13

276 20 114
                                    

"Biraz böyle kalalım, lütfen." dedi Seongwu kollarını Daniel'e sararken. Genç olan ondan kurtulmak için çırpınmasına karşı kollarını daha da sıkılaştırdı. Daniel ona sırtını çevirip yataktan çıkmaya çalıştığında başını koymayı özlediği o boyun girintisine gömdü ve hasret kaldığı o kokuyu içine çekti. Küçük olan boynundaki nefesi hissettiğinde donakaldı ne karşı koyabiliyor ne de karşılık verebiliyordu.

"Her şeyi mahvettim, herkesi kaybettim Daniel." Seongwu'nun sesi öyle yorgun çıkıyordu ki Daniel'in kalbi tekledi. "Kimseyi koruyamadığım yetmezmiş gibi hepinizi ben yaraladım." bir günahkarın pişmanlığı vardı her kelimesinde.

Daniel çırpınışlarının aksine Seongwu'nun kollarında olmayı öylesine özlemişti ki bir an her şeyden vazgeçip sarılmak istedi ona. Fakat kalbini dinlemek yerine var olan tüm gücüyle itti sevdiği adamı. Seongwu sarışının canını yakmamak için daha fazla direnmeden kollarını çözdüğünde Daniel kendini yatağın dışına attı.

"Evime nasıl girdin, kapıyı nasıl açtın?" diye sordu Daniel zar zor nefes alırken hala yatakta yatan esmer adama bakıyordu. Seongwu gözleri kapalı bir şekilde derin derin nefes alıyor yorgandaki kokuyu içine çekiyordu.

"Çok safsın Daniel doğum yılını tahmin edemeyeceğimi mi düşündün? En azından doğum gününü koymalıydın."

"Bir doğum günüm olduğunu mu sanıyorsun?" diye sinirlendi bu kez Daniel. Yetimhanenin kapısına bir yaşındayken bir puset içerisinde bırakılmış içine bir not bile konulmamıştı. Bunu Seongwu'nun tahmin etmesi tabi ki imkansızdı ama yine de eksikliğini hissettiği şeyler böyle yüzüne vurulduğunda üzülüyordu.

Farkında olmadan kırdığı çocuktan özür dilemek istedi Seongwu fakat ne dilediği özürler ne de duyduğu pişmanlık sarışınına ulaşmıyordu. Oluşan kısa sessizlikte aklına o eve gelmeden önce minik odayı karıştırırken çekmecede bulduğu şey geldi.

"Kazağımı neden yatağının başındaki çekmecede saklıyorsun?" kapalı gözlerine rağmen Daniel'in kızarmaya başlayan suratını görmemesine rağmen dudakları kıvrılmıştı esmer adamın.

Daniel sinirle çekmeceyi açıp kazağı aldı ve yataktaki adama fırlattı. 

"Bunu da al ve siktir git." Seongwu yüzüne ve göğsüne çarpan kazağa rağmen gözlerini açmadığında onu kolundan tutup yataktan çıkarmaya çalıştı ama eski patronuna gücü  yetmiyordu.

Seongwu yorgun gözlerini açıp tepesinde dikilen sarışınına baktı. "Üç aydır doğru dürüst uyuyamıyorum Daniel, bana ne yaptın nasıl oldu bilmiyorum ama senin kokunu içime çekmeden uyuyamıyorum. Yataktaki kokun kaybolmaya başladı bırak biraz burada uyuyayım." diye yalvarıyordu şimdi ona.

"Bugün beraber yemek yediğin sevgilinin kollarında neden uyumuyorsun?" Daniel bunu alışkanlık haline getirmişti. Ne zaman Seongwu onun kalbini böylesine çarptırsa kendine Minhyun'u hatırlatıyordu.

"Ona hiç sana sarıldığım gibi sarılmadım, seviştiğimiz geceler dışında bir kere bile yanında uyumadım." gerçekleri itiraf ediyordu Seongwu fakat Daniel'in de ona inanmayacağını biliyordu ona inanan kimsesi kalmamıştı. "Beni yeniden sever miydin Daniel, Minhyun olmasa beni yeniden sever misin?"

"Minhyun olsun ya da olmasın bir daha o aptallığı asla yapmam, sen kimsenin sevgisini hak etmiyorsun." Daniel kalbi sadece bu adam için çarparken onu yaralayacak her şeyi söylüyordu. Ondan intikamını alıyordu sözde ama Seongwu'yu böyle üzgün gördükçe kendi acı çekiyordu.

"Baekho hak ediyor mu? Onun gibi birinin sana dokunmasına nasıl izin verirsin?" derken yataktan hafifçe doğruldu fakat Daniel onu omuzlarından geri yatağa ittirdi ve esmer adamın üzerine uzanıp tüm ağırlığıyla kendini ona bastırdı.

Black | OngnielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin