızın balık tutup, arkadaşlarıyla oynadığı masmavi göle ilerlemeye başladı. Kızın bedeni şiddetle sarsılmaya başlarken kesik kesik solumaya başladı.
Adam gölün kenarına geldiğinde kadının kolunu bıraktı. Kanlı ellerini siyah kapşonuna sildi. Başındaki şapkayı iyice eğip kızın zaten göremediği yüzünü iyice kapattı. Eğilip kadının cansız bedenini kucağına aldı.
Adamın elindeki karga dövmesi açığa çıktığında küçük kız yutkundu. Adam etrafına bakıp kadının bedenini gölete attı.
Su kadının ağırlığıyla suyunu sıçratırken kadın maviliğin içine gömüldü. Adam bir süre kadının yok oluşunu izledi. Gök gürlediğinde yağmur yağmaya başladı. Doğa kadın için ağlıyordu adeta.
Küçük kızın yanakları gözyaşlarından dolayı yanıyordu artık. Dili lal olmuş bedeni buz kesmişti. Ne bir ses çıkarabiliyor ne de buradan uzaklaşabiliyordu.
Sadece ağlayıp olanı biteni izliyordu. Genç adam ellerini cebine koyup olay yerinden uzaklaşmaya başladı. Adamın ardında kalan kadının topraktaki kanı ve her şeye şahit olan minik bir bedendi.
Bölüm hakkındaki fikirleriniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
αнєηк "υуυм" •Tamamlandı•
Novela Juvenil"Seni tam 22 dakikadır öpmüyorum." Dudaklarım aralanırken ne diyeceğimi bilemedim. Gerçekten saymış mıydı bunu? Bakışlarındaki ciddiyet ortadaydı. "Şaka yapıyorsun" kısık gülümsememi sadece ikimiz duyabilmiştik. "Saydın mı bunu cidden?" dedim şaşkın...