12

227 18 103
                                    

"Minhyun hyung hoş geldin." dedi Guanlin avukat elinde poşetlerle içeri geçerken.

"Size atıştırmalık bir şeyler getirdim, Seongwu odasında mı?" Minhyun elindekileri tezgaha bırakıp poşetin içinden yiyecekleri çıkartmaya başladı.

"Hayır daha gelmedi ben yine sende kalacak sandım." Guanlin paketlerden birini açıp ağzına koca bir lokma attı.

"Yine mi?" Minhyun gözlerini kısıp kendini yemek yemeye vermiş çocuğa baktı.

"Evet dün gece de beraberdiniz ya bu sıralar aranız iyi sanırım." Guanlin açtığı kola üstüne dökülmeden önce umursamaz bir tavırla konuştu. Kolayı silmekle uğraşırken ise Minhyun'un yüzündeki şaşkınlığı fark edemedi.

Seongwu eve geldiğinde hala Daniel'i düşünüyordu. O ismi duymanın bile ona bu kadar acı vereceği neler yaşamıştı o yurtlarda? Daha önce Jaehwan'dan öğrenemediği şeyi araştırmayı kafasına koymuştu. Daniel'in geçmiş hayatı ile ilgili sorunu öylesine basit bir şey değildi ve Seongwu bu işin peşini bırakmayacaktı.

İçeri girdiğinde Minhyun karşıladı onu, sabah zaten beraber olduğu sevgilisini akşam görmeyi beklemiyordu Seongwu. Minhyun ona Daniel'in verdiği sıcak sarılmalardan birini verdi.

"Bu halin ne?" diye sordu. Seongwu çökmüş omuzları, morarmış gözaltları dağılmış saçları ile sabahkinden çok farklı duruyordu.

"Çok yorgunum Minhyun. Tüm bunlarla uğraşmaktan çok yoruluyorum." derken derin bir nefes verdi Seongwu, gerçekten yorgundu bitmek bilmez bir gün olmuştu.

"Seongwu her şeyi bırakıp sadece Tayvan'daki şirketten gelen parayla yaşasak olmaz mı? Bu kadar yorulmana değer mi?" sevgilisinin dağılmış saçlarını elleriyle tarayıp düzeltirken konuştu Minhyun.

"Tayvan'daki şirketten gelen parayla senin sadece iki aylık maaşını ödeyebilirim Minhyun." Seongwu sandalyeye oturdu Minhyun'u belinden tutup kendine çekti ve bacağının üstüne oturmasını sağladı.

"Senin için maaşsız çalışabilirim, hatta hiç sevmediğim o boşanma davalarından falan da alırım birkaç tane." kolunun birini Seongwu'nun boynuna doladı. Diğer eli hala onun siyah saçlarını okşuyordu.

"Hiç sevmediğin mi?" diye şaşırdı Seongwu. Minhyun'un gerçek hukuk işleriyle uğraşmayı sevdiğini düşünüyordu.

"Evet, doğrusunu söylemek gerekirse seninle çalışmaktan zevk alıyorum. Yani kim sikler ki öyle uyduruk davaları, biz seninle zenginleri sömürüyoruz. Başta hoşuma gitmiyordu itiraf edeyim ama şu an işimi severek yapıyorum. O aptal zenginlerin kasalarını ağlayarak boşaltmalarını izlemek çok eğlenceli. Tabi arada şu eski şoförün gibiler de kaynıyor yine de senin sistemin 'Robin Hood' gibi işliyor. Ufak bir farkla biz zenginden çalıyoruz ama fakire vermiyoruz." boynundaki kravatı gevşetti konuşurken bütün gün boğazına yaptığı baskıdan sıkılmıştı.

"Böyle düşündüğünü bilmiyordum." Seongwu düşmemesi için bir eliyle Minhyun'un beline destek verdi.

"Yine de tüm bunlar seni yoruyorsa, bırakabilirsin Seongwu. Seni yalnız bırakmam senin yanında mutlu olacak başka bir şey bulabilirim." gözlerini Seongwu'nun gözlerine kilitlemişti konuşurken ne kadar ciddi olduğunu anlasın istiyordu.

"Başka bir şey bulmana gerek yok çünkü bırakamam Minhyun. Biliyorsun..." sevgilisi onun dudaklarına sevgi dolu bir öpücük bıraktığında cümlesi yarım kaldı. Minhyun aslında bunları konuşmak için beklemiyordu dün geceyi sormak için beklemişti ama Seongwu'nun bu haline acıdığı için sorgusunu başka bir zamana ertelemeye karar vermişti.

Black | OngnielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin