Daniel patronunun ofisine girerken kalbi güm güm atıyordu. Gün içerisinde Seongwu'nun onu odaya çağırdığı pek olmazdı büyük ihtimal yine patronunu kızdıracak bir şeyler yapmıştı. İçeride karşılaştığı manzara afallamasına sebep oldu. Seongwu, Minhyun'un yeni kurutulmuş saçlarına bir öpücük bıraktıktan sonra omuzlarındaki havluyu ıslak saçlarını kurutmak için kafasının üstüne atıp saçlarını karıştırırken konuştu.
"Daniel seni büroya kadar bırakacak."
Henüz yeni seviştiklerini kapısı yarı açık odadaki buruşmuş çarşafların olduğu yataktan anlayabilirdi Daniel. Aklına o odadaki koltukta uyuduğu gece geldi istemsizce, Sungwoon ve Jaehwan onu kurtarmasa bu ikilinin aşk yuvası onun mezarı olacaktı belki de.
Minhyun'u bırakıp ofise döndüğünde yapacak bir işi olmadığı için diğerlerinin üç gündür anlatmaktan sıkılmadığı yılbaşı gecesindeki eğlencelerini dinledi. Daniel eğlendiğini söyleyemezdi ama hayatı boyunca kendini bu kadar huzurlu hissettiği bir an daha olmamıştı. Geriye dönme şansı olsa havai fişeklerin patladığı o ana gitmek, ilk kar tanesinin düşüşünü izlemek isterdi.
"Guanlin'in hediyesi çok güzel değil mi ?" Jihoon'un bileğindeki pahalı saate baktı Daniel. Guanlin'in hediye konusunda fazla cömert olduğunu düşündü başta fakat diğerleri için alınan hediyelerin kendisinin ve Jihoon'unki kadar pahalı olmadığını fark ettiğinde şaşırdı.
"Daniel'in atkısı gerçek kaşmir daha önce hiç böyle bir kumaşa dokunmamıştım." dedi Jaehwan bordo atkıyı şefkatle okşarken.
"Seongwu Hyung onu sevgilisine almıştı fakat vermekten vazgeçti."
"Nasıl yani? Bunu bana Guanlin verdi." Daniel şaşkınlıkla Jaehwan'ın elinden aldı atkıyı.
"Evet, Guanlin sana hediye almayı unuttuğu için benden almamı istedi. Hediye almak için erken çıkmam gerekiyordu. Seongwu Hyung'a anlatıp erken çıkmak için izin istedim o da bana gerek olmadığını söyleyip paketli hediyeyi verdi. Yılbaşından çok önce Minhyun Hyung beğendiği için almıştı ama kızgın olduğu için ona vermek istemedi galiba."
"Vay be Daniel çok şanslısın." derken omzuna vurdu Sungwoon.
Daniel elinde atkıyla hiçbir şey söylemeden dışarı çıktı, kırılmış yüreği ne bu binaya ne de koca gökyüzüne sığıyordu. Birinin onu düşünerek hediye almasına ne kadar sevinmişti oysa yine başkalarının istemediği bir paçavrayla kandırılmıştı. Aklına bugün ofise bıraktığı Minhyun'un onu süzen bakışları geldi. Yılbaşı gecesi ona "yakışmış" diyen Seongwu'nun sesindeki o alaycı ton geldi. Bunların hepsi Seongwu'nun Minhyun'dan intikam almak için oynadığı bir oyundu. Normalde asla ona emanet edilmeyen kıymetli Minhyun'u bugün büroya tek başına götürmesi bile Seongwu'nun iğrenç planının bir parçasıydı. Elindeki atkıyı sımsıkı sıkarken çığlıklar atarak ağlamak istiyordu genç adam, bacaklarında güç kalmadığını düşünüp sırtını duvara yasladı ve dizlerinin üstüne çöktü. Seongwu sözünü tutmuştu, ona gerçekten cehennemi yaşatıyordu.
***
Seongwu yılbaşı gecesinden beri geçen bir haftada ona ne kadar kibar davrandığını fark edemeyecek kadar mutsuz duran Daniel'i neyin bu kadar üzdüğünü merak etmeye başlamıştı. Daniel eskisi gibi aptalca sorular sormuyor, ortalıkta gözükmüyor hatta onla göz göze gelmemek için başını bile yerden kaldırmıyordu.
Daniel'in sofrayı hazırlayıp ortalıktan kaybolduğu bir akşam yemeğinden sonra Seongwu masada oturmayı tercih ederken Guanlin hızlıca odasına çıktı. Neden beklediğini ya da neyi beklediğini bilmiyordu ama Daniel'i görmek istiyordu. Tezgahtaki bir iki tabağı lavaboya koyarken Daniel geç kaldığı için özür dileyerek sofradaki her şeyi hızlıca toparlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black | Ongniel
FanfictionDaniel karanlık bir dünyanın içine zorla çekilirken kendini gökyüzündeki bütün yıldızlardan daha parlak bir adamın yanında bulur. +13 | Argo, Şiddet, Cinsellik Wanna One | Ongniel Fanfic