Seongwu'nun gecenin bu saatinde Minhyun'un kaybettiği dosyayı bulmak için ofise kadar gelmesinin tek sebebi "sahte sevgilisiyle" geçirmeyi planladığı ateşli geceydi. Aralarındaki karmaşık ilişkiye rağmen Minhyun'la sevişmeyi seviyordu ve eline fırsatı gelmişken kaçıramazdı.
Binaya girdiğinde Sungwoon ve Jaehwan'ın yattığı odaya baktı önce. Minhyun'u bekletmek istemediği için nöbet tutması gerekirken koltukta fosur fosur uyuyan Sungwoon'u azarlamayı sabaha bıraktı. Onları uyandırmadan kendi ofisine geçti. Kendi evraklarının arasında Minhyun'un kaybettiği dosyayı buldu ve ofisten çıkmak için kapıya yöneldiğinde kapısı yarı açık kalmış odasının yanan ışıkları çarptı gözüne. Odaya girdiğinde koltukta iki büklüm yatan bedenin sarı saçlarını gördü ilk önce. Bir sinir dalgası tüm vücudunu sardığında sarışın çocuğun boğazındaydı elleri.
"Benim odamda ne bok yiyorsun?" diye kükredi. Daniel ona cevap veremeyecek şekilde ellerinin arasında can çekişirken içeri giren Sungwoon ve Jaehwan, çırpınan çocuğu Seongwu'nun ellerinden kurtardı. Seongwu sinirle önüne gelen ilk şeye yumruğunu geçirdiğinde büyük bir şangırtı koptu. Parçalanıp yerle bir olan aynanın üzerine Seongwu'nun elinden damlayan kanın görüntüsünden daha vahim olan nefes alma çabasındaki Daniel'in öksürükleriydi.
Baejin patronunun kesilmiş elindeki yaraları dikkatle temizleyip sarmakla uğraşırken Seongwu'nun sağlam eliyle dudaklarına yerleştirdiği sigarayı Sungwoon kendi ucuz çakmağıyla yaktı.
Daniel ve Jaehwan ikinci kez aynı odada korkuyla bekliyorlardı. Daniel'in boğazındaki morluklar ikisine de ölüme ne kadar yakın olduklarını hatırlatıyordu. Seongwu peşinde diğerleriyle kapıyı açıp içeri girdiğinde ayağa fırladılar, Daniel başını öne eğerek defalarca özür dilediği patronundan kaçırdı gözlerini.
"Seni bu gece öldürmediğim için çok üzüleceksin." dedi Daniel'in omzunu sıvazlarken. Sonra bandajlı eli Daniel'in boğazına geldi, bu kez yumuşakça tuttu o boynu esmer adam. Daniel'in kulağına yaklaşıp kimsenin duymayacağı şekilde fısıldadı. "Sana cehennemi yaşatacağım."
***
Seongwu evinden çıktığında şoförünün kapıda onu beklediğini gördü. Daniel'in üstündeki takım elbiseyi süzdü bir süre, geçen bir haftada gördüğü ufak çocuk gibi durmuyordu üstündekilerle geniş omuzlarını sarmalayan ceketle yakışıklı bile sayılırdı. Beyaz gömleğinin yakalarından boynundaki morluk belli oluyordu. Tek kelime etmeden Daniel'in açtığı kapıdan içeri girdi. Daniel sürücü koltuğuna geçtiğinde onun titreyen ellerini gördü Seongwu. Minhyun'un evine gelene kadar Daniel yokmuş gibi davrandı.
"Adın ne?"
Minhyun'un gelmesini beklerken kendine yöneltilen soruya şaşırdı ve arkasına dönüp baktı Daniel. Patronunun delici bakışlarını gördüğünde onunla konuştuğuna ikna oldu. İlk hafta ne kadar mükemmel geçmişti oysa. Daniel'in varlığı Seongwu tarafından yok sayılmış patronu onu hiç umursamamıştı. Dünkü tehdidinden sonra bu sorunun öylesine sorulmadığını biliyordu Daniel.
"Kang Daniel efendim."
"Kendine takma ad mı buldun?" aşağılar şekilde güldü arka koltuktaki. "Gerçek adın ne?"
"Gerçek adım bu efendim. Kimlikte de böyle yazıyor." dedi Daniel sesi titreyerek.
"Öyle olsun." dedi Seongwu inanmadığını belirten bir tonda. "İsmini sorarak öğrendiğim tek insan sensin Daniel." nefesini verdikten sonra devam etti. "Neden biliyor musun?"
"Hayır efendim."
"Çünkü odama çağırdığım orospular bana kendilerini tanıtırlar, benim sormamı beklemezler." Daniel'in anlaması için bir süre bekledikten sonra devam etti. "Benim odama sadece izin verdiğim insanlar ya da orospular girebilir. Sana izin verdiğimi hatırlamadığıma göre..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black | Ongniel
FanfictionDaniel karanlık bir dünyanın içine zorla çekilirken kendini gökyüzündeki bütün yıldızlardan daha parlak bir adamın yanında bulur. +13 | Argo, Şiddet, Cinsellik Wanna One | Ongniel Fanfic