25

191 9 17
                                    

Boş odanın içinde kendine içindeki tüm korkuya meydan okuyarak ilerledi Seongwu, titreyen elleri dolapların kapağına yöneldi. Daniel'in eşyaları hala oradaydı. Derin bir nefes verip telefonunu aldı ve sevgilisini aradı fakat çocuğun telefonu kapalıydı. Bir şey bilip bilmediğini öğrenmek için Guanlin'i aradı ama onun da hiçbir fikri yoktu.

Bir şeyler yapmak istedi dışarı çıkmak sevdiği adamı bulmak gibi ama Daniel nereye gidebilirdi ki? Hiçbir yeri olmayan yalnız bir adam nereye kaçardı? Seongwu onu nasıl bulabilirdi?

"Bir şey yok akşama dönecek." dedi kendi kendine. Malesef bu yetersiz bir teselliydi kendini bu kadar kolay avutamazdı.  Aynı acıyı bir kez daha yaşamak istemiyordu. Ama annesinin gittiği gün olduğu gibi nefretle de dolduramazdı içini...

Daniel'den ayrı kalma fikri sevgilisinin onu bırakıp gitmiş olma fikri Seongwu'nun nefes almasını zorlaştırıyordu. Kalbi ne kadar huzursuz olursa olsun sevgilisinin ona döneceğine inandırdı kendini. Daniel onu bırakmazdı, bırakamazdı.

Sinirle dolabın kapağına bir tekme geçirdiğinde kapak hafifçe aralandı. Seongwu'nun gözüne uzun süre önce Daniel'in yetimhanesine gittiği gün alıp ondan gizlediği poşet ilişti. Sevgilisini beklerken oyalanmak için bir bahane buldu kedine. 

Alt kata inip tüm bunlar olmadan önce ayarladığı ama bir türlü hazırlamaya fırsatı olmadığı sürprizi tamamlamaya karar verdi. Tüm gününü Daniel'i mutlu edecek sürprizi hazırlamaya harcamış, kafasını bununla ve biri bitmeden ötekini yaktığı sigaralarla dağıtmıştı.

İşi bittiğinde içeride beklemeye dayanamayıp dışarı çıktı. Kapının önünde genç adamı bekliyordu bir sigarayı daha paketinden çıkartırken. Daniel bahçe kapısını açıp içeri girdiğinde tüm gün onu yiyip bitiren endişe sevdiği çocuğun ona doğru yürürken rüzgarın dağıttığı saçlarının arasında kaybolup gitti. Seongwu yeniden nefes alabiliyordu. Tüm gün yüreğinde hissettiği korku güzel çocuğun ona yaklaşan her adımıyla yok oluyordu. Daniel kapıda onu bekleyen adamın yanına geldiğinde ne olduğunu anlamadığı masum bakışları gezdi onun üzerinde.

"Hyung ne ol-" büyük olan hiç düşünmeden sarıldı genç çocuğa, öyle sıkı sarılmıştı ki Daniel kelimelerini yutmak zorunda kalmıştı.

"Daniel, sakın bir daha beni yalnız bırakma." Seongwu boynunu onun başına gömdüğünde Daniel ne olduğuna hala anlam veremiyordu. Seongwu'nun onu sımsıkı saran kollarının haricinde boynuna değen sıcak nefesi ve aynı şeyi söylemeye devam eden o sesi ruhunu eritiyordu.

"H-hyung iyi misin?" Daniel konuşurken kollarını ona sarıp esmer adamın sırtını hafifçe sıvazladı. Seongwu'nun yüzüne bakmak istedi fakat sevgilisi ona sardığı kollarını çözmek istemeyince ona sıkıca sarılmaya devam etti.

Daniel esmer adamdan daha büyük bir suç işlediğini biliyordu. Bu yüzden sabah uyanır uyanmaz onla konuşmayı denemişti. Ne yazık ki Seongwu eve gün doğumuyla beraber zil zurna sarhoş geldiği için onu uyandıramamış ve dünkü olanlardan dolayı özür dilemek için Sejeong'un kliniğine gitmişti. Sejeong ise her şeyi sakinlikle kabul edip Daniel ile travması üzerine bir seans yapmak istediğini söylediğinde hayır diyememişti. Seongwu'nun onun için verdiği çabayı bir kez mahvettiğini biliyordu ve bu kendini affettirmek için son şansıydı. Sejeong'un iptal edebildiği tek seansı akşam seanslarından biri olduğu için o saate kadar beklemişti. Planda olmadan gelişen bu kadar şey arasında telefonun şarjı bitmiş ve Seongwu'ya haber verememişti.

Daniel her şeyi anlattıktan sonra Seongwu'ya tüm gün ne yaptığını sordu. Asıl sormak istediği onun neden bu kadar kötü durduğuydu fakat sevgilisinin berbat bir gün geçirdiği ortada olduğu için onu zorlamak istemedi.

Black | OngnielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin