"Oncelikle kisa bir konusma yapmak istedim. Her bolumde okunma sayisi 15-19 arasiyken 6-8 oy geliyor. Ve diger okuyucularim hic bir sekilde kendilerini belli etmiyorlar. Bolum yazarken bende her yazar gibi emek harciyorum,oy veren okuyucularima bir sey demiyorum onlar ustune alinmasin ama oy veeyenler gercekten kalbimi kiriyorlar, oy sayisi az olunca da kitaba devam etme hevesim de kiriliyor. Beni mutlu etmek icin sadece yildizi parlat , bir yazari mutlu etmek bu kadar kolay...Son olarakta kitabima devam eden okuyucularim sizleri seviyorum.
Neyse ben cok konustum...
Keyifli okumalar...
BÖLÜM 10
"İLK GÜN"
"İşte burası" ağzım açık bir şekilde içeriye girdiğimde şaşkınlığımı bir an olsun üstümden atamamıştım.
Bu lokantadan asillik akıyordu. İçerideki parlak aydınlatmalar etrafı uyumla sarıyor, masalar üzerindeki örtülerle çok güzel duruyordu.
Etrafta volta atan garsonların bembeyaz elbiseleri tek bir leke barındırmıyordu.
En yakın arkadaşım çok şanslıydı. Çağla içeriye girdiğinde kulaklarıma dolan sesle bakışlarımı o tarafa çevirdim.
"Hoş geldiniz Çağla hanım" kapının önünde bekleyen adam Çağla'nın kabanını üzerinden nazikçe aldı.
Çağla gülümseyerek bana baktı.
"Bu güzel kız en yakın arkadaşım, bana gösterdiğiniz nezaketi ona da gösterin" adam gülümseyerek başını eğdiğinde bende gülümsedim.
Üzerimden alınan kabanımla Çağla'nın bedeninin ardına takıldım.
Çağla'ya bakan garsonlar hafifçe selam veriyorlardı. Daha sonra beni bulan bakışlar merak doluydu.
İstemsizce gerildiğim de sonunda lokantanın beyaz koridoruna girmiştik Çağla asansörün önünde durup ince parmağını tuşa bastırdı.
Yanan ışıkla asansör açıldı. Ardından bende ilerledim.
Asansör hareket etmeye başladığında istemsizce heyecanlanmıştım.
Kendimi sakinleştirmek için derin nefesler almaya başladım.
"Heyecanlanacak bir şey yok Ecem, sadece iş görüşmesine geldin."
Kapı gürültüyle açıldığında kendimizi kısa bir koridorda bulmuştuk.
Koridorun sonunda tek bir kapı vardı. Kapının yanındaki altın sarısı şeyin üzerinde Çınar Bozgun yazıyordu.
Kapının ardına geldiğimizde Çağla durup bakışlarını bana çevirdi. Onaylar bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım.
Çağla gülümseyerek kapının kulpunu indirdi. İçeriye girdiğimizde gördüğümüz manzarayla yürümeyi bıraktık.
Nefes almayı bırakmıştık. İki takım elbiseli adam karşı karşıya durmuş gözleriyle birbirlerine olan öfkelerin kusuyordu.
Ortamdaki gerginlik kendini fazlasıyla belli ediyordu.
Bakışlarım Savaş'ı bulduğunda istemsizce takım elbisenin ona ne kadar yakıştığını düşündüm.
İri bedenini saran takım elbise asaletini daha da artırıyordu.
Üzerindeki beyaz gömlek gerilen göğsünü gözler önüne seriyordu.
Erkeksi yüzü daha da gerilmiş elmacık kemiklerini daha da belirginleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
αнєηк "υуυм" •Tamamlandı•
Novela Juvenil"Seni tam 22 dakikadır öpmüyorum." Dudaklarım aralanırken ne diyeceğimi bilemedim. Gerçekten saymış mıydı bunu? Bakışlarındaki ciddiyet ortadaydı. "Şaka yapıyorsun" kısık gülümsememi sadece ikimiz duyabilmiştik. "Saydın mı bunu cidden?" dedim şaşkın...