7

308 22 110
                                    

"Linlin hadi kalk seni eve götürmem gerek."

Guanlin gözlerini yavaşça araladı ve karışmış saçlarıyla inanılmaz seksi duran Jihoon'un çıplak omzuna bir öpücük bırakıp başını tekrar yastığa gömdü. Jihoon işaret parmağıyla yüzüstü yatan küçük çocuğun sırtına minik daireler çizerken komidinin üzerindeki boş pakete takıldı gözü.

"Aptal bir kondom yüzünden az kalsın yakalanacağımıza hala inanamıyorum."

"Aptal Daniel hyung yüzünden yakalanacaktık ayrıca bunu tırtıklı diye özellikle sen istemiştin hyung."

Guanlin'in gözleri hala kapalı olmasa Jihoon'un kızaran yanaklarını fark edebilirdi. Büyük olan yataktan hızlıca kalkıp yerdeki kıyafetlerini üstüne geçirmeye başladı.

"Guanlin hadi Seongwu Hyung'a ofiste olduğumuzu söyledim, geç kalırsak yine şüphelenir."

Guanlin eve girerken Seongwu ile yüzleşmeye hazır değildi. Woojin'in uydurduğu yalana nereden devam edeceğini bilmemesine rağmen emin olduğu tek şey bir süre Jihoon'u abisinden korumak için bu yalanı sürdürmesi gerektiğiydi. İçeri girip paltosunu vestiyere asarken merdivenlerden inen çıplak ayakları gördü. Daniel dünyadaki bütün insanların üzüntüsünü sırtında taşıyor gibi kambur bir şekilde yürüyerek yanından geçerken onu fark etmedi bile. Şoförleri alt kata indikten sonra salonu kolaçan etti Guanlin, abisi etrafta gözükmediği için kıyametin sabah kopacağını düşünerek odasına çıktı ve kendini yatağa bırakmadan önce Jihoon'a rahatlaması için her şeyin 'şimdilik' iyi olduğuna dair mesaj attı.

"Daniel hyung nereye gittiniz ?" diye sordu kahvaltı sofrasında tek başına oturan Guanlin, abisini beklerken.

"Ne?"

"Japonya'daki banka yine sorun mu çıkardı? Ama yok Japonya olsa Minhyun hyungla giderdi onun Japoncası çok iyi. Vietnam mı yoksa ?"

"A...şey evet." Daniel meraklı çocuğun sorularına verecek bir yanıt bulamıyordu çünkü Seongwu ona son üç gündür ortalarda olmamalarına dair diğerlerine ne bahane uydurduğunu söylememişti.

Seongwu merdivenlerden inip Daniel'in ve kardeşinin yüzüne bakmadan masaya oturdu. Oysa Daniel o yüze ne kadar hasretti. Gözüne uykunun girmediği gecede hayallerini süsleyen tek şey Seongwu'nun uzun kirpiklerini izleyerek geçireceği bir sabahtı. Seongwu sessizce kahvaltısını yaparken iki suçlu infaz kararlarını verecek bir hakimin karşısındaymışçasına nefes almadan onu izliyorlardı.

"Bizi yalnız bırak." Seongwu'nun emri üzerine Daniel merdivenlere yöneldi ama merak insan kanındaki en tehlikeli zehirdi, aşağıya inmek yerine merdivenlere oturdu ve onu görmeyen abi kardeşin konuşmalarına kulak kabarttı.

Guanlin titreyen ellerini masanın altına sakladı Seongwu her ne derse desin ondan özür dileyecek ve pişman olduğunu söyleyecekti, kendini kaç gündür buna hazırlıyordu Jihoon'la defalarca prova bile yapmıştı.

"Guanlin bu aileden bu kadar mı nefret ediyorsun?" elindeki kaşığı sertçe masaya bıraktı fakat hala kardeşinin yüzüne bakmıyordu. "Seni kaybettiğim tüm ailem yerine koydum, babam seni bulup getirdiğinde canım pahasına korudum bu boktan dünyanın içine girmemen için elimden geleni yaptım bütün sorumluluğu üstüme aldım bütün bu boka tek başıma battım ve sonunda didine didine edindiğim her şeyi sana bağışladım. Anneme, babama gösteremediğim sevgiyi sana göstermekten bir kez olsun çekinmedim. Babamın seni yalnız bırakmasının tüm sorumluluğunu ben üstlendim. Sana her baktığımda elinden çalınan çocukluğunun sebebinin ben olduğunu düşünmekten kendimi alamadım."

Kafasını kaldırıp sonunda gözlerinde suçluluğa dair hiçbir şey olmayan kardeşine baktı. Yumruk yaptığı elini masaya indirdiğinde sesi az önceki kadar sakin değildi.

Black | OngnielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin